Bölüm 3: Hayal Gücü

5.3K 392 42
                                    


Bölüm şarkısı: Benim İsmimi Verecekler - Deniz Küçük (Bu adamı şarkı reklamlarında keşfettim YouTube'de.)

Bölüm 3: Hayal Gücü

Her zaman oturduğum yer döşeğinin üstünde bacaklarımı kendime çekmiş ve öylece düşünüyordum. Sekiz yaşında kaybettiğim görme yetim başlarda beni çok korkutmuştu. Henüz karanlıktan korktuğum senelerde belkide sonsuza dek karanlıkta kalacak olmama ne kadar ağlayıp yardım istediğimi hatırlıyorum. Bir daha annemi, babamı, arkadaşlarımı, en sevdiğim çizgi filmi göremeyecek olmak beni yıpratmıştı. Zamanla alışmıştım... Okula gidemediğim gibi ailemin çabasıyla okumayı halletmiştim, kör alfabesini öğrenmem normal alfabeden daha zor olmuştu ama yine de olmuştu.

Zamanla tutsak olduğum o karanlıkla dost olmayı öğrenmiştim, çünkü biliyordum ki bu karanlık bana asla zarar vermeyecek, hatta beni koruyacaktı.

Sanki kader beni avutmak ister gibi görme yetimi aldıktan sonra çevremi daha iyi duyar olmuştum. Evet, bu bilimsel bir çalışmayla da tespit edilmişti zaten ama bizzat yaşamıştım. Görmediğim için daha dikkatli davranmam gerekmişti. Bu sebeple çevremde olan bitene odaklanmak adına daha dikkatli dinler olmuştum. Zamanla en ufak bir çıtı anlamıştım. Buna ek olarak dokunduğum şeyleri de zihnime parça parça kaydetmeye başlamayı öğrenmiştim. Bir şeye dokunarak tüm detaylarını kavramak benim için anlaşılması güç bir şey değildi aslında, o cisme bir kez daha dokunduğum zaman ne olduğunu hatırlamama yarıyordu.

Bu sebeple öğleden sonra parktaki adamın elini hala tenimde hissediyordum. Benim soğuk ellerime nazaran onun sıcak teni, avcundaki çizgiler, parmaklarının uzunluğu biraz biraz işlemişti zihnime. Belki bir daha karşılaşmayacaktık ve bu bilgi hafızamdan kaybolup gidecekti ama o kalbime akan sıcaklığı unutmayacaktım, bundan neredeyse emindim... Üstelik ses tonu da insanı dinlemeye itiyordu, sanki saatlerce anlatsa durmadan dinlerdim. Ne anlattığının bir önemi yoktu, onun sesindeki dökülen her şey onunla anlam buluyordu.

Etkilenmiştim. Varlığını hissetmekten memnun olmuştum.

Havaların soğumaya başladığı şu sıralarda tüm yazı geçirdiğim yer döşeğimi artık eve almam gerektiğinin farkındaydım. Yine de yağmurlu havalarda, karlı havalarda, güneşli havalarda burada durmak mahallemin sesini dinlemek, kuşların cıvıltılarına kulak kesilmek beni mutlu eden şeylerdendi. Bir nevi dahil olamadığım o hayatı dinliyordum işte, böyle böyle dahil oluyordum.

"Asya, kızım benim ellerim batık! Çamaşır makinesini boşaltır mısın, ben sererim şimdi?" diye seslenen annemin, gününün çoğunu mutfakta geçiriyor olmasının yanı sıra bana da ev işi vererek küçük hayatımıza bir şekilde dahil etmeye çalışıyordu. Bundan memnundum, gerçekten akıp giden şu hayat olmasa da ben, benim hayatımdaki başroldum. "Tamam anne!"

Oturduğum yerden demirlere tutunarak kalktım ve dikkatlice eve girdim. En son omzumu çarptıktan sonra daha temkinli yaklaşıyordum çünkü hala biraz biraz zonkluyordu. Kapıyı arkamdan kapattım, havanın kısmi serinliği sıcak evimizi soğutmaya yetmezken banyoya girip "Sepet nerede?" diye seslendim anneme.

"Her zamanki yerinde!" dediği zaman makinenin üstünde elimi gezdirdim ve çarptığım şeyi bulup aldım. İşim bittikten sonra sepeti de kucaklayarak mutfağın kapısının önüne bıraktım.

"Hallettim anne." dedim, teşekkür etti. Bir daha balkona çıkmak istediğimden odama girdim ve yatağıma oturdum. Yapacak bir işimin olmaması beni bu aralar mutsuz etmeye başlamıştı. Benim yaşlarımdaki herkes az çok ailesine yardım ediyordu fakat benim elimden sadece oturmak geliyordu. Asla halime isyan etmiyordum! O kazadan tüm bedenim felçli de çıkabilirdim fakat ben sadece gözlerimi kaybetmiştim. Yine ucuz atlatmıştım, şanslıydım.

Kör Duygular Where stories live. Discover now