Bölüm 23

43K 1.1K 127
                                    

"Off"

"..."

"Şişşt Bartu uyumasana!."

"Tuğçe bi rahat bırak!"

"Hoca kızarsa senin suçun. Ya sana bakıyor! Kaldır kafanı iki dakika."

"Baksın."

"Ne rahat adamsın ya!"

"Tuğçe kes sesini. O dilini kopartıcam şimdi."

Sesi, koluna suratını koyduğu için boğuk gelse de ne dediğini anlamıştım. Kopartırmış! Hıh. Hoca Bartu'ya daha fazla bakmaya başladığı için ona cevap veremezdim. Yazık oldu.

"Bartu bu soruyu yapmak istersin belki. Gel bakalım."

Kafasını kaldırıp saf saf bakmaya başladı. Dün uykusuz kaldığı yüzünden belliydi. Göz altı torbaları oluşmuştu gözlerinde. Sonunda hocanın dediğini idrak etmiş olmalı ki, tahtaya kalktı. Hocanın elindeki tahta kalemini alıp soruyu bir dakika gibi bir sürede çözdü.

Nasıl ya? Hem dersi dinlemiyor, hem soruyu yapabiliyor. Beni kaldırsa yapamazdım heralde. Soruyu çözer çözmez kalemi bırakıp yerine oturdu. Kapşonunu kapatıp kafasını sıraya gömdü. Öğretmen de şaşkındı. Üzerinde fazla durmadı ve Bartu'yu takmadan derse devam etti.

Ders nihayet bitmişti. Zaten son dersti. Çantamı toplayıp tek koluma taktım. Okulun en popüler grubu haline gelmiştik artık. Çiftler halinde takılıyorduk genelde. Erkekler basket maçı falan falan diyerek bizi ekmediği sürece.

Bu çiftler olayında Doruk hariç tabi. O da var aslında grupta. Ama her gün başka kızla birlikte. Zaten kızların bazıları okuldan değil ve olgun gösteriyorlar. Doruk, Cidden sorunlu biri haline geldi ve bu beni üzüyor. En kötüsü bana ve Bartu'ya karşı çok soğuk. Hatta genelde benim yüzüme bile bakmıyor. Daha geçen hafta iyiydik oysa. Noluyor buna?

Daha fazla düşünmenin bir anlamı olmadığına karar verdim ve konsantremi şimdiki zamana verdim.

"Ee geliyosunuz di mi siz de? Aşk kuşları."

Simge bunu diyip kıkırdamıştı. Sanki kendisi aşk kuşu değil. Yanındakine bak sen!

Hala konuşulanları idrak edemediğim için nereye geliyor muyuz anlamamıştım.

"Nereye?"

"Ya sen bizi dinliyo musun? Kafan bi milyon!"

Lafa atlayan İlayda'ya hemen cevap verdim.

"Ya dalmışım İlayda söyle işte, uzatma."

"Bara. Akşam bara gitmeye karar verdik."

"Beyinsizliğin bu kadarı. İlaydacım yaşımız tutmuyo 17 yaşındayız."

"Of salak. Bartu al şu sevgilini başımızdan."

"Ne var ya? Doğru bir şey söyledim."

Bartu belimden tutup beni kendine çekti. Hafif kafasını eğerek konuştu.

"Tuğçe tanındık bi bardan bahsediyoruz. Doruk'la ben gidiyorduk zaten. Abi'n sağolsun."

"Ha tamam. Öyle desenize. Hem demiyorsunuz hem de suç benim oluyor."

"Aslında demiştik zaten. Ama dinlemiyorsun. Bi sorun mu var? Ne düşünüyorsun Çirkin?"

"Yok bi şey."

"Peki."

Beyler bizi eve bıraktıktan sonra kendi evlerine doğru gittiler. Arada çok mesafe yok ama yine de çok yakın da değil. Ayrıca kıskandığım bir durum var ki, ev acaip lüx. Çağan ve Okan da onlarla kalmaya başladığı için, biz 3 kişi kalırken onlar 5 kişi kalıyordu. 5 kişi kalmalarına rağmen boş oda var!! Para sıçıyorlar zaten! Biz böyle fakir, fakir... Neyse ya üzülmicem.

DEĞİŞİMWhere stories live. Discover now