Bölüm 48: Beş Dakika

1.6K 166 19
                                    


Bölüm Şarkısı: Anıları Sakla - Batuhan Kordel

Bölüm 48: Beş Dakika

"Bizim kız kına istemedi Medineciğim. Ne yapalım?" diyen Canan teyze sitemli bakan gözlerini özellikle Asya'nın üstünden çekmezken ben nakliye şirketinin içeri getirdiği kolileri kenara yığma işine girişmiştim. Asya ise annesinin cümlelerini duymazlıktan gelerek gelen mobilyaların zarar görmemesi için sarıldığı poşetleri kesme derdine düşmüştü.

"Kokusunu sevmiyormuş." dedi Canan teyze bir kez daha. Bile bile Asya'nın peşinde dolanıp bin tane akrabaya açıklama yapmak durumunda kalmanın feryadını içine içine bağırıyordu.

Yanıma gelen Sami bileklerine kadar sıyırdığı gömleğindeki siyah izleri silerek bana döndü. Yığdığım kolilere göz atıp "Biz ustalarla çalışma odasını hallettik." dedi. "Aldığınız kitap kolileri falan duruyor köşede, kendiniz halledersiniz. Baran'la Handan şimdi odayı temizliyor."

"Sağ ol kardeşim!" diyerek omzuna dostça vurduğumda başını eğerek salona göz attı.

Beril'i görünce hafifçe tebessüm etti. "Bir insanın eline iş bu kadar mı yakışmaz abi?" derken onu gösteriyordu. "Tam bir prenses."

Gözlerim Beril'e kaydığında ne demek istediğini gayet anlamıştım. Annemle birlikte açtıkları kolideki süs eşyalarını bezle silerken bezi ucundan tutuyordu. Annemin ona gülerek iş öğretme çabası birazdan ufak bir kan dökmeye dönüşebilirdi ama.

"Demir Bey bu son koli." diyen Sait ustaya döndüm. "Sağ olasın abi." dedim içtenlikle. "Hazır işiniz bitmişken geçin mutfağa. Asya'yla bir şeyler hazırladık. Yoruldunuz o kadar, oturun iki lokma bir şey yiyin."

Sait usta itiraz edeceği sırada annem konuşmamızı duymuş olacak ki dibimde bitti. "Geçin ustam geçin!" dedi kırk yıllık dostuymuş gibi. "Doymadan göndermem vallahi."

Bu sayede içeri giren tüm ekip mutfağa doluştuğunda telefonu en nihayetinde kapatmayı becerebilen Canan teyze sistemini bu defa sözlü sözlü dökmeye başlamıştı Asya'ya. "Görüyorsun değil mi? Herkes arıyor, nerede bu kızın kınası diyor."

Asya elindeki maket bıçağını kapatıp kenara bıraktıktan sonra bana döndü. "Gelsene Demir, şunun ayaklarını kurtaralım poşetten." dediğinde ona doğru adımlamaya başladım. Canan teyze kısa bir an bana bakıp yeniden kızına döndü.

Asya, annesi daha konuşmadan açıklama yapmaya başladı. "Anne sevmiyorum ben kına gecelerini." dedi. "Ağlamak istemiyorum. Alt tarafı evleniyorum, e uzağa da gitmiyorum. Hala dibinizdeyim! Yarım saatlik yol var aramızda. Neden ölümmüş gibi ille de beni ağlatma derdindesiniz ki?"

Yanına geldiğimde poşetin ucunu bana verdi. Önce tüm poşeti top ederek toparladım. Ardından koltuğun köşesini kaldırdığımda Asya hızlıca poşeti çekti ve koluma dokundu. "İndir hayatım."

Koltuğu indirdiğim sırada tüm poşetleri boşalmış bir kutunun içine tıkıştırarak annesinin asık suratına döndü. "Beni bu kadar mı ağlarken görmek istiyorsun cidden?"

Omuzlarını indiren Canan teyze başını iki yana salladı. "Bu bir gelenek."

"Evlenmek istemeyen kızların zorla evlendirildiğinde gizli gizli ağladıkları son durak geleneği o halde." dedi Asya geri çekilirken.

En sonunda pes eden Canan teyze "Aman iyi!" dediğinde kollarını geri çekti ve çöp dolmuş koliyi kucakladığı gibi salondan dışarı yöneldi.

"Canan teyze bileklerin!" diye seslendiğim halde de dönüp bakmadı.

Bu aralar annem ve o, biraz alıngandı. Asya ile durumu idare edeceğiz diye canımız çıkıyordu.

Kör Duygular Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα