Bölüm 20

33.1K 1.2K 121
                                    


İstediğiniz müziği açabilirsiniz. Örnek;
Adam lambert-runnin
Little mix- DNA
Little mix - little me
I knew I loved you.
secondhand serenade- why
Gibi...

--

Aras'ın Ağzından

Birden telefonumun çalmasıyla koltukta doğrulup masanın üzerindeki telefonumu aldım. Arayan Tuğçe'ydi. Telefon 3.kez çalmaya başlayınca telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Efendim benim biricik kız kardeşim?"

Sadece o aradığında telefonu kibar bir şekilde açardım.

O kadar aradıktan sonra bulmuşum, onu kaybetmeyi göze alamazdım. Onu kırmayı bile göze alamıyordum. En ufak şeye bile dikkat ediyordum. Onun kalbini ne ben kırarım ne de başkasının kırmasına izin veririm. O benim için çok önemli.

Karşı taraftan bir adam sesi yükseldi. Bu bile beni şaşırtmaya yetmişti.

"Bu telefonun sahibinin nesi oluyorsunuz? Son arananlarda adınız vardı."

"Abisiyim."

"Bayım, kardeşiniz ve yanındaki genç arkadaş trafik kazası geçirdi. Lütfen sakin olun. Kızın durumu ağır. ---- Hastanesine kaldırıyoruz."

"Ne!? Tamam hemen geliyorum."

Sadece bu kelimeleri diyebilmiştim. Ceketimi ve arabanın anahtarını alıp hızla evden çıktım.

Gazı kökleyip o hızla 5 dakikada hastaneye varmıştım. Arabadan inip hızla hastaneye koştum. Tuğçe'nin nerde olduğunu öğrenip hastanenin içinde koşmaya başladım. Nerde bu 5 numaralı ameliyathane? Ameliyathaneyi bulduğumda doktorlar Tuğçe'yi içeri alıyorlardı. Ameliyathanenin kapısından girmeden yetişmiştim. Sedyenin başına geçip ona baktım. Yüzünün her tarafı kan olmuştu. Başından yara almıştı. Boynuna boyunluk takmışlardı. Ameliyathaneye girmek istesem de doktorlar beni tuttu. Gözlerimden bir damla yaş aktı. Sonra devamı geldi. Gözlerimden ard arda yaşlar akıyordu.

Onu kaybedemezdim.
Kaybetmek istemiyordum.
Hayatım onu bulduktan sonra bir şeye benzemişti.
Onu öylece kaybedemezdim.
Bu şekilde olmamalıydı.
Canımdan çok sevdiğim kardeşimi kaybetmek istemiyordum.

--

Amaliyathanenin kapısında bekliyordum. Ne kadar piçlik yapsa da Bartu'yu da aramıştım. Tuğçe için gelmeyecek bile olsa Doruk için gelirdi.

Ve Tuğçe'nin diğer arkadaşları... Onları da aramıştım ki onlar çoktan gelmişti zaten. Tuğçe'den öğrendiğime göre adları Çağan, Simge ve İlayda'ydı. Bir de tanımadığım bir çocuk gelmişti. O da İlayda'nın sevgilisi Okan olmalıydı.

Şu anda tek eksik Bartu'ydu. O piçin gelmeyeceğini tahmin etmiştim. Göz kırpmadan insan canı alabilen biri neden arkadaşı bu durumdayken gelsin ki? Zaten Tuğçe'ye zarar vermek üzere olduğu zamandan beri ona kızgınım.

Şu zamana kadar yaptıklarını görmezden geldim. Dostum dedim. Küçüklükten beri gelen dostluğumuzu düşündüm. Büyük kaybı oldu, kafası yerinde değil dedim. Ama bu kadarı artık fazla. Bunu yapmaya devam edemez. İnsanlara zarar vererek onu geri getiremez. Kendi isteğiyle intihar etmiş birinin arkasından böyle paramparça olmaması gerekiyordu. İlkin'in kendi tercihiydi. Arkasında bıraktıklarını düşünmeden kendini öldüren oydu. Onun ölümünden sorumlu olacak tek kişi de yine İlkin'in ta kendisiydi. Artık Bartu'nun kendine bu işkenceyi etmekten vazgeçmesi gerekti.

Ben bunları düşünürken Bartu geldi. Sanırım bu durum 'iyi insan lafının üstüne gelir' değil de 'iti an çomağı hazırla' olmalıydı.

DEĞİŞİMWhere stories live. Discover now