İt

4.2K 405 359
                                    

Ilgilenenler için duyurulur. Cahidli, biraz Talhalı, Fatmalı, küçücük Ravzalı, ucundan Câbirli, ve Huzeyfeli bir bölüm. Bir de okurlardan biri gelmiş bulunmakta konuk oyuncu olarak. Afiyet olsun ^_^ (yorum atın. Kamu spotu olmamıştır inşAllah. Elimden geldiğince artık napak..)
Bu bölüm, milenyum gibi geçen süreden sonra bize bölüm yazan ve bana ithaf eden canımın dibi Zeyneb'ime. zeynebce
Bak ne zamandır görüşmüyoruz adam gibi... ünlü tribimi yemenin Oruca engel olmadığını ikimiz de biliyoruz. -,- medyada geçen Bölümün yorum kazananları. Harika (!!!!) fotoShop yeteneğime nazar değdirmeyin. Asdasfas. 160 k oldu. 200 k olsun size inşAllah bir sürprizim var. ;)

#%#%#%#^#%#^#%%
-İşte Aliciğim öyle yani bahsettiğim...

"Allahu Ekber Allahu Ekber!"

Sözünü kesti ezan duyulunca. Tam ağzıma hurma atacağım bir baktım kayınpeder başlamıyor. E ondan önce başlayamam da... Hurmayı yavaşça bırakıp sulanan ağzımla karşılamaya çalıştım su ihtiyacımı:
- Babacığım neden başlamıyorsunuz?

Haleti ruhiyeden çıkıp cevap verdi:
- Ezanın bitmesini bekliyorum.
- Hı anladım....

Da niye?
- Peki ezanın bitmesini niye bekliyorsunuz?
- Vakit tam girsin diye.
- Vakit zaten ezan Allahu Ekber diyince giriyor.

Gülümsedi:
- Olsun Ali. Temkin.

Peki temkinin var olduğunu, vakit girdikten yedi dakika sonra ezanın okunduğunu söylesem? Hem orucun hemen açılması gerekiyor. Çay içerken bu konuyu bir daha konuşalım şimdi dua ediyor.

Süzdüm sofradakileri. Kimse açmıyor. Aff. Tam ezan bitti dedim diğer müezzin geç kalmış sanırım. O başladı bu sefer. Neyse kayınbabamın ezan duasını da bitirmesini dinledikten sonra başladık yemeğe. Gerçekten elhamdulillah! Ezogelin çorbalarını mutfaktan getirdiler Cahid ile Enise. Cahid gülümseyerek önüme bıraktı:
- Buyur enişte.

Yukarı, yüzüne şaşkınca baktım. Kendi önümden alıp kayınbabamın önüne koydum:
- Önce büyükler kayınço.

Bu hareketimden Mehmet Bey mutlu olup sırtımı sıvazladı. Cahid telâşlandı bir an. Kâseyi kaptı:
- Baba ben sana daha fazla koyayım bu az gelir.

Mehmet Bey engel oldu:
- Yok oğlum oruçtan çıktık hemen keser zaten.

Cahid ısrarla devam etti:
- o zaman ver azaltayım fazla gelir.

Mehmet Bey kaşığını daldırdı çorbaya, çay bardağının üstüne kaşık konunca daha da karşıdan hamle yapılamaz ya hani, onun gibi işte.
- git annenlerinkini getir Cahid.

Cahid karşı çıkacaktı ama babası sert sert bakınca seslice yutkunup mutfağa gitti. Masadaki herkesin çorbası tamamlanınca heyecanla sordu:
- baba başladın mı?

Mehmet bey elindeki böreği gösterdi:
- tam değil. Neden?
- soğumuştur değiştireyim ben onu.

Mehmet Bey kaşığı sertçe alttaki tabağa fırlattı. Cahid'in şaşkın ve endişeli bakışları arasında takas etti kendi kasesiyle oğlununkini:
- senin benim çorbamla bir derdin var anlaşılan. Al senin olsun.

Cahid bir çorbaya bir babasına baktı. Ağzına titreterek götürüp dilinin ucuyla değmesiyle yüzünü ekşitti:
- bu çok tuzlu olmuş. Ben yenisini..

Mehmet Bey masaya vurduğu gibi yumruğunu bembeyaz kesildi yüzü. Asi de olsa var bi korku:
- o tabak bitecek deli etme adamı!

Çatalı Cahid'in yüzüne doğru tuttu:
- eğer ki bitmezse...

Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin