geri dönüş

3.5K 259 216
                                    

her zamankinden farklı bir bölüm şimdiden özür diliyorum. daha düzgün olacaktı ama bölüm bitmemiş olmasına rağmen tutamadım kendimi. telafi edeceğim inşAllah. 




"Ne olacağını kafaya takmadan, arkama hiç dönüp bakmadan, yıkılsam da yılmadan devam etmek istiyorum. Zahmetsiz rahmet olmaz ya hani, peki ya bu her zahmetin sonunun rahmet olacağının bir müjdecisi midir? " 

Bacıların muhabbetine kulak kabartmıyorum, muhabbetleri kabarıp kulağıma ulaşıyor. Esma'nın bu ümit saklı ümit yetersizliği manzaralı sözleri biraz cız ettirdi içimi. Artık hemen ayırt ediyorum, karıştırmıyorum ikizleri. Zor da olsa keskin farklarını sonunda bulabildim. Fatma benimle konuşurken bazen donup kalıyor, bir gülümseme yayılıyor yüzüne. Artık sormuyorum durup dururken nolduğunu. Çünkü biliyorum, rengini çözemediği gözlerim ona kilit eden sinyaller yolluyormuş. Siber saldırı misali. Bu yüzden beni bazen saçma uyduruk senaryoların kahramanı yapıyor; hacker, Rus ajanı, uçaksavar ve en sevdiğim gönülkapan. 

 Esma ise pek konuşmuyor zaten ya da ortaya atıyor cümleleri. Genelde attığı pasları Hamza karşılıyor. 

Mesela bir de duruşları farklı ama tepkileri çok benzer. Fatma genelde dik durur, Esma'nın ise sanki etrafında görünmez bir elektrikli sınır var gibi... O sınırları içine hiç girilmez gibi duruyor. Girenler ise her an kaçırılacakmış gibi daha temkinli sarılıyor o elektrikle. Canlı örneğimiz;


"Selamunaleykum birader!" 

Hamza..

Yaklaşmasını işaret ettim, bacıların görmesini istemiyorum onun geldiğini. İçimden bir ses bu sohbetin bölünmemesi gerektiğini söylüyor. 

"Vealeykumselam, hoşgeldin bro. Hayırdır, izin günün değil mi senin? Haftada hepi topu iki gün iznin var onda da dayanamıyor musun yoksa hasretimize?" 

Gözlerini kaçırarak güldü, saçlarını kaşıdı:

- Çok mu belli oluyor?

- Ney çok mu belli oluyor?

Daha da güldü:

- Hiç, hiçbir şey. Ne belli olabilir ki?

Çıkar kokusu, üstelemeyelim. 

Boynumdaki önlük ipini gevşetip masaj yaptım enseme. Çok sıkmışım sanırım. İpteki sipariş kağıdına göre dizdim tepsiyi. Bu aralar kahveler rövanşta doğal olarak. Hani kış, soğuk, kar, yağmur...  

Çakma şöminenin etrafı kapış kapış gidiyor. Selman'ın mimarlığı kendini gösterince... Sadece Selman değil boş durmayan. Bülent, parti toplantılarının merkeziyetini buraya taşımayı geçti, belediyenin tesisi sanıyorlar nasıl bir söylenti yayıldıysa. Bilal ise küçük bir "Mürekkep Kokanlar" adında kültür-edebiyat grubunun mütevelli heyetinde. Tabi bilin bakalım bu tatlış grubun uğrak ilham yeri de neresi. Sa'd'ın ne yaptığına ben de yetişemiyorum. Kafasına göre takılıyor arkadaş. Bir huyu var, kendi gününde garsonluk yapmıyor. Mutfağa girmesine ise izin vermiyoruz, biraz hüsranla sonuçlandı da önceki deneyimler. Önce malzemeleri iyi tanıması lazım. Yumurtanın beyazının ayıklanmasından kastın beyaz kabuklar değil de içindeki sıvı olması ile başlayabilir. Ardından makinede tostun kalma süresini de iyi kestirmesi lazım yoksa tostlar kimyasal değişimin alasını geçiriyor. Çilekli sos diye ketçapla sıvanan pastalara değinmek istemiyorum bile. Hamaratlığı biraz feciat kabul ama müşteri kafalamada da üstüne yok. Gelen müşterileri saatlerce kafede tutma yeteneğine sahip. Birçok konuda ilgi ve bilgi sahibi olduğu için üniversitelilerle de, yaşlı başlı adamlarla da muhabbetin dibine vurabiliyor. Siyaset, ekonomi, futbol, basketbol, savaşlar, entrikalar, moda, sanayi, tarım, bilim, psikoloji... İyi ki doktor olup harcanmamış, kafa var diye direkt tıbba yönelme hatasına düşmemiş. 

Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!Where stories live. Discover now