Bölüm Beş :İrade

219 37 76
                                    

***

"Sana söz veriyorum," dedi Prenses Freya, avuçlarının arasında tuttuğu ele daha da sıkı tutunup devam etti.
"Aşkımız sonsuza kadar sürecek."

Angel duyduğu cümleyle birlikte menekşelerini Freya'dan çekti. Birkaç saniye boyunca gözlerini kıstıktan sonra kadına döndü ve gülümsedi.

"Ben de sana söz veriyorum Leydi Freya, aşkımız dillere destan olacak. Her kitapta bizim adımız olacak, tıpkı Rasmus ve Althea gibi."

Freya dudaklarını birbirine bastırıp ellerini genç adamın avuçlarından çekti ve arkasını döndü. Balkondan yansıyan gün doğumun kızıllığı beyaz saçlarına vuruyordu. Elini boynuna doğru kaydırıp ablasının ona hazırladığı kolyeyi avuçlarına gömdü, büyüsünü bozmak her ne kadar zor olsa da Angel'ın içindeki güç sayesinde etkisiz kalmıştı.

"Ama ben öyle bir şeyden bahsetmiyorum Angel," diye mırıldandı, aklında daha farklı şeyler vardı. Topuklarının üzerinden Angel'a döndü, menekşe gözleri anında sorulara kapılmıştı.

"Ben yeniden doğmaktan bahsediyorum, öldüğümüzde ruhlarımızdan parçalar başka bir bedende tekrar yaşasın. Yine birbirimizin kaderi olalım, böylece aşkımız sonsuza kadar yaşayabilir."

Angel kaşlarını hızla çattı, bu dünyada duyduğu en romantik şey olmakla birlikte ürkütücüydü de. Genç kadına yanaşıp avuçlarını yanağına bastırdı.

"Kara büyüden bahsediyorsun sen, unutma Freya kara büyü lanetten başka bir şey getirmez. Ayrıca ben öyle şeyler istemem, sırf biz birbirimize ait olacağız diye başka insanların kaderini değiştirmek istemem."

Freya'nın gri gözleri Angel'ın cümleleriyle birlikte kırılmaya başlarken genç adam dilini ısırdı. Onu üzmek istememişti, sadece gerçekçi olmaya çalışıyordu.

"Seni üzmek istemiyorum Freya ama bunlar tehlikeli şeyler."

Freya başını sağa çevirip duvardaki aynadaki yansıması ile göz göze geldi. Gözlerindeki grilik çekilmişti, Angel üzgün olduğunu sanmıştı ama tam tersine öfkeliydi.

"Üzülmedim," diye fısıldadı.
"Hem büyüyü yapacak kimse yok, bildiğim kadarıyla baban hepsini öldürmüştü."

Angel başını usulca salladı, on iki yaşındayken bir cadı infazına denk gelmişti ve hala unutamıyordu, cadılardan biriyle göz göze gelmişti, hem de acı çekerken. Ama yine de gülümsüyordu ve gözlerinde sevgi patlamaları vardı, bunu hiçbir zaman anlayamamış olsa da kadının ölmesini istememişti.

Düşüncelere dalmış bir halde genç kadını başıyla onayladı, ne zaman büyüden bahsedilse gözlerinin önünde o sahne beliriyordu. Babasının eli omuzundayken kadını yakma emri verdikten sonra gülerek kendisine dönmesi ve "Krallığıımızı kandıran herkes cezalandırılmalı, ileride sen de benim gibi olacaksın," demesini hiçbir zaman unutmayacaktı.

Freya, Angel'ın dalgınlığını fark ettiğinde dudaklarını birbirine bastırdı, onun zihnine dalmak istiyordu ama bunu bir türlü başaramıyordu, kanındaki büyü güçlüydü ve ancak ablası onunla başa çıkabilirdi.

Genç adamın koluna dokunduktan sonra "Ne düşünüyorsun, Angel?"diye sordu. Eğer zihnine giremiyorsa o da sorarak elde edebilirdi.

Angel irkilerek sevdiği kadına baktı.
"Geçmişi," diyebildi sadece.

***

Karanlık DönenceWhere stories live. Discover now