Bölüm Yirmi : Büyük Güç Büyük Kusurdur

61 15 80
                                    


Multimedia Cesar, siz daha farklı hayal edebilirsiniz.

Bölüm şarkısı : Taylor Swift - Call It What You Want

****

Bazı hikayeler yarım kalmıştır ve tamamlanması asla mümkün değildir. Viola'nın Brian ile olan hikayesi tam olarak böyleydi, yarım yamalaktı, sonları uğursuz bir kanla sonlanmıştı ve buna neden olan kişi annesiydi, önce gözlerinin yok olmasına izin vermiş, ardından ise sevdiği tek insanı elinden almıştı. Genç kadın nefretle aynadaki siluetine baktı, kendi bedeniyleydi ve Natalie'nin bedeni ise yatağın üzerindeydi.

"Biricik kızından bir kez daha intikamımı alacağım,"dedi dudaklarını ıslatırken. "Keşke diyeceksin Tamala, keşke Viola Brian ile mutlu olsaydı," diye devam ettiğinde aynanın yüzeyi derin bir çatlakla süslendi.

"Beni duyabildiğini biliyordum," derken gözlerini kıstı. "Söylesene; Freya bu sefer nasıl ölmeli? Cesar'ın kanı işe yaramadı, onu yakmalı mıyım?"

Aynadaki çatlak daha da derinleştiğinde genç kadının dudaklarının arasından şuh bir kahkaha kaçtı. "Aynısını o bana yapsa umursamazdın bile."

Elini aynanın yüzeyine bastırdı.
"Oysaki ben ondan daha güçlüyüm, senin kızın olduğum her halimden belli ve sen hep onu istedin. Neden?"

Çatlak buz tutmuş avuçlarını keserken gülmeye devam etti. "Tıpkı senin gibiydim, sapsarı saçlarım vardı, gözlerim yeşildi ve senin kadar güzeldim. Yoksa beni kıskandın mı Tamala?"

Ayna avuçlarının altında paramparça olurken bir kıkırtı daha yükseldi dudaklarında.
"Freya da güzeldi, güzelliği için bir sürü şarkılar yazıldı biliyor musun? Tüm erkekler ona aşık oldu, peşinden koştu."

Eğilip ayna parçalarını avuçlarına alıp sıktı. Kanın yoğun sıcaklığı avuçlarına dolmaya başlarken hala konuşuyordu. "Bana biri aşık oldu ve sen onu benim elimden çekip aldın, bak ne oldu bana? Kinlendim, kinimi biliyorsun, asla durmam. Cezalandırmayı seviyorum, dedim ya biz birbirimize benziyoruz."

Avuçlarını dolduran kan parkenin üzerine damladı.
"Ama biliyor musun? Bu sefer kızın çok şanslı, hem Cesar var," Dudaklarını yaladı. Çok küçükken onunla kısa bir sürede olsa arkadaş olmuştu, o gece ondan hoşlandığından bile emindi. Eğer kalbinde Brian olmasaydı aşık olacağı kişi kesinlikle Cesar olurdu.

"Ayrıca şafağın koruyucuları da onunla. Ve... Torununda."

Nefesinin kesildiğini hissetti. "Cesar'a gitti," diye mırıldandı iç çekerek. "Neden bana bir iyilik yapıp Cesar'ı önümden çekmiyorsun?"

Elindeki kızıla boyanmış ayna parçalarını yere attı.
"Doğru, onun için yeterince zayıfsın. Sadece Brian gibi birini öldürebilirsin," Dudaklarını büktü.

"Ay unutmuşum, onu da başka birilerine öldürtmüştün. Diyarda Cesar ve beni alacak bir cadı yoktu, değil mi?"

Renksiz gözleri parladı. "Bu kadar zayıf olmak seni hiç yormuyor mu? Ben iki dakika zayıf kalsam yoruluyorum, güçlü olmak istiyorum."

Sarı saçlarını geriye atarak yatağa doğru ilerledi. Arkasında kalan aynanın kırılmış olması umurunda değildi.

"Ennpela ases ahies."
(Bedenimi bedenine sığdır.)

Gri Arkazya'daki bedeni Natalie'nin bedenine girdiğinde göğsü hızla inip kalkmaya başlamıştı. Yattığı yerden doğrulup bacaklarını topladı. Kahverengi gözleriyle odasını tararken ne yapacağını düşünüyordu, Jacin, Şafağın Koruyucuları ve Cesar onunlaydı. Yılanlarının dediğine göre ise genç kız Angel'ı görüyormuş. Bu zamana kadar hiçbiri onu görememişti.

Karanlık DönenceWhere stories live. Discover now