3. Bölüm: Kasımpaşalı

37.8K 1.4K 332
                                    

Multimedya: Meryem Çapan

***

Keyifli okumalar!

***

Sekiz yıl evvel, 9 Ekim

Yine sıkıcı bir dersin ortasında aptal aptal etrafıma bakınıyor, 'acaba bu dersi ne yapsam da sabote etsem' diye düşünüyordum. Çünkü bu işkencenin başka türlü biteceği yoktu. Ben diğerleri gibi sıkıcı olan bir şeyi koyun koyun dinleyecek karakterde bir insan değildim. Kanım haylazlığa kaynardı bir kere... Onlu yaşlarımda da haylaz olmayacaksam daha ne zaman haylaz olabilecektim ki canım! İşte çevremdeki yetişkinler bunu anlamıyorlardı. Oysaki benim bütün suçum ergen olmamdı.

Ergenlik dediğimiz bu lanet dönemde fiziksel olduğu kadar ruhsal evrimler de geçiren canlılar olarak, yaptığımız her bir çılgınlığın yetişkinlerce aşırı tepki alması koca bir saçmalıktı bence. İşte ben, bu tepkilere tepki olarak doğmuş güzeller güzeli bir genç kızdım. Canım ben... Kudurmaya ve kudurtmaya bayılırdım!

Sınıfın ağası pozisyonunda elimdeki kalemi, üç numaralı bakışlarımı etrafa fırlatarak çeviriyordum. Bunun amacı, kendime bir kurban seçmemdi. Ama niyetim kimseye zarar vermek değil, sadece onlardan birinden masum bir iyilik istemekti. Tabi bu masum (!) isteğimi geri çevirenin Belalı misali ömür boyu yakasına da yapışırdım. Bunu bildiklerinden olsa gerek, sınıftaki herkes benimle göz göze gelmekten kaçınıyordu. Ya bu kadar korkunç olamazdım öyle değil mi? Benim gibi şeker mi şeker masum bir kız kırılır mıydı hiç?.. İnsanın aklını alırdım!

Aralarından bir şanslı bana bakmak gafletinde bulunduğunda atmaca gibi gözlerim onu öyle bir gafil avladı ki, kız adeta feleğini şaşırdı. Ona karın ağrısı taklidi yapmasını mimiklerimle anlatmaya çalıştığımda beni görmezden gelmek gibi hayati bir hata yaptı. Buna aşırı öfkelendim. Yine de öfkeyle kalkan zararla oturur, atasözünün etkisinde kalmış gayet medeni bir öğrenci olarak ona bir şans daha verme inceliğinde bulundum ve hemen küçük bir kağıda not yazdım. Yazdığım notu da buruşturup öğretmen görmeden seri bir hareketle kıza fırlattım. Kafasına fırlatılan kağıdı bana kaçamak bakışlar atarak açan canım sınıf arkadaşım, notu okuyunca adeta morararak bana baktı.

"Eğer dediğimi yapmazsan, 12/C'deki Semih'le yaşadığın o yasak aşkı bütün okul öğrenir. Elimde deliller var. Aklını başına al Müge'ciğim..."

Sema ve Yaren sağ olsunlar, okuldaki dedikodu kaynaklarım sağlamdı. Bu sayede sınıfta, hatta okulda bile acımasız bir hakimiyet kurabiliyordum. Bu durum aşırı hoşuma gidiyordu. Bildiğim dedikodularla bu okulda istesem ayağımın altına paspas yapabileceğim öyle popüler insancıklar vardı ki, dua etsinlerdi de gayet iyilik abidesi bir melektim. Ama ciddi söylüyorum, bu okulda o öğrencilerin yanında ben, bakın 'ben' bile melek kalıyordum. Müge de bu insanlar arasından yalnızca bir tanesiydi.

Bu haklı çaresizliğinden kaçamayacağını anlayan canım sınıf arkadaşım bana öfkeli bakışlarıyla birlikte, cevap yazdığı kağıdı da yolladı. Hain hain sırıttım.

"Kimseye bir şey söyleme veya gösterme! Dediğini yapacağım."

Ah, kötü olmaya bayılıyordum! Bu konuda örnek aldığım tek yüce üstad, Selena'daki Hades'ti. Oysaki Hades'le muhteşem bir ikili olabilirdik. Sahi, bu fırsatı nasıl kaçırmıştım ya...

MUKADDERATWhere stories live. Discover now