Ve Umre...

8.8K 549 134
                                    

"Dur, nereye derken?"çıktı odadan. Koridorda Ravza ile neredeyse çarpışacaktı. Bir buçuk saniye durup manalı manalı baktı ve evden çıktı. Merdivenleri "güm pat" sesleri eşliğinde inerken ben de arkasından yetişmek için ayakkıbalarımı giymeye başladım. Merdivenlerden inerken çok yüklü bir düşme sesi ardından hızlandırdım adımlarımı. Son basamaklardan zıplarken neredeyse düşüyordum.
- Danyal! Herif oğlu herif hiçbir şey sandığın gibi değil!
Ağır laf da edemiyorum Yukarıdan Ravza duyar çocuğun gururunu kırmayalım. Devrilmiş çöp konteynerini geçip motoruna binmeye çalışan Danyal'ı durdurdum.
- oğlum niye bilip anlamadan çekip gidiyorsun?
- abi çocuk takım elbiseyle gelmiş. Çikolata getirmiş. Taa başka şehirden Gönül işi için gelmiş. Teyzemleri oldukça kafalamış gözüküyor. Orada kalıp elimden bir kaza çıkması mı daha iyi yoksa uzaklaşmam mı?

Ağzını yüzünü dağıtasım geldi.
- geri, onun gönlü Trabzon'daki birine yanmış.
Afalladı:
- e senle ne işi var o zaman?
- hem Senelerdir görüşmüyoruz diye hem de birkaç taktik bulalım diye geldi. Ravza ile hiiiç alakası yok. O hala senin. Yani inşAllah.

Kafasındaki kaskı geri çıkardı.
-ödüm patladı lan.
- lam.
- ne?
- boş ver.
- kesin küfretmişsindir.
- ben? Belki, azıcık, ucundan.
Öyle boş boş sokakta durmamızın ardından sessizliği bozdu:
- e ben kalkayım artık.
- Kalktın zaten.
- gidiyorum o zaman. Allah'a emanet ol.
- sen de. Selam söyle teyzemlere.
- aleykumselam.
Motoruna binip kaskını taktı. Ben de geri eve dönüyordum ki yanımdan geçerken durdu.
- ya ben asıl gelme nedenimi unutmuşum. Al, bunu kafede unutmuşsun.
Cebinden ne çıkarmaya çalıştığına baktım. Çıkarmak için şekilden şekile girse de dar cepten çıkaramadı.
- çıkmıyor.
- ne ki o?(Japonca ya benzedi asdfg)
- cüzdan.
- benim cüzdanım...
Arka cep dolu. Çıkardım kahverengi cüzdanımı.
-... Bak işte burada.

Sonunda çıkardığı elindeki cüzdana şaşkınlıkla baktı:
- e o zaman bu kimin?
- kimlik yok mu içinde?
- vardır belki

Kimliğe baktı. Gözleri Tövbe Estağfirullah bir acaip oldu.
Korkutucu bir şekilde sırıttı.
- al kendin bak.
- AHO!
Önce etrafı tırsık (kelime..) bakışlarla kolaçan etti. Ardından fısıltıyla seslendi:
- bu çocuk ölmemiş miydi kardeşim?

Seslice yutkundum. Öldü desem yalan. Ölmedi desem Başıma bela alamam. Câbir ne işi var senin cüzdanının kafede? Hay Allah'ım. Allah'ım sabır ver. Allah'ım Direnç ver. Allah'ım sen bana Mukayet ol ey yerin Göğün sahibi. Sen büyüksün ya Rabbim.
- Ali bu işte bir iş var.
- hadi sen git. Sonra bu işin Peşine düşelim.

Düşünceli düşünceli, elimde cüzdan ile apartman kapısına vardım. Asansörü beklerken sadece başka fark etmediğim ipucu var mı diye düşünmeye koyuldum. Yok! Bulamıyorum! Allah'ım yardım et!

Biraz daha düşün hiç yolda giderken çarpan biri... hatta belki cebime koyulan bir not. Asansörde tüm ceplerimin içini dışına çıkardım. Yok!
Ne demek oluyor bu şimdi Allah'ın Cabir'i? Cüzdanını düşürmeyecek kadar akıllısın. Peki niye bıraktın?

Kendi kendime içimden konuşurken evin açık kalmış kapısına geldim. Içeri girmemle Ravza durdurdu. Her halinden Telaş akıyor.
- noldu abi? Neydi o ses?

Bu telaşı Hoşuma gitti. Kendimi ne kadar tutmaya çalışsam da sırıttım. Ben sırıtınca etrafına bakındı elini yumruk yapıp öksürdü ve normal hale geldiği kanısına varınca sordu:
- yani, kuzenim sonuçta. Bir anda gitti. Noldu?
- sadece küçük bir yanlış anlaşılma.

Odama doğru bir adım atınca arkadan, gömleğimin yakasından tuttu. Dengemi bozdu. Öksürerek arkama döndüm.
- beni bekleyen bir arkadaşım var. Hadi git anneme yardım et.
Kaçmak için yine adım atınca aynı şekilde yakamdan tutup durdurdu:
- şunu yapmayı keser misin?
- gideceğim ama nolduğunu anlatacaksın.
- tamam tamam hadi gider misin artık?Aslında sen gitmesen de olur. Beni bırak yeter. Hatta şarkı bile söyleyebilirim. "Beniii benimleee bıraaak..."

Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!Where stories live. Discover now