Fuf

5.2K 408 375
                                    

Selamunaleykum canlar. Bence güzel bir bölüm. Kolay gelsin. (Tır Şoförü gibi hissettim kendimi)
Bazı olaylara değindim çünkü gerekiyordu. Bayılmıyorum o konu hakkında konuşmaya ama gerekiyordu. Gökkuşağımızı kirlettiler diyorum! Gerekiyor diyorum! Lütfen Bol yorum.
Huzeyfe ve kalemi yanan kızı özleyenler burada mıııııı??? ;)
Başlığın sebebini şu an çözmenizi istiyorum. Öğrenmeden.

%#%#%#%#%#%#%#%
Boş kafede kendime dönen sesimle keyifle başka şarkıya başladım:
- Huuzeyfeee Huuzeyfeee söyle bana nerdeydin Huzeyfe Huzeyfe söyle nerdeydin? Dün sabah beklediim oynamaya gelmedin (aniden Değişti melodi) demeyeceğim çünkü yalan oluuur ve ben şarkı da olsa yalan söylemeyi hiç istemeeem.

Yanağına bulaşmış unu alıp yüzüne fiske ile attım.
- hayırdır Ali? Ne bu neşe, enerji?
- hiiç.

Gülümseyip önlüğünü çıkardı boynundan. Somurttuğunu fark edince ciddileşip sordum:
- asıl sana hayırdır? Niye sıkkın canın?

- boşver.

Ilerleyecekken engelledim.
- sence boşverebilir miyim?

Pes edercesine derin bir nefes verdi:
- peki ya hiçbir şey desem? Yani belki şükürsüzlüğümden bu sıkıntı. Belki birinin ahını aldım. Hatta ikisi birden.

Elime geçen bezle tezgahın tozunu alırken aklımdan geçirdim olasılıkları:
- neye şükürsüzsün ve kimin âhı olabilir?
- şükürsüzlük hastalık zaten. Her aldığımız ve verdiğimiz nefes için şükretmek gerekiyorken biz o kadar nankörlük ediyoruz ki...

Kapıdan ses gelince gelen iki müşteriye göz atıp devam ettik:
- bir kişi var aklımda âh bahsinde.

Müşteriler etrafa bakınınca gitmeye yeltendim:
- bir şunlara bakayım.

Hala ayakta olan iki baya gülümsedim:
- hoş geldiniz.

Yüzlerini dönünce kan beynime sıçradı. Son kelimenin herhangi (!) bir hecesi ile dalacağım ben şimdi size de Allah'tan oruçluyum valla şükredin.

Şuh bir kahkaha attı teki:
- ayol burası üç bölümlük dediler. Biz aile kısmına mı erkek kısmına mı geçsek bilemedik.

Yanındaki da aynı şekilde kahkaha atıp şakadan vurdu diğerine.
- burası güzelmiş. Bir deneyelim dedik.

Yüzlerine bakmıyorum. O makyajlı, meymenetsiz, nursuz yüzleriyle zihnimi kirletmek istemiyorum. Omzuma el ucuyla dokununca hışımla dişlerimi sıkarak kafamı kaldırdığım gibi attım o elini:
- Ramazan'da gündüz servis yapmıyoruz.

Korkar gibi oldu teki:
- biz oruçlu değiliz kiee..

- banane. Bizde de size yemek yok.

Kafasıyla ilerideki cam buzdolabını gösterdi pastalarda dolu olan:
- onlar ne o zaman?
- yemek yok demedim. Size yok dedim. Gündüz kimseye yok ama size daha da yok.

Yanındaki ağzındaki sakızı patlatıp ojeli tırnağını ısırdı:
- Aşkam(Aşkım) acıktım bean..

Güzelim kelimenin içine ettin meymenetsiz ib... neyse.

- beyfendi ben anladım senin derdini. Çok saygısızsın çok.

- hayır neolduğubelliolmayan efendi. Bende saygı da çok yemek de. Ama hak edene.

- özgürlük değil mi arkadaşım?

O arkadaşı alacağım şimdi... Allah korusun. Nereden arkadaşınım lan ben senin? Lut Kavmi müsveddesi.

- değil. Katil neyse siz de osunuz. Yani saygı anlamındaki siz değil. Ne münasebet. Bakın ben aslen doktorum. Amacım insanlara yardımcı olmak, kısaca hayat kurtarmak. Insan ruh ve bedenden oluşur. Ben doktor olarak beden kısmıyla ilgileniyorum. Bedeni öldürene katil denir. Ruh ölmez zaten sur üfleninceye kadar. Bozulur. Bozan da işte sizin gibiler. Özgürlük adı altında ahlak düşmanları. Nesli bozan sizsiniz. Aklı bozan ahlakı bozan aileyi bozan hep sizsiniz. Bedeni olmayan ruh ruhu bozuk olan bedenden daha iyidir. Şimdi ya özünüze dönün, ya da defolun gidin helak davetiyecileri. {yazar: bu Konuda yazmaya başladığım Helaka Davetiye adlı kitabıma göz atabilirsiniz.}

Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt