Bölüm On Üç : Her Şeyin Başlangıcı

105 20 43
                                    

Freya kollarını ensesinin altında birleştirmiş bir halde tavana bakarken kapının ardından gelen adım seslerini duyabiliyordu, ablasının giydiği topuklu ayakkabıların sesini duymamak elde değildi. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı, kapatmasıyla birlikte odasının kapısı gıcırtıyla açıldı.

"Uyumadığını biliyorum Freya, yine hangi köylünün oğlunu düşlüyorsun?"

Freya kaşlarını çatarak gözlerini araladı.

"Kimseyi düşünmüyorum Viola," diye tıslayıp yattığı yerden doğruldu.
"Ayrıca neden odama geldin? Muhafızlarına söyleseydin de çağırsaydılar beni."

Viola kız kardeşinin homurtusuna karşılık kıkırdadı, Freya genç kadının gülüşüyle birlikte dudaklarını birbirine bastırıp kollarını göğsünde birleştirdi.

"Çağıracaktım ama yemek saatindelerdi, bu yüzden kendim gelmek zorunda kaldım."

Genç kız ablasının cümlesiyle dudaklarının arasından alaycı bir mırıltı çıkardı. Viola'nın kendisi dışında herkese iyi davranıyordu, muhafızlarını gözetiyor, üç beş tane olan halkına iyi kraliçe oluyordu ancak kendisine geldiğinde emirler yağdırıyor, hakaretler savuruyordu, bunun nedeni tabiiki de babasıydı, ancak yine de alınıyordu. Sonuçta kendisinin suçu yoktu, o zamanlar daha yedi yaşındaydı, ne yapabilirdi ki?

"Sizin için ne yapmamı istersiniz kraliçem?"

Viola duyduğu şeyle birlikte biçimli sarı kaşlarını kaldırıp dudaklarını büktü.

"Sıradan bir şey, güzelliğini ve cilveni kullanmanı istiyorum."

Freya yüzünü ekşitti, yine hangi tüccara kur yapacaktı?

"Tüccarlardan bir şey almak istiyorsan altın kullanmalısın Viola, beni değil."

Kar beyazı saçlarını arkasına atıp tamamen ayağa kalktı, çıplak ayakları soğuk betonla buluştuğunda içi ürpermişti.

"Ya da muhafızlarını yolla, yağmacılık yapsınlar. Fahişe değilim ben."

Genç kadın, kız kardeşinin homurtusuna karşın ona küçümseyici bakışlarını yöneltti.
"Ah sevimli, tatlı küçük kız kardeşim, bir kere ne diyeceğimi dinlesen daha akıllı görünebilirdin."

Ardından derin bir nefes alıp kız kardeşinin yatağına ilerledi, yumuşak yatağın kenarına oturduktan sonra bacak bacak üstüne attı.

"Yaşlanıyorum," dedi düz bir sesle. Dışarıdan biri görse bunu umursadığını düşünmezdi ancak Freya ablasının yaşlanmaktan ve güçsüz düşmekten delicesine korktuğunu biliyordu. Kaşlarını kaldırdı içindeki ses, en azından bir şeyden korkuyor diye mırıldandı ardından. Ancak dışından merakla ablasının yüzüne bakıyordu.
"Bu yüzden bana yardım etmeni istiyorum. Güneş Krallığının son varisini kendine aşık etmeni istiyorum."

Freya kaşlarını çattı, Güneş krallığını duymuştu, hatta prensinin zaferlerinden de haberdardı. Ancak aşık etme olayını kavrayamamıştı.

"Genç, cesur, aşık ve yakışıklı bir erkeğin kanı ne kadar lezzetli haberin var mı?" diye sordu kız kardeşine Viola. Sanki ağzında o tadı hissetmiş gibi dudaklarını iştahla yalayıp gözlerini kapattı. Freya ise ablasının zevkten dört köşe olmuş yüzüne bakmakla yetindi, ilk defa ablasını bir şeyden zevk alırken görmek onu şaşırtmıştı.

"Bunu yapmayacağım," dedi Freya. Bir insanın ölümüne neden olma düşüncesi bile midesinin burkulmasına sebep olurken eyleme geçirmek neler hissettirirdi neler. Derin bir nefes alıp çatlak dudaklarını birbirine bastırdı.

Karanlık DönenceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin