Bölüm 21

32.8K 1.3K 92
                                    

-Tuğçe'nin Ağzından-

Gözkapaklarımın üzerine filler oturmuş, üstüne bir de orda sevişmiş gibi hissediyordum. Hiç açmak bile istemiyordum. Başımda felaket bir ağrı vardı. Zonkluyordu resmen.

Beyin hücrelerim benim gibi bir aptalla uğraşamayacaklarını anlayıp beni terk mi ettiler yoksa?¿

Senden başkası böyle düşünemezdi Tuğçe. Kendine gelmen ne güzel :)

Beni çok mu özledin iç ses? Hemen düşüncelerime maydanoz oluyorsun bakıyorum?

İç sesimle yine çatıştığım kafama dank edince aklıma Bartu geldi. İster istemez gülümsedim. O gün kendi kendimle konuşuyorum diye nasıl da gülmüştü bana.

Gülümsememin ardından bir kız sesinin 'güldü az önce, gördüm. O gülümsedi.' diyerek sevindiğini duydum.

Hala gözlerimi açmadığımı farkettim o an. Biraz gözkapaklarımı zorlayarak gözlerimi hafif açtım. Gözüme gelen ışıkla gözlerimi hemen geri kapattım. Geberdim de benim mi haberim yok? O nasıl ışık öyle. Ak sakallı dede mi geliyor? Ölmek istemiyom ben. Daha çok şey yaşayacaktım ama. Bartu'yu öpme planlarım bile vardı (!) .

Gözlerimi kırpıştırarak bir daha açmaya çalıştım. Gerçek dünyada olduğumu ve yaşadığımı anlamam uzun sürmedi. Karşımda bana gülümseyen bir sürü insan vardı. Başta tabiki de İlayda. Az önce duyduğum sesin onun olduğuna eminim.

Benim nasıl bu hale geldiğimi kısa sürede gözümün önünde canlandırdım. Doruk'la kavga ediyorduk en son. Doruk!!?

Yavaşça doğrulmaya çalıştım.

"Doruk? O nerde? Nasıl?"

Doğrulmaya çalışmamla başım acaip bir şekilde zonkladı. Otomatik olarak elim başıma gitti. Kafamda sargı vardı.

"Şşhh. Sen bi kendine gel bi iyileş. Yat güzelce. Kalkma burdan. Doruk iyi merak etme. Hatta senden önce taburcu oldu bile. Dövecektim de sana dua etsin o."

Abimin bu lafına karşı güldüm. Gözlerim artık odaya alışmıştı. Odadakilere göz gezdirdim. Bir eksik vardı bana göre. Ama gelmek istememesi çok normal. Ne kadar onu sevsem ve ondan vazgeçemesem de, o beni öldürmeye çalışmıştı. Buraya gelmesi saçma olurdu.

Kalbimde bir sıkışma hissettim. Gelseydi nolurdu ki? Bana azıcık değer verseydi yeterdi bana. Gözlerim sulanmıştı. Yaş akmaması için direndim. Ağlama isteğimi bastırdım.

"Gelmedi değil mi? Niye gelsin ki zaten. Bartu buraya hiç gelmedi değil mi?"

Hepsine bir suskunluk çöktü birden. Gülmeyi bıraktılar. Gelmemişti işte. Hiç gelmemişti. Koca bir hiç.
İlayda konuşmaya başladı.

"Tuğçe, o gelmişti aslında."

"Ne demek gelmişTİ! Nerde o zaman?"

"Şey o gitti. Nereye gittiğini bilmiyoruz. Doruk da onu aramak için gitti."

"Hah. Durduk yere niye gitsin ki? Evine gitmiştir nereye gidecek!. Bi şey olmaz ona, peşinden birini göndermeniz saçma."

Benim bu laflarım karşısında İlayda odadaki herkesi çıkardı. Ne yapıyorsun? bakışımı attım. Dik dik bakmaya başladım. En son odada sadece Simge ve İlayda kalmıştı.

"Ne oluyor?"

Simge yanıma yaklaşıp elimi tuttu.

"Öncelikle sakin ol. Ne oldu da kaza yaptınız bilmiyoruz ama sizi direkt hastaneye getirdiler. Senin durumun daha kötüydü. Gördüğün gibi zaten."

DEĞİŞİMWhere stories live. Discover now