2.sezon 2.bölüm II. Kısım

17.6K 836 82
                                    


--

Morgdan çıktıktan sonra bir anda başım döndü. Bayılıyormuş gibi oldum. Sonra tekrar uyanıyormuş gibi. Gözümün önünden bir sürü görüntü geçti. Tekrar tekrar uyanıyormuş gibi oldum. Ve bir yerden düşüyormuş gibi...

Gözlerim kapandı. Zorla açmaya çalıştım. Sanki bir anda mekan değiştirmiştik. Olaylar geriye sarılıyor gibi sondan başa doğru gözümün önünden geçmişti. Terlediğimi hissettim.

Çok fazla terlediğimi...

Anlımdaki silahın namlusunu hissettim. Çığlık attığım anı hissettim.

Silah patlama sesini duydum. Ardından her şey karardı ve ben yere yığıldım...

Karanlık??

Başa dönülmüş gibi? Her şey geriye sarılmış gibi?

Gözlerimi tekrar açmaya çalıştığımda açabildiğimi farkettim. Koltuğun üzerinde yatıyordum sanırım. Gözlerimi açtığımda karşımda Doruk vardı. Yine benim hayal dünyamdı bu. Yoksa gerçekten deliriyor muydum? Beynimin bana oynadığı bu oyunlardan bıkmıştım artık.

Gözlerimi ovuşturdum ve tekrar baktım ama hala önümde duruyordu.

"İyi misin?"

Ve konuşuyor. Allah'ım sen yardım et. Dayanamayacağım artık. Başımı ellerimin arasına aldım ve gözlerimi tekrar açıp kapattım.

"Ne yapıyorsun Tuğçe?"

"Sen öldün Doruk."

"Hayır. Buradayım ve yaşıyorum işte."

Kafamı sağa sola hızlı hızlı sallamaya başladım.

"Hayır hayır hayır! Bu beynimin bana oynadığı bir oyun. Deliriyorum!"

Doruk omuzlarımdan tutup beni salladı.

"Hey yaşıyorum. Ne saçmalıyorsun?"

Bana dokunduğu ellerine baktım. Bunu hissediyordum. Önce kendime çimdik attım. Acıyı hissetmiştim. Ama emin olamayıp karşımdaki Doruk'a tokadı patlattım. Yanağı kızarırken eliyle yanağını tuttu.

"Şimdi gerçekten delirdin işte. Acıdı ya!"

"Oha yaşıyorsun!!"

Gözlerini devirdi.

"Yarım saattir bunu anlatmaya çalışıyordum."

O an kafama bir şeyler dank etti. Kendimi kontrol ettim. Vücuduma baktım. Herhangi bir yara ya da benzeri bir şey yoktu. Doruk'ta da yoktu. O zaman?Bartu!

"Bartu? O nerede? Onu vurdun değil mi! Ona ateş ettin. Sen sandığım kadar iyi değilsin değil mi!?"

Göğsünü yumruklamaya başladım.

"Hey hey dur bi."

Durup tek kaşımı kaldırdım ve sinirli bir şekilde baktım.

"Beceremedim."

"Anlamadım?"

"Kötü olmak istedim ama yapamadım. Kendimi vuracaktım ama bunu yapmaya bile cesaretim yok. Korkağın tekiyim."

Derin bir nefes aldım.

"Boşa mı sıktın?"

"Aynen. Sen de korkudan çığlık atıp bayıldın."

"Oh be."

"Gerçekten size ateş edebileceğimi mi düşündün?
Sence bunu yapar mıydım? Kardeşim dediğim bir insana ya da değer verdiğim bir kıza bunu yapabilir miydim? Bunu yapabileceğimi düşündünüz! İkiniz de."

"Doruk ben az önce senin öldüğünü gördüm! Kabustu sanırım. Kendini öldüreceğini sandım."

"Ama korkak olduğum için cesaret edemedim. Ölmekten korktum."

Biraz durup devam etti.

"Özür dilerim. Yaptığım her şey için. Böyle şeyler yapmamalıydım. Bartu'dan da özür diledim. Özrümü kabul etmeyeceğini sandım ama o gerçekten iyi çocuk."

Sessizce gülümsedim. O da bana şirin bir şekilde bakıp konuştu;

"Affettin mi?"

Bu sefer kocaman gülümsedim ve cevap verdim;

"Affettim."

Sağ elini uzattı.

"Barış tokalaşması?"

Ben de sağ elimle elini tuttum ve tokalaştık.

"Barış."

Arkamdan gelen bir öksürük sesiyle kafamı çevirdim. Bartu bana kocaman gülümsedi. Önüme döndüğümde Doruk'un da gülümsediğini gördüm. Sanırım ben baygınken bunlar işi pişirmiş.

Bartu yaklaşıp Doruk'un yanına geldi. Doruk çömeldiği yerden kalktı.

Bartu; "Kardeşim?"

Birbirlerine erkeksi bir şekilde sarıldılar. ( nasıl oluyor anladınız siz, biz olsak birbirimizin üstüne atlar gibi sarılırdık. Kız milleti işte :D )

Doruk; "Kardeşim."

--

Cumartesi görüşmek üzere :)

DEĞİŞİMWhere stories live. Discover now