Bölüm 36: Yeni Anılar

2.1K 223 22
                                    


Bölüm şarkısı: Sen Bir Ateş Ben Bir Çırayım - Pera

Bölüm 36: Yeni Anılar

Hiç değişmeyen salonumuzun koltuklarının birine serilmiş çarşaf ve yastıkla bundan sonraki yerim teşcillenirken büyük bir merakla her tarafı inceliyordum.

Salonumuzun o beyaz rengi gitmiş, mat gri bir renk almıştı. Annemin büfesi her zamanki yerinde dursa da masa hatırladığım masa değildi, televizyon ünitesi de televizyonla beraber modernleşmiş görünüyordu. Eski Arçelik tüplü televizyonumuza ne olduğunu merak ediyordum... Camları örten tül gül desenli perdeleri storlar almış, kalınların ise renkli beyazdan siyaha çevrilmişti. Koltuklarımız aynı olsa da koltuk örtülerimizin rengi krem renge bürünmüştü.

Yutkunarak duvardaki çocukluk fotoğrafıma baktım. O çerçeveye sıkışmış Asya'nın kocaman ela gözleriyle kameraya gülümsüyor oluşu boğazımı düğümlerken annemin desteğiyle yatağa uzandım. Peşim sıra salona giren onca insanı tek tek izledim.

Handan'ı gördüğüm ilk an tanımıştım. Eskiden de parlayan kara gözleri hiçbir şey yitirmemiş bana bakarken, çenesini sağ tarafındaki ufak ben bana yardımcı olmuştu. Fakat Hikmet için aynı şeyi söyleyemeyecektim. O hayli boy atmış, biraz da zayıflamıştı. Çocukluklarıyla karşılaştırdığım iki arkadaşım her anımda yanımda olsa da garip bir şekilde senelerdir ayrı kalmışız gibi bir hasret çekmiştim.

Ben görmeye hasrettim.

"İyi mi böyle?" diye sordu annem sırtımdaki yastıkla oynarken. Ellerini tuttum ve gülümsedim. "İyiyim anne, merak etme."

Derin bir nefes aldı. Eğilip saçlarıma bir öpücük bıraktığında odadaki diğer koltuklara Demir'in babası ve annesi, ardından Demir'in arkadaşları ve bizimkiler oturdu.

Gözlerimi kaçırarak etrafı süzmeye devam ettim. Bir yanım, odamı görmek için sabırsızlanıyordu. Her yanım, her odayı tek tek açıp incelemek için can atıyordu.

Hastaneden bu yana gelirken her sokağı, her köşeyi, her kaldırımı, her dükkanı incelemiştim. En son yedi yaşını biraz geçmişken gördüğüm şehri sanki ikinci kez geliyor gibi büyük bir ilgiyle izlemem her şeye olan özlemimden kaynaklıydı.

"Şükür sonunda çıkabildik hastaneden." diyen Leman Hanım'a annem "Şükür Leman." diye karşılık vermişti.

Salonda kısa bir sessizlik oldu. Bu sessizliği annem bozdu. "Herkes açtır şimdi. Bir şeyler hazırlayayım ben. Kahvaltı da yapmadık daha."

Leman Hanım'da atik bir şekilde kalktı. "Dur bende yardım edeyim sana."

Annem ve onun arasının bu kadar samimi oluşunu bir kısım yadırgasam da tebessümümü gizlemeye yeltenmedim. Onlar peş peşe salondan çıkarken babam ve Demir'in babası da kalkıp balkona geçmişlerdi. Gördüğüm kadarıyla Demir'in babası sigara içiyordu.

Salonda biz bize kaldığımız sırada Handan merakla "Değişmiş mi buralar?" diye sordu.

Gülümsedim. Üstümdeki pikenin içinden ayaklarımı bağdaş kurarak toparladım ve omuz silktim. "Değişmiş... Sanki seneler sonra yeniden buraya gelmişim gibi hissediyorum aslına bakarsan."

Hikmet tebessüm etti. "Oynar mıyız bir yakan top?"

Hafifçe güldüm. "Unutmamışsın bakıyorum."

Hikmet benden çektiği gözlerini odadaki diğerlerinde gezdirdi. "Asya o zamanlar daha çok küçüktü, tabii bizde öyle. İlk kez göremeyeceğini söylediklerinde biz itiraz etmiştik. Grip gibi geçeceğini düşünmüştük. Tee o zaman da söz vermişti bize. İyileşince tüm gün oyun oynayacaktık."

Kör Duygular Where stories live. Discover now