Bölüm 10: Bir Dünya

3.7K 292 47
                                    


Bölüm Şarkısı: Beni Biraz Böyle Hatırla - Emre Aydın (Depresyonda olmadığım halde dinleyerek depresyona girdiğim şahane bir şarkı. 👌🏻)

Bölüm 10: Bir Dünya

Hayat anlardan ibarettir bana göre. Bir insan tek bir anda dünyaya karşı başarmış hissedebilir ya da dünyası başına yıkılabilir. Ben şanslı bir insanım ki dünyam hiç başıma yıkılmadı. O tadı hiç almadım, almak da istemem ama çok yaklaştım. Biri az kalsın tek bir cevabıyla benim dünyamı başıma yıkacaktı.

Ne ara tek bir kelimesine karşın umut edip tüm hayatımı o kelimeye göre kurdum ben bile anlamadım. Öyleki tüm dünyayı karşıma aldığımı hissederek onun yanına varmışken beni sahip olduğum bir avuç umut ve mutluluğumdan alıkoyacak diye yüreğim ağzıma geldi her saniye. Bekledim... O sonu hiç bu kadar çabuk isteyip aynı zamanda reddetmemiştim.

Beklediğim hiçbir şey olmadı. Dünyamı yıkmaya bu kadar yaklaşmışken o dünyamı yıkmak yerine bana bir dünya daha vermeyi kabul etti. Beni kendi dünyasına misafir edecekti.

Bundan nasıl memnun olmazdım?

Bir gülüşüyle gönlümde çiçekler açtıran kadın bir sözüyle de o çiçeklere can suyu oldu.

İşte o an başıma ne gelirse ondan geleceğine emin oldum. Ağlarsam onun için ağlayacaktım, gülersem onunla gülecektim ve bir gün ölürsem o gün ancak benden gittiği gün olacaktı.

Asya... Tek başına dünyalara bedeldi ve ben bu bedeli ödemeye dünden razıydım.

Baran ve Sami ile bir öğle yemeğinde buluştuğumuzda Baran dün akşam olanları anlatmamı istemişti. Sanılanın aksine bizde olanı biteni birbirimize kısaca özet geçerdik. Sadece kadınlar gibi birbirimizi gazlayarak olmayacak şeyler yapmazdık o kadar. Tepkilerimiz en fazla küfretmek olurdu belki. Onun haricinde konu dakikalar içinde konuşulur ve kapanıp kenara bırakılırdı. Bir daha da kolay kolay açılmazdı.

Nitekim suratı beş karış Sami bile beni dinlemişti. Özel olarak kapıda ayaküstü konuştuklarımızdan bahsetmek yerine onu ikna ettiğimi söyleyip geçmiştim. Baran bir yandan beni dinliyordu, bir yandan da yemeğini yiyordu. Sami ise direkt bana yönelmiş kendince acıklı bakışlar atıyordu. Biraz düşününce aynı tepkiyi onun için verebilirdim. Evliliğe hiçbir zaman kötü gözle bakmasam da hiçbir gücün beni buna itebileceğini düşünmemiştim. Bugünse benim tavırlarımdan kendince düşüncelere dalan arkadaşlarım bu kanıya varmış duruyorlardı.

"Ben hala Asya'nın nasıl seni kabul ettiğine takıldım doğrusu." dedi Sami. Ardından konu hakkında daha fazla kafa yormamak adına omuz silkti. "Hakkınızda hayırlısı olsun. İnşallah telefon numarasını almayı akıl edebilmişsindir?"

"Ah, elbette!" dedim. Sandalyede geriye yaslandım. Baran'a doğru döndüm, onun bu ara durgun oluğu gözümden kaçmamıştı. Bildiğim kadarıyla Beril dönmüştü fakat hasta olup annemin gözetime girmem, peşinden de tanışma için telaşa girmemiz bu konuyu hep bir şekilde iteklememe sebep olmuştu. Şimdi ise aklıma gelmişken "Baran," diye seslendim. Başını tabağından kaldırıp bana çevirdiğinde "Hayırdır, sorun mu var?" diye sordum.

Umursamaz bir sesle "Her zamanki şeyler." diyerek kestirip attı konuyu.

Ben ondan laf almanın bir yolunu düşünürken Sami içtiği kahvesini masaya sesli bir şekilde bıraktı. "Beril ve ipsiz sapsız erkek arkadaşları."

Baran, ağır bir şekilde Sami'ye döndü, ona bir süre boş boş baktıktan sonra omuzlarını yenilgiyle düşürüp önüne döndü. Sessiz kalması bile işin ciddiyetini kavramama sebep oldu. Öne doğru eğildim ve bu defa Sami'ye döndüm. "Sorun ne tam olarak?"

Kör Duygular Where stories live. Discover now