Bölüm 19: Güzel Sevmek

2.5K 227 10
                                    


Bölüm şarkısı: Böyle Sever - Kahraman Deniz (Şarkı efsane, dinlemeyenler için yukarıda YouTube videosu var.)

Bölüm 19: Güzel Sevmek

Dün olanlardan sonra tüm gün oturmuş ve düşünmüştüm olanları ya da olacakları. Asya'nın ilk andan beridir reddettiği o ufak umut benim kalbimi tekletecek cinstendi. Onun tekrar dünyayı görebilmesi, belki de ben kör olsam bu kadar mutlu etmezdi. O muazzam kadının bir umuttan bile ne denli korktuğunu ise kendi gözlerimle görmüştüm. Hiç olmadığı kadar çok korkuyordu. Ama anlayamamıştım... Tekrar her şeyi görmekten mi yoksa görememekten mi korkmuştu?

Şimdi ise o gün konuşupta bilgi alamadığım her şeyi öğrenmek için Asya'nın babası Ramazan Bey'in yanına gidiyordum. Eğer bu mümkünse bir şekilde ikna ederdim Asya'yı. Dün zorda olsa düşünmeye ikna etmiştim, neden muayene olmasına da ikna edemeyeyim ki?

Gergin bir nefes soluyup ışığın kırmızıya dönmesinden yararlandım. Başıma saplanan ağrıyı dağıtmak için alnımı ovuşturdum. Sanılanın aksine söz konusu olan kişi Asya olduğu durumlarda ciddi manada geriliyordum fakat o kadar çok çabalıyordum ki hissettiğim endişeyi ona yansıtmamak için gün sonunda kendimi yatağa attığım zaman başım ağrıyordu. Bunalıyor gibi hissediyordum. İşin garip tarafı insan canını yakan ya da onu zorlayan her şeyden kaçarken ben tüm stresimin de ona ait olduğu kadının yanından bir türlü kopamıyordum.

Kulağıma çalınan korna sesiyle irkilip elimi başımdan uzaklaştırdım. Vakit kaybetmeden arabayı harekete geçirdiğimde içim bunalmaya devam ediyordu. Bu stresin sebebi Ramazan Bey'den öğreneceklerim olduğunu biliyordum. Beni geren şeyin Asya'nın iyileşmesi mi yoksa kötüleşmesi mi olacağını ise bilmiyordum.

Kafam karışıktı..

Arabada yükselen telefon sesiyle telefonuma uzandım ve hoparlöre alıp cevap verdim. Arayan şirkette, büyük ihtimalle benim yollarımı gözleyen asistanımdı. Ona yine haber vermeyi unutmuştum. Eminim ki Yelda'nın elinden beni dövmek gelse onu bu zamana kadar delirttiğim kadar döverdi beni kadın. Haklıydı. Sorumsuzdum bu ara.

"Günaydın Demir Bey. İşe geç kaldığınızı düşünerek aradım ama anladığım kadarıyla yine işiniz var ve bana haber vermeyi yine unuttunuz." dedi. Sesinde gizleyemediği bir bıkmışlık vardı.

"Özür duymaktan bıktığını biliyorum Yelda ama kafam cidden çok bulanık. Kendimi unutmadığıma şükrediyorum." dedim. Onun işi benim toplantılarımı, görüşmelerimi, görevlerimi belirli bir plana oturtmaktı. Hafta başında bana programı da veriyordu, işim çıktığı zaman programımı ustalıkla düzeltiyordu. İşinde sahiden iyiydi fakat onun gibi usta bir insana benim gibi işte de aşkta da çömez birinin denk gelmesi onun şanssızlığıydı.

Derin bir nefes aldı. Benden on yaş kadar büyüktü ama genç duruyordu. Asistan diyince insanın aklında canlanan güzel ve seksi bir kadının aksine tam bir anaç tavrı vardı.

"Çizgimi aşmak istemem ama..." dediğinde sözünü kestim. "Estağfurullah."

"Sizi bu derece meşgul eden mesele ne Demir Bey?"

Yeni bir kırmızı ışığa yakalanmış olmanın verdiği rahatlıkla arkama yaslandım. "Sözlüm..." duraksadım. Aslında yüzük takmamıştık ama biz birbirimize çoktan söz vermiştik.

"Demek bir kadın." dedi. Oldukça şaşırmış geliyordu sesi. "Ben bir sözlünüz olduğunu bilmiyordum." sonra duraksadı ve sinirli bir soluk verdiğini işittim. "Allah aşkına Demir Bey bilmem gereken başka bir şey var mı? Sizin asistanınızım ama şirkete bile gelmiyorsunuz."

Kör Duygular Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora