Bölüm On Yedi : Karışıklık

76 20 105
                                    

Multimedia Angel, siz daha farklı hayal edebilirsiniz.

***

Pencereden içeriye sızan rüzgar kahverengi saçlarını dağıtırken parmakları direksiyonu sıkı sıkıya kavrıyordu, yan koltukta oturan Riley ise pencereden dışarıya bakıyor, tek kelime etmiyordu. Hunter sıkkınca nefesini verip alt dudağını dişlerinin arasına aldı.

"İyiyim," dedi Riley gözlerini geçip giden binalardan alırken.
"Sadece biraz midem ağrıyor, öğle yemeğini fazla kaçırdığımı düşünüyorum."

Hunter omzunu silkmekle yetindi, ona karşı neden dürüst olmadığını sorguluyordu, arkadaş değiller miydi?

"Hunter,"diye fısıldadığını duydu Riley'nin. Hunter kemerini çözüp ona dönmeden hemen önce arabayı yol kenarına çekip sakince durdurdu.

Kaşlarını kaldırıp mavi gözlerini kıstı. "Efendim?"

Sesi istemsiz olarak biraz öfkeli biraz da soğuk çıkmıştı. Ona binlerce kez kendisine istediği her şeyi anlatabileceğini vurgulamıştı. Riley dudaklarını birkaç kez açıp kapadı ancak diyecek pek bir şey bulamadı.

"Ben de öyle düşünmüştüm," diye homurdandı genç adam. Mavi gözlerinin üzerine bir gölge düşmüştü, hüznü her yerinden belliydi.
"Sadece şunu sormak istiyorum, neden?"

Elini saçlarının arasından geçirdi.
"Neden bana güvenmiyorsun Riley?"

Riley kaşlarını çattı, ona bunun tam tersi olduğunu söylemek istiyordu ancak dili pelesenk gibi olmuştu, konuşmasını istemiyordu.

"Biliyor musun? Sessizliğine daima bahaneler ürettim, belki canımı sıkmak istemiyordur dedim, belki zamanı değildir dedim ama o kadar çok şey oldu ki artık bahanem bile kalmadı."

Siyah kirpiklerinin rastgele çevrelediği mavi gözlerini genç kızın dolmuş gözlerinden alıp önüne çevirdi. Önünde uzanan yola bakarken düşünmeden edemiyordu, çok mu sert çıkışmıştı?

"Sana güveniyorum," diyen Riley'nin sesi çatallı çıkmıştı, boğazında kocaman bir yumru olduğunu hissedebiliyordu Hunter. Üzgün olan bir kızı daha da üzmüştü.
"Ama sana hiçbir şey anlatamam, çok istiyorum ancak yapamıyorum. Bir şeyler bana engel oluyor, yapmamam için bana neredeyse yalvarıyor."

Burnunu çektiğini duydu. Gözlerini yavaşça yumuş başını koltuğa yasladı.

"Pekala," dedi Hunter kırgın bir sesle. "Bundan sonra sana neyin olduğunu sormayacağım."

Bunu inanarak söylememişti, dayanamayıp tekrardan ona soracaktı, Riley de farkındaydı.

Gözlerini açtı, hızlı hareketlerle emniyet kemerini takıp arabayı çalıştırdı. Tek eliyle radyonun düğmesine uzanıp sesini açtı, kulağına dolan popüler şarkı ile birlikte başını salladı. Kırgınlığını göstermenin en iyi yolu trip atmaktan geçiyordu.

Riley'yi evine bıraktıktan hemen sonra oyalanmadan kendi evinin yoluna sapmıştı. Arabasını garaja doğru yaklaştırırken hala aklında Riley vardı, genç kızın sakladığı tüm düşünceleri, sırları öğrenmek istiyordu. Belki aralarında kalbini kıracak şeylerde olacaktı ama en azından Riley rahatlayacaktı, omzunun üzerinde bir ton yük vardı, bunu görebiliyordu.

Babasının yokluğu, annesinin sevgisizliği, akran zorbalığı ve sırlar. Hepsi birleşip Riley'yi bitiriyordu. Arabayı durdurup başını direksiyona yasladı. Ne yapacağını bilmiyordu, tatlı dili denemiş, bir sonuç alamamıştı, aynı şekilde sert konuşmuştu fakat kız yine tık dememişti. Başını direksiyondan ayırıp emniyet kemerini çıkardı, ardından anahtarını alıp arabadan inip kapıyı sertçe kapattı. Açıkçası çantasını alma gereği duymamıştı, sınavların birçoğuna çalışmıştı, ödevi de yoktu.

Karanlık DönenceWhere stories live. Discover now