Bölüm 7

52K 1.6K 88
                                    

-İlayda'nın Ağzından-

"Çağan. Beni dinlediğinden emin misin? Kendine gel gerizekalı önemli bir şey söylüyorum burada!"

"Hı? hıı hıı dinliyorum İlayda."

Bu böyle olmayacak. Önce Çağan'ı ayıltmam gerekiyor sanırım. Onu orada bırakıp millete çarpa çarpa hatta bazılarını düşürterek ilerledim ama umrumda değil. Daha önemli ve düşündükçe korkmama sebep olan olay var burada.

Allah'ım nolur ona bi şey olmamış olsun. Bir yerlerden çıksın yine gülerek. Lütfen. Lütfen. Lütfen.

Off unut unut kötü bi şey olmuş olamaz saçmalama hava almaya çıkmıştır, gelir şimdi.

Koşarak içeceklerin olduğu kısma geldim. Adama direkt kahve olup olmadığını soracaktım.

"Kahve var mı? Acil çabuk cevap ver!" kalbim ağzımda atarken düzgün de konuşamıyorum. Bu yüzden adama baya bi bağırdım galiba. Aman salla napıyım?

"Sence bu ortamda kahve olma olasılığı var mı küçük kız?"

"Bir, bana küçük deme. İki, buranın mutfağı vardır heralde bana mutfağı göster?!"

"Sürekli emredip durmazsan sevinirim. Anladığım kadarıyla bir arkadaşını ayıltmak zorundasın. Gel benimle."

Bu kadar zeki olduğu için içimden onu takdir ettim ve adamı takip ettim. Beni büyükçe bir mutfağa getirdi. Bir dolaptan da hazır kahve çıkarttı.

"Al. Kendin su ısıt yap kahveni. Bu iyiliği de unutma. Kimse yapmaz bunu. Çok da sevinme başımdan savmak için yardım ediyorum." dedi ve işinin başına döndü. Konuşacak halde değildim. Cevap vermedim.

Kahveyi hızlıca yaptım ve bardağı alıp koşarak ama dökmemeye dikkat ederek Çağan'ın yanına ulaştım. Tamam, kahvenin birazı dökülmüş olabilir ama bu da idare ederdi. Kahveyi Çağan'ın eline tutuşturdum.

"İç!"

Bardağı eline aldı ve bi yudum aldı. Yüzünü ekşitti.

"Bu ne ya. İğrenç lan bu."

"İç lan Allah'ın belası iç şunu." dedim ve bardağı alıp zorla ağzına döktüm. Zorla içirip bitirttikten sonra kolundan tutup sürüklemeye başladım. Ne kadar sürükleyebiliyorsam tabi. Dua et şuan sana ihtiyacım var Çağan Bey yoksa ben napıcağımı bilirdim. Tuvaletlerin önüne geldiğimizde bi tereddüt etsem de kendimi düşünüp Çağan'ı da sürükleyerek kızlar tuvaletine girdim. İçerdeki kızlar garip garip baksalarda umursamadım.

"Canım burası kızlar tuvaleti. Sevgilinle burda yiyişemezsin."

"Kesin lan sesinizi. Yoksa ben o sesinizi yarı açık götünüze sokmasını bilirim. Sevgilim değil. Şimdi kaybolun burdan."

Fazlasıyla sert konuşmuş olmalıyım ki, kızların hepsi dağıldı. Tabi bende hiç acımadan musluğu açıp, Çağan'ın kafasını lavoboya soktum. İyice ayıldığından emin olduktan sonra kafasını kaldırdım ve bıraktım. Tamamen ayılmıştı.

"Şimdi beni dinle baş belası. Tuğçe lavoboya gidip gelicem dedi, gitti ama yarım saat oldu ortalıkta yok. Bir kaç defa tuvaletleri kontrol ettim. Dışarı çıkıp dışarıyı da kontrol ettim ama yok anladın mı yok. Hiç bi yerde yok!"

"Bi yerden çıkar şimdi." dedi rahat bir şekilde.

"Çağan mal mısın? Evet öylesin. Neyse. Bize haber vermeden gitmez o. Telefonunu kaç kere aradım, mesaj attım cevap da yok. Ve şey dışarıdaki parkın arka tarafında kolyesini buldum." deyip elimdeki altın sarısı kolyeyi gösterdim. O an o da olayın ciddiyetini anlamış olacak ki hemen kendini dışarı attı ve mekanda birini aramaya başladı. Ortalıkta gördüğü her şeyi yıkıp, durmadan bağırıyordu. Bi ara Simge dediğini duydum. Simge kim ya? Çağan'ı sakinleştirmeye çalıştım ama sakinleşmedi. Koşarak dışarı çıktı. Bende peşinden. Arabasına atladı. Zaman kaybetmeden gidip ön koltuğa oturdum. Gazı kökledi. Nereye gittiğini bilmeden sürüyordu. Bana dönüp;

DEĞİŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin