18. Bölüm: Vazgeçmek

12.8K 862 297
                                    

Multimedyada, çok Sevgili Zeynep'in Mukadderat için özenerek hazırlamış olduğu bir video var, kesinlikle izlenmeye değer. 🙈❤️


Keyifli okumalar! 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Keyifli okumalar! 

***

Ekim ayının başındaydık ve ortalarına doğru emin adımlarla ilerliyorduk. Havalar bir hayli soğumuştu. Ekim, bu yılki gelişini sert yapıyordu, hatta utanmasa üzerimize kar bile yağdıracaktı. Dışarıda büyük bir fırtına vardı ve bu fırtına, yılın ilk fırtınası olmalıydı.

Dışarısı ne kadar soğuksa, benim bulunduğum yer de bir o kadar sıcaktı. Bir yandan çayımı yudumlarken diğer yandan da dışarıdaki fırtınayı izliyordum. İçtiğim bu çay benim için bugünün ilk çayıydı. İşten güçten ancak fırsat bulabilmiştim. Aslında daha yapmam gereken birçok şey vardı ama buna rağmen ufak bir molayı hak ettiğimi düşündüğüm için buradaydım. Akşam olduğu için hastaneye gelen giden de azalmıştı zaten, o yüzden oturmam göze batmıyordu. Açıkçası şimdilik rahattım.

Neredeyse bir buçuk aydır yoğun bir tempoyla çalışıyordum. Bu yoğunluğa staj yaptığım dönemlerden beri alışıktım fakat staj dönemimde hiçbir zaman gece nöbetine kalmamıştım. Şimdiyse daha bir buçuk aydır burada çalışıyor olmama rağmen sık sık gece nöbetlerine kalıyordum. Dert ettiğim şey gece nöbetine kalmak değildi fakat uykusuzluk zaman zaman enerjimi düşürüyordu. Gün geçtikçe buna da alışacağımdan emindim.

Bugün gece nöbetinde değildim. Nöbet sırası başka bir hemşiredeydi. Kolumdaki saate baktım. Mesai saatimin bitmesine yarım saat kaldığını gördüğümde çayımdan son bir yudum aldım ve ayağa kalktım. Toparlamam gereken ufak tefek şeyler vardı, önce onları toparlayacaktım daha sonra da üzerimi değiştirecektim. O yüzden bir an önce işe koyulsam çok iyi olurdu.

Ben odadan çıkmak üzereyken içeriye, hemşire arkadaşlarımdan biri olan Birce girdi. Birce, burada kanımın ısındığı tek meslektaşımdı. Diğerleri de fena sayılmazlardı fakat hemen hemen sebepsiz bir ego vardı ve bu da benim hoşuma gitmiyordu. Özellikle baş hemşire, tam bir baş belasıydı.

"Bizim cinayetin yine heyheyleri üzerinde," diyen arkadaşım gözlerini devirerek başını iki yana salladı. "Bana mısın demiyor, hepimizin içinden geçiyor."

Elbette baş hemşireden bahsediyordu, kıkırdadım, "Onun heyheylerinin üzerinde olmadığı bir gün göster bana..."

"Haklısın. Asıl sakin davranması şaşırtıcı olurdu, öyle değil mi?"

Onu başımla onayladım, "Yine neye sinirlendi?"

Birce, "Neye olacak," derken boş yatağın üzerine çöktü. "Uyuşukluğumuza! Ya bize uyuşuk diyor, inanabiliyor musun? Bu hastanenin hemşireleri kadar koşturan başka hemşireler bulabilir mi acaba, çok merak ediyorum! Cinayet işte, ne olacak!"

MUKADDERATWhere stories live. Discover now