Bölüm 8: Görücü Usulü

3.6K 319 24
                                    


Bölüm şarkısı: Kız Seni Alan Yaşadı - Karsu (Bölüme cuk oturdu :))

Bölüm 8: Görücü Usulü

Boğazımı hafifçe temizledim ve birkaç kez öksürdükten sonra arkama yaslanarak annemin nasihatlerini dinlemeye devam ettim. Her öksürüğümde ayağa fırlıyor olmasının tek sebebi sigara tiryakileri gibi boğazımdan garip sesler çıkarmamdı ki bende ilk başta bu hale nasıl geldiğime şaşırmıştım. Normalde tek başıma yaşıyordum fakat hasta olunca annem adeta olağanüstü hal ilan etmiş ve ben kendimi daha ne olduğunu anlamadan onun yanında bulmuştum.

Babamsa yüzünü buruşturarak bana baktı ve "Nasıl becerdin bu hale gelmeyi?" diye sordu. Garip bir ilişkimiz vardı onunla. Normal bir baba oğul gibi değildik, meyhaneye de giderdik, düşman gibi birbirimize de girerdik. Yeri geldiği zaman akıl hocam, bazen dert ortağım olmasındandı bu samimiyetimiz. Son zamanlarda ne kadar gözüne batsam da -çünkü işleri habire aksatıp bir şekilde Asya'yı görmeye giderdim- hala aynı olduğumuzu umut ediyordum. Bundan başka çarem yoktu sanırım.

"Bilmiyorum." dedim. "Belkide üzüntüden bu haldeyim. Beni istemediğim halde işin başına oturttun diye bünyem zayıfladı ve..."

Lafımı tamamlamama izin vermeden sırıtarak "Laf!" diye söylendi. Elindeki tableti kapatıp sehpaya bıraktıktan sonra bana döndü. "Şımarıklık ediyorsun."

İtiraz etmedim. "Elbette ben şımarık bir çocuğum." dediğimde ne kadar ciddi olsam da babam alay ettiğimi sanarak hafif sitemli bir şekilde söylendi. "Çalışmayan, işi gücü olmayan adama kız mı verilir Demir? Otur da işini öğren biraz."

Gülümsedim. Beni vuracağı yeri iyi hissediyordu evelallah!

"Zaten onun için çalışıyorum ya." dedim saklama gereği duymadan. Bu zamana kadar tüm ilişkilerimi bilirlerdi ki ilk görüşte aşık olduğum kızı mı onlardan gizleyecektim? Hele ki hepsinden çok daha mükemmel bir kadın bulmuşken?

Babamın kaşları derinden çatıldı. Annem benim için soymaya devam ettiği portakalla öylece kalakaldı ve dediklerimi anladığı an ufak bir çığlık atıp meyve tabağını kucağından sehpaya bırakıp kalktı. Yanıma gelip "Oğlum sen aşık mısın?" diye sorduğunda başımı aşağı yukarı sallayarak ona onay verdim.

Benden bu kadar açık sözlülük beklemediğinden olsa gerek hayli zorlanıyordu inanmakta.

"Bana bak eşek oğlu eşek! Dalga mı geçiyorsun sen bizimle?" diyerek gözlerini kısmış beni süzen babama karşın derin bir nefes aldım ve "Hayır." dedim. "Sanırım ilk defa bu kadar ciddiyim. Şaka yapmıyorum, alaya da almıyorum. Dümdüz seviyorum."

"Ya bu oğlan çok dengesiz." dedi annem bana içler acısı bir halde bakarak. "Kim bilir gidip hangi kokoş nanayı sevdi?"

Anneme doğru döndüm. Sanılanın aksine o beni evlendirmek için çıldıran bir kadın değildi. Henüz babaanne olmak için oldukça genç olduğunu iddia edip şiddetle karşı çıkıyordu evlenmeme de fakat en çok korktuğu şey kokoş nanay olarak tabir ettiği zengin, şımarık, tek derdi para olan gereksiz birine gönlümü kaptırmamdı ki durmadan nasihat ederdi. Kendi ayakları üzerinde durabilen, güçlü ve aklı başında birini sevmem gerektiği ile ilgili öğütlerin hiçbirini dinlememe rağmen kulak aşinalığım olmuş ve anne sözü dinlemiştim. Yanlışlıkla tabii.

"Hayır anne..." dedim daha fazla kafasında kurmasın diye. "Onunla parkta tanıştık. Köpek seviyordu." dedim. Aklım o güne gidince tebessüm ettim ve hafifçe öksürdükten sonra devam ettim. "Sonradan öğrendiğime göre Baran'ın evine komşu. Babasıyla da tanıştım."

Kör Duygular Where stories live. Discover now