ÖB - Bölüm 26: Gökyüzü

2.1K 209 44
                                    


Medya biraz da Demir ve Asya... Ne güzel söylemiş şair ama:
"Sevgili, arayıp da bulduğun birisi değil, hiç aklında yokken aşık olduğun kişidir."
~Can Yücel

Adım adım büyüyoruz... Beş bin okunma olmamızın şerefine bu hafta özel bir bölüm okuyacağız. Keyifli okumalar!

Bir de geçen bölüm yazım yanlışı gördüğüm bir yeri düzelteceğim diye bölümü kaldırmışım. Telefondan halledecektim. Yeni bölüm sananlardan özür diliyorum. Normalde yarın atacaktım ama eh tutamadım kendimi.

Bölüm şarkısı: Yüreksiz Tilki - Buray

ÖB - Bölüm 26: Gökyüzü

Çam ağaçlarının gökyüzünü gizlediği bu yeşillik dolu ormanda, birkaç dakikada arkadaş bellediği çocuklarla oynayan küçük kız bunun son mutlu günleri olduğunu bilmiyordu. Annesi ve teyze olarak tanıttıkları o kadın sohbet ederken babası eski olduğu halde gazete okuyor, amca ise mangal başında bir şeyler pişiriyordu.

Küçük kız oturduğu toprak zeminden inatla kalkmazken arkadaşları onu kaldırmak için ısrarcı oluyordu. Fakat çocukluk sabırları ile daha fazla onu ikna etmeye yanaşmadan toplarını aldıkları gibi biraz ötede oyun oynamaya başladılar.

Beyaz teni uzun süredir koşmaktan kızarmış, soluk alışları sıklaşmış küçük kız kendini toprak zemine bırakarak ağaçların engellediği gökyüzünü görmeye çalıştı. Başını bir sağa eğiyor, bir sola eğiyor esen rüzgarla birlikte kıpırdanan dalların arasından sızan güneş ışığından gözleri kamaşırken bulutlu gökyüzünü görmek için azmediyordu.

Kendince elini havaya kaldırıp dalları ayırmaya çalıştığı sırada başında bir çocuk belirdi. Gölgesi, küçük kızın gözlerini kamaştırmaktan kurtarırken elinde tuttuğu topla birlikte ona bakmayı sürdürdü.

Her ne kadar gölgesi işe yarasa da çocuğun boyu yüzünden gökyüzünü de göremiyordu.

Ellerini havada sallamayı bırakıp göğsüne doğru indirdi ve çekinceli bir sesle "Ne?" diye sordu.

Annesi duysa şüphesiz kaba davrandığını söyleyerek onu uyarırdı fakat annesi burada değildi. Tepkisinden bu yüzden pişman olmamıştı.

Çocuk başını kaldırıp gökyüzüne baktı ve yeniden ona doğru döndü. "Burada ne yapıyorsun?"

Küçük kız sağ elini kaldırıp gökyüzünü işaret etti. "Orayı görmeye çalışıyorum."

Çocuk başını belli belirsiz sallayıp yeniden kafasını kaldırdı. Bir süre küçük kız yerde uzanmış, çocuk başını kaldırmış gökyüzünü görmeye çalıştılar. Sonuç elbette başarısızdı.

Çocuk boynunu tutarak başını eğdi. "Buradan görünmüyor." dedi sakince.

Küçük kız oğlanın boyunu yattığı yerden inceledi. Ondan daha uzundu. Ondan daha büyük olduğu da belliydi. Çocuğun yüzü de güzeldi...

Güzel miydi yoksa yakışıklı mı?

Ne fark ederdi ki? Ona göre güzeldi işte.

"Kaç yaşındasın?" diye sordu merakla. Artık zemine uzanmak yerine doğrulmuştu ama hala yerde oturuyordu.

Çocuk elindeki topu kenara bırakıp kızın tam karşısına oturdu. "On bir yaşındayım."

Küçük kız elini ağzına kapatıp "Benden büyüksün dedi."

Ardından parmaklarını kaldırıp tek tek saydı. "Parmaklarım yetmedi."

Çocuk gülümsedi. Kızın elinin yanına kendi ellerini koydu ve "Şimdi say." dedi.

Kör Duygular Where stories live. Discover now