32. Bölüm: Değer

11.4K 907 701
                                    

Keyifli Okumalar!

***

Sekiz Yıl Evvel, 10 Aralık 

...Yavaş yavaş nefes alışverişlerimi düzene koyup çıktım sindiğim köşeden. Dairelerinin hangi katta olduğunu bilmiyordum ama bunu elbette anlardım, ne de olsa eve hâlâ eşya taşınıyordu. Nakliyeci amcalardan birinin peşine takılıp merdivenleri teker teker tırmanmaya başladım.

İki koca kat çıktıktan sonra nihayet dairelerinin bulunduğu yere varmıştım. Evin kapısı zaten açıktı, hemen içeriye damladım. Etrafıma şöyle bir göz gezdirdiğimde görünürde kimse yoktu ama ileriden birtakım insan sesleri duyuluyordu. Sesin geldiği yöne doğru ilerledim. 

Oturma odası olduğunu tahmin ettiğim büyük bir odanın önünde, kapı girişinin hemen solunda duran iki kişi çekti dikkatimi. Bunlar Nazlı abla ve eşinden başkası değildi. Kaşlarım kendiliğinden çatılırken olduğum yerde durdum. Adamı görür görmez Nazlı ablaya yaptıkları aklıma gelmiş ve midem bulanmıştı. Sahi, böyle bir adama tahammül etmek zorunda kalmak insana nasıl hissettirirdi? Zor olmalıydı. Özellikle de böyle bir adamın çocuğunu taşıyor olmak çok daha zor olmalıydı. Zihnimdekileri şimdilik gerilere doğru süpürüp ikisini izlemeye başladım.

"Hâlâ nasıl yok," diyen adam öfkeliydi. "Sana bu parayı bulmanı günler öncesinden söylemiştim Nazlı!"

Nazlı abla başını iki yana salladı, "Şahin ben sana o kadar parayı nereden bulabilirim Allah aşkına? İşim yok, gücüm yok! Çalışan sensin, unuttun mu?"

"Lan çalıştığım para yetiyor mu sanki?"

"Neden bütçene göre harcama yapmıyorsun o zaman?"

Şahin elini yumruk yaptı, "Sana mı soracağım lan nereye ne kadar harcayacağımı?"

"Paran bitince bana soruyorsun ama para var mı, diye!"

"Nazlı bak beni sinirlendirme! Senin kıyıya köşeye bir şeyler attığını biliyorum, hiç inkâr etme! Eve gelecekler diyorum, neden anlamıyorsun?"

Nazlı abla elini kalbine götürdü, "Şahin elimde avucumda ne kadar varsa hepsini sana verdim zaten, neden anlamak istemiyorsun? Allah şahidim olsun, beş kuruş param kalmadı. Evin rızkını kumara yatırdın, yetmedi. Bütün altınlarımı kumar borcu için bozdurdun, yetmedi. Şimdi de bana tefecileri peşine taktığını söylüyorsun ve beni bu halimle üzüyorsun."

Şaşkınlıkla elimi ağzıma götürdüm. Tabi benim bu hareketim ikisinin de anında dikkatini çekti ama şu an bunu bile umursayamayacak durumdaydım. Adamın hamile kadına yaşattıkları yetmiyordu, bir de utanmadan ondan para mı istiyordu? İnanılır gibi değildi. Tam da şu an dışarı çıkıp bütün her şeyi Mert'e açıklamıyorsam eğer, bu sadece Nazlı abla ve karnındaki bebeği içindi.

 Şahin denen adam kısa bir süre şaşkınlık içerisinde bana baktı. Daha sonra ne düşünmüştü bilmiyordum ama hiçbir şey söylemedi ve gözlerini kaçırarak yanımdan geçip gitti. Allah da biliyordu ya, dışarı çıkarken indiği bina merdivenlerinden onu yuvarlamamak için kendimi çok zor tutmuştum. Bir insan nasıl bu kadar vicdansız olabilirdi, gerçekten aklım almıyordu.

"Meryem..." Diyen Nazlı abla bütün dikkatimi yeniden kendisinin üzerine doğru yöneltmemi sağladı. Hızla yanına gittim ve ona kocaman sarıldım. Kim bilir ne kadar kötü günler yaşıyordu. Öyle üzülüyordum ki onun için... Kadın resmen iki arada bir deredeydi. Mert'le veya babasıyla bu durumu paylaştığı takdirde onların Şahin'i öldüreceğini biliyordu, polise gitse Mert'in yine bunu bir şekilde öğreneceğini biliyordu, susup otursa Şahin'e güvenemeyeceğinin de farkında olmalıydı. Ama bu böyle nereye kadar devam ederdi?

MUKADDERATWhere stories live. Discover now