BB

4.5K 387 361
                                    

Kolumla alnımı sildim. Atletim de sırılsıklam oldu.

Tekbirler ve bol bol "śummessebîle yesserah" (Abese/20 "sonra ona yolu kolaylaştırdı" doğumda okunan ayet) eşliğinde gerçekleşen doğum iki minikle sonuçlandı sayın okuyucular. Geldikleri gibi dayak attım. Bu saatte gelinir mi? Edeb ya hu! Hem de anadan üryanlar! Hiç aile terbiyesi almamış bunlar hiç!

Şaka şaka. Totoloruna vurmam gerekti o yüzden. Müze açılışı gibi kestim kordonlarını. Limonata servisi ileride asfgh. Ya bu durumda bile espiri yapabiliyorsak demek ki...

Ben hala olayın gerçekliğiyle yüzleşemiyorum. Ağır bir tokat lazım:
- Fatma..

Ağzımdan çıkacak kelimelere odaklandı.
- vursana bi.

Kaşları indi direk. Bundan ümit yok gibi. Sizden isterim de bayan teni değemez. Aramızda erkek olduğunu da pek sanmıyorum. Var da az. Senin evladınım senden bir şey olmaz yazar, ya bir zahmet...
{yazar: kusura bakma Ali ben sana kıyamam. }

Canım ya... bir dakika bir dakika. Kıyamıyorsan başıma onca bela açan kim acaba?

{yazar: şimdi oraları karıştırma o formalite icabı. Sana fiske dahi atamam ama başka seçeneklerim var.}

Nasıl?
{yazar: yan çekmecenin en alt gözünde bir şey olması lazım baksana bi.}

İyi... ne yaptığımı tabii ki bilmeyerek ilerledim çekmeceye. En alt. Kıyafet var işte.. E kalkayım bari.

-Bırrrrrrrr!
{yazar: teşekküre gerek yok!}

Hayır yani senin benim odamdaki çekmecenin üstündeki bir bardak soğuk sudan niye haberin var? O su nasıl soğuk kaldı bu havada? Nasıl becerttirdin ben açınca araya örtüyü sokup kapattığım gibi bardakla beraber üstüme düşmesini?

{yazar: ;)}

Şükrellillah, tamam. Şimdi olayın ehemmiyetini anlayabilirim.

Anladığım gibi koşa koşa ailemin geri kalan efradının yanına gittim. SubhanAllah! Bu nasıl bir his böyle. Biraz önce aceleyle battaniyeye sardığım küçük bedeni narince kucaklayıp yüzümü gömdüm avucum kadar boynuna:
- oğlum, selamunaleykum... zor bir işe giriştin. Dağların taşıyamadığı emaneti yüklendin. Allah yar ve yardımcın olsun.

O'nu sağ koluma alıp ikinci bebeği aldım diğer koluma:
- sana da selamunaleykum küçük Müslüman.

Anlık gelen ve nedenini bilmediğim bir mahcubiyetle düştü başım. Sağ taraftan ıslak vakum hissiyle yüzümü yavaşça çevirdim. Bir gülme aldı ki sormayın:
- acıktın mı sen? Baba yenir mi hiç?

Biraz ilerideki yorgun zevcime "bak şuna dercesine" gülümsedim. Sağ kolumdaki bebeği onun kucağına bırakıp yüzümü başka yöne çevirerek yatağın etrafını dolanıp kendi tarafımdaki komidinin alt gözünden iki adet aylardır bekleyen kutuyu çıkardım.

Sanırım girdim radarına. Cevap olarak kutuyu açıp içinden iki altın bileziği çıkardım ve elimde tutarak yükselttim.

- yeni kardeş gelince kandırırlardı bizi hep oyuncaklar verip "bunu kardeşin getirdi" diyerek. Annemin karnının içinde kocaman bir alışveriş merkezi var sanırdım. Küçük kardeşin ise parayı nereden bulduğunu bir türlü anlamazdım. Meğer alışveriş merkezi yokmuş. Sığmazdı da zaten.

Kucağımdaki oğlumu da Fatma'nın yanına yatırıp bilezikleri teker teker geçirdim bileğine.

Normalde gözlerini iri iri açıp hayranlıkla bileziklere bakması gerekirdi. Ama o, aynı şekilde bana bakmayı tercih etti.
***************

Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu