Bölüm Kırk Bir : Siren Sesleri

45 8 195
                                    


Multimedia : Drew Jensen, siz daha farklı hayal edebilirsiniz.

Bölüm şarkısı : 5sos : Thin white lies

**

"Drew," dedi Ruth dehşetle açılan kahverengi gözlerini Drew'in kahverengilerine dikerken. "Biz öldük."

Drew'in şaşkın bakışları üzerinde gezinirken göğsünden süzülen kan damlası yüzüne doğru süzülmeye devam ediyordu.

"Hayır," diye bağırdı Drew. "Biz yaşıyoruz, nefes alıyoruz, kalbimiz atıyor. Nasıl ölebiliriz?"

Maeve derin bir nefes almaya çalıştı ama alamadı, biri hala boğazına baskı yapıyordu. Göğsü sertçe inip kalkarken elini havaya kaldırıp Drew'in yarılmış göğsüne elini bastırdı, parmağına bulaşan kanın soğukluğu midesini bulandırırken kalbin atışını hissetmeye çalıştı ancak Drew'in kalbi atmıyordu. Gözyaşları yanağından aşağıya doğru süzülmeye devam ederken başını iki yana salladı.

"Hayır," Göğsündeki eli yavaşça Drew'in yüzüne doğru kaydırdı. Bir şeyler hatırlıyordu. "Biz gerçekten öldük Drew, ikinci kez öldük. Bu sefer tam tersi oldu."

Drew'in kaşları usulca çatıldı, gözleri kapanırken zihninde milyon tane anı doldu. Maeve'in kılıçla yaralanması. Gözlerinden yaşlar boşalmaya devam ederken dudaklarının arasından hıçkırık döküldü.

"Maeve," diye fısıldadı.

Tedros, Maeve'in solmuş bedenini kucağına alırken hıçkırıklarına engel olamıyordu. Ayağa kalktı, kanlı elleri kız kardeşinin bileklerine sürünürken yürümeye devam etti, arkasından gelen atlı şövalyeler hızlı bir şekilde batı tarafa yöneliyor, kimse durup ne olduğunu sormuyordu. Atlılardan biri yanında dururken dolmuş gözleri hala önündeydi.

"Tedros," diye mırıldandı atlı. Donuk gözleri ona dönerken adamın parlak gözleriyle gözleri buluştu. Kızıl saçları omzundan aşağıya doğru süzülüyor, haddinden fazla beyaz olan teni öğlenin ışığında parlıyordu.

"Ne istiyorsunuz?" diye sordu soğuk bir sesle. Kız kardeşini gömmesi gerekiyordu, bir atlının ona engel olmasını istemiyordu.

"Sana teşekkür etmek istiyorum," deyip gözlerini Maeve'in cansız bedenine getirdi. "Kaybın için üzgünüm, " diye devam ettikten sonra attan indi. Deri çizmeleri toprağın üzerinde şıngırdarken tam önünde durdu. Yüzüklerle dolu elini Maeve'in kanlı saçlarına götürüp okşarken Tedros'un nefesi göğsüne fazla gelmeye başladı.

"Bu arada ben Chester," diye mırıldandı. Ardından elini sarı saçlardan uzaklaştırdı. Yeşil taşlı yüzüğünü parmaklarından çıkardı.

"İlgilenmiyorum," dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye devam etti.

"İlgilenmelisin, biz periler iyiliği karşılıksız bırakmayız."

Tedros'un adımları donarken bedenini ona doğru döndürdü. Periler hakkında bir sürü hikaye duymuştu.

"Ne iyiliği?" diye sordu. İyilik yaptığını hatırlamıyordu, tembeldi, sürekli olarak homurdanırdı, çingenelik yapar, sahte bir şekilde fal bakardı.

"Kız kardeşim," dedi Chester iç çekerek. "Senin sayende yaşıyor."

Tedros'un koyu sarı kaşları daha da çatılırken Chester ona doğru ilerledi.
"Bu yüzden yardımına karşılık bir şeyler yapmak istiyorum, kız kardeşini tekrar diriltemem, periler olarak kara büyü yapamıyoruz ama ona ikinci bir şans verebilirim, yeni bir bedende doğmasına neden olabilirim."

Karanlık DönenceWhere stories live. Discover now