Bölüm 22: Her Şey Olmak

2.3K 204 35
                                    


Öncelikle kocaman selamlar efendim! Uzun bir aradan sonra yeniden sahalara dönmüş bulunmaktayım. Bir açıklama yapmadan sadece tarih vererek uzaklaştığımdan bu duyuruyu paylaşmayı boynumun borcu biliyorum.

İnanır mısınız bilmem ama on gün boyunca şiddetli bir kulak ağrısı ve tıkanıklık yaşadım. Acile gittiğimiz zaman sadece bir damla verdiler. Bir hafta kullandım, bir haftanın sonunda da KBB'ye gittim kulağımı temizlettim. Bir diğer mesele ise sınavlarım. Kiminiz biliyor, kiminiz yeni öğreniyor ben sağlık öğrencisiyim. Derslerim yeterince zor ve ağır, uzaktan eğitim zaten adama yaramıyor bir de sınavlar ve ödevler insanın pestilini çıkarıyor. Bu sebeple manyak gibi finallerime çalışmam lazım. Ama yine de bir bölüm yazmayı başardım. Önümüzdeki hafta gecikme olmaması için çabalayacağım fakat söz veremiyorum... Vakit ayırdığınız için teşekkürler! Buyurun sizi bölüme alalım artık :)

Keyifli okumalar!

Bölüm şarkısı: Merhabalar - Emre Fel (Bu adamda Cem Karaca havası var, dinledikçe öyle hissediyorum.)

Bölüm 22: Her Şey Olmak

"Neredeyim dedin anlamadım Beril?" diyerek adeta tüm evi inleten Baran oturduğu yerden bir hışımla kalktığında bu gecenin bitmemesine adeta yıkılmıştım. Uzun zaman sonra kendi evime geçmişken istemsiz bir mutluluk duymuştum içimde. Annemin yemek yemem için ısrar etmesi yok, babamın her dakika benimle çocuklaşmamama dair ettiği laflar yok... Tam da günler sonra huzurlu bir uykunun beni bulacağına olan inancım şu dakikada yerle yeksan olurken buna sebep olan Beril'e karşın içimdeki öfkenin büyümesini engelleme çabasındaydım. Aslında ona da değildi öfkem. Ben daha çok Açelya'nın yüzsüzlüğüne kızıyordum bir kez daha.

Başımı eğip ellerimin arasına aldığım sırada Sami'de yerinde duramayan Baran'ın peşinden salonu arşınlayarak telefonu almaya çalışıyordu.

Beril şu an öfkeliydi. Bu öfke yatışana kadar değil eve gelmek varlığını bile unutturabilirdi.

Tenime değen soğuklukla birlikte elimi başımdan çektiğim sırada gözüme sağ elimin yüzük parmağındaki gümüş alyans çarptı. O an tüm sinirim bir buhar gibi dağılıp havaya karışırken arkasında güzel bir gülümseme bırakmıştı sanki. Daha iki saat önce çekindiğimiz fotoğrafları hatırlayarak telefonuma uzandığım sırada Baran kendini ve ortadaki büyük sorunu hatırlatmak ister gibi yüksek sesle "Eve dön hemen Beril!" diye bağırdı.

Telefonuma uzanmaktan vazgeçerek ayağa kalktığımda Sami'nin de gittikçe sinirlenmeye başladığını fark etmiştim lakin şu an ne öfkenin ne de sinirin bize bir yararı olmayacağını bilecek kadar dingindim.

Baran beklemediğim bir şey yapıp Beril'in suratına telefonu kapattığında Sami nedenini sormaksızın kendi telefonunu çıkardı ve tahminimce Beril'i aradı. Fakat burada konuşmak yerine salondan çıktığında ne denli doğru bir karar aldığını Baran'ın yeniden bağırmaya başlamasıyla anladım.

"Senin bu gece söz de ne işin vardı?" diyerek hiç olmadığı kadar yüksek perdeden babasına seslenen Baran'ı en son ne zaman sakin gördüğümü hatırlamaya çalıştım. Baran normalde oldukça sakin, düşünerek karar veren ve aklı başında bir insan olmasına rağmen bugün fazladan fazladan üstüne gelenler belli ki bardağı taşırmıştı. "Garezine mi yapıyorsun baba? Beril'in senden ve karından ne kadar nefret ettiğini bilmezmiş gibi ne demeye kalkıp yanımıza geliyorsun? Hem de o kadınla! Aklım almıyor, ne yapmaya çalışıyorsun sen?"

Omzuna dokunup bana dönmesini sağladığım da onu uyarmak istemiştim lakin buna aldırmadı bile. Karşı tarafı dinleme nezaketi gösterdiğine şükrettiğim esnada devam etti. "Beril'i bu kadar alt üst etmeye hakkın yok senin! Neden sana ve karına karşı bu kadar kin dolu bilmiyorum ama benim kardeşime sen ya da o ucuz karın yüzünden bir şey olursa Allah şahidim olsun o evinizi başınıza yıkarım. Parçalarınızı bulamaz kimse, duydun mu beni?"

Kör Duygular Where stories live. Discover now