Bölüm 22

39.4K 1.3K 138
                                    

-1 ay sonra-

Günler ilk defa güzel geçiyordu. Son derece mutluydum. Mutluyduk.

Simge hariç. Hala Çağan'la işleri yoluna koyamamışlardı. Simge'nin bize anlattığına göre; Çağan'ın onu öptüğü günden beri konuşmuyorlarmış. Çağan'ı çok iyi tanırdık. Bizden yani İlayda ve benden başka herkese karşı soğuktu. Ve biz onun soğuk tarafına çok tanık olamasak da, tehlikeli bir kişiliği andırdığını biliyorduk. Fazlasıyla da popülerdi. Simge de haklı bu konuda. Bir sürü kız peşinde. Bu da Simge'nin onu kıskanmasına yol açıyordu haliyle.

Ama Simge'nin artık bir gerçeği görmesi lazımdı. Çağan'ın ondan başka kıza bakmadığı gerçeğini.

İlayda'nın Okan'la arası ise gayet iyi. Kıskançlığa gelip bazı kızlara saç baş dalmasını saymazsak. Bildiğin yoluyo. En son baktığımızda kızın kafasında taş çatlasın 3 parça saç kalıyor. Onla idare etsin artık deyip geçiyoruz. Hatta bi ara bi kıza 'senin ben ağzını yırtarım yelloz' dediğini hatırlıyorum da... Ciddi ciddi kızın dudaklarından tutup ayırabildiği kadar ayırmıştı. Kız viyak viyak bağırıp bir şeyler demeye çalışsa da anlaşılmıyordu.

Doruk konusuna gelirsek. Doruk bana farklı bir alemde yaşıyormuş gibi geliyor son zamanlarda. Benimle alakası olduğunu tahmin ediyorum. Ama bu konuyu onunla daha önce konuştuğum için rahatım. Evet konuştum. Ve aramız gayet iyi. İki dost gibiyiz. O da bunu yadırgamıyor gibi. Yani yadırgasa bile belli etmez, etmiyor da. Kısacası bir problem yok. O günden sonra çoğu kez birlikte vakit geçirdik. Çılgınlar gibi de eğlendik. Artık ortada bir problem kaldığını zannetmiyorum.

Bartu'yla aramız nasıl? Evet gündemimizdeki en önemli soru. Ben buna boşuna öküz demiyorum. Sıradan bir çıkma teklifine de razıydım ama o da olmadı. Durun anlatayım. Aramızdaki konuşma da aynen şöyleydi;

"Ee?"

"Ne ee?"

"Bartu of ya. Noldu şimdi? Neyiz biz?"

"İnsan."

"Öküz. Delirtme beni! Biz ikimiz neyiz noldu şimdi? Hani bi şey olması lazım falan."

"Tuğçe ve Bartu'yuz."

"Konuşma benimle!."

"Ha sen şeyi diyosun. Biz Öküz&Çirkin 'iz."

"Bartu ciddiyim konuşmuyorum senle."

Öküz Bartu, burda kolunu omzuma atıp beni kendine çekiyor. Ve o koca göğsünde hapsoluyorum.

"Anladım ben seni. Şaka yapıyordum Çirkin'im. Sen benim sevgilimsin, bana aitsin. Ve bilirsin ben benim olanı kimseyle paylaşmam."

Ve mutlu son. Bu konuşma sayesinde sevgili olduğumuzu öğrenmiş oldum. Yani ortada teklif falan yok. Direkt öküzce 'benimsin' var. Ne beklenir ki başka. 'Helalimsin sen benim Hatçe karumsun.' deseydi de hiç şaşırmazdım yani. Beklerim ondan. Hatta bir kenara yazıyım bunu ben, olur da evlenecek olursak diye. Benim de nikahta haberim olur artık. Bi bakarım evleniyomuşuz. Ama yine teklif yok.

Ve gelelim abim Aras'a. Bartu'yla olan ilişkime olumlu bakıyor. Sanırım artık ona tamamiyle güvendi. Çoğu kez oturup şakalaşıyorlar. Hatta bir ara abim bana 'Bir senedir ilk defa bu kadar gülüp şakalaşabiliyoruz onunla. Küçük sincabım, bu işte senin rolün büyük' demişti. Evet kesinlikle haklıydı. Küçük sincap kısmı hariç tabiki. Evet, abim bana bu aralar sürekli küçük sincap diyor. kro bir abi'ye dönüşmesin diye dua bile ediyorum artık. Ona bu abilik meselesi fazla geldi sanırım.

Ve son olarak ben. Benim düşüncelerim önemli tabiki. Bartu'nun ilk tanıştığımız andan beri bana olan tavrını düşünüyorum. Neden öyle davrandı ki? Madem beni seviyordu, insan sevdiğine zarar verir mi? Tabi bunu düşünmemin ardından çok mantıklı iç sesimin bana,

DEĞİŞİMWhere stories live. Discover now