Bölüm 42: Bir Yüzük

1.8K 194 31
                                    


29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!
Buyurunuz bölüme geçelim...

Bölüm şarkısı: Dert Değil - Sancak

Bölüm 42: Bir Yüzük

Telefonumu kapattıktan sonra yatağa bırakıp odadan çıktım. Annemin mutfakta sabah bulaşıklarını yıkadığını görünce yanına gittim. "Yardım edeyim mi Cananım?"

Başını bana çevirip gülümsedi. "Başın hala ağrıyor mu?"

Başımı iki yana salladım. Doktor, profesyonel bir destek olarak geçmişi hatırlamaya çalışmamın işe yarayabileceğinden bahsettiğinden beri düzenli bir şekilde terapiye gitmeye başlamıştım. Bu süreçte bir çok şey hatırlamıştım fakat hala çoğu şeyde şüpheciydim zira bunların geçmişteki konuşmalarımız mı yoksa bana anlatılanlardan oluşan çıkarımlarım mı bir türlü emin olamıyordum.

Hatırladığım her anı kimi zaman baş ağrısı kimi zamanda halsizlik oluşturuyordu üstümde. Bu yüzden genelde terapi dönüşlerimde kendimi yatağa atar ve sabaha kadar uyurdum.

Bu sabahta tıpkı buna benzer bir şey yaşamıştık. Kahvaltı sırasında babamın bir sözü aniden arka arkaya birkaç siyah anının canlanmasını sağlayınca dinlenmeye çekilmiştim. Fakat şimdi çok daha iyiydim.

"Geçti, Demir'le de konuştum..." dedim ve poposunu popomla ittirerek kendime yer açtım. Onun köpüklediği bulaşıkları yıkarken bir yandan da devam ettim konuşmaya. "Bu akşam yemeğe gideceğiz."

"Yaa..." dedi annem uzatarak. "Nereye bakalım?"

"Tam adres vermedi ama sahil." dedim. "Serin olabilir dedi."

Annem başını ağır ağır salladı. Köpük dolu kasenin içinden çıkardığı kaşıkları yıkarken ben devam ettim. "Uzun süredir bir şeyler gizliyor sanki benden!"

"Demir mi?" dedi hayretle annem. "Ne gizleyecek kızım senden adam?"

Ona hafifçe gözlerimi kısarak baktım. Bir insan bu kadar mı yalan söyleyemez?

"Her şey olabilir..." dedim hemen. Bir şeylerden haberdar olduğunu düşündüğüm için boğazımı temizledim. "Belki de benden ayrılmaya karar vermiştir. Bu da bana son jestidir... Olamaz mı?"

"Demir oğlum mu terk edecek seni?" dedi hayretle. "Kızım saf salak mısın? Olsa olsa evle-"

Aniden susunca ona döndüm. "Olsa olsa..." dedim devamını getirmesi için teşvik ederek. Bu sırada su boşa akmasın diye kapatıp tamamen anneme döndüm.

"Olsa olsa..." dedi ve gergince köpüğe baktı. Aniden başını kaldırıp gülümsedi. "Evlenme tarihi için konuşacaktır. Uzattınız zaten... Ondan yani."

"Sadece bu mu?" diye sordum şüpheyle. "Anne... Bir şey bilmediğinden emin misin?"

"Bir şey bilmiyorum ben." dedi hemen. "Tahmin yürüttüm."

Derin bir nefes aldım ve ıslak ellerimi üstüme sürerek masaya yöneldim. "İyi..."

"Şurada evleneceksin, daha ıslak ellerini üstüne sürüyorsun ya pes sana Asya."

Omuz silktim. Sürahiden su doldururken kapının alacaklı gibi çalmaya başlaması hem annemi hem beni ürküttü. Boğazıma dizilen su yüzünden öksürürken annem "Bismillahirrahmanirrahim!" diye bağırdı avazı çıktığı kadar. Bu bir uyarıydı... Kapıdakine uyarı!

"Sen dur, ben açarım." dediğimde başını salladı.

Mutfaktan çıkıp koridora ulaştım ve kapıyı açtım. Açar açmaz içeri kendini atan Handan nefes nefese bana bakarak gülümsedi. "Çabuk duş al!"

Kör Duygular Where stories live. Discover now