Bölüm 5

64.3K 1.9K 169
                                    


--

Sabah okul saatinde kalktık. Neymiş parti akşam geç saatlerdeymiş, bu yüzden okul tatil falan değilmiş faso fiso. Dün gece uyku tutmadığından dolayı ilk defa geç kalmayacağız. İlayda hala uyuyor. Bu sefer daha insancıl bir şekilde kaldıracağım ama öncelikle şöyle İlayda'nın parmaklarını yiyeceği enfes bir kahvaltı hazırlayalım. Ona bıraksam üşengeçlikten 2 yumurta kırar koyar önümüze. Yapamadığından da değil yapsa benden beceriklidir kendisi. Ama öyle üşengeç ki... Ben şimdi size bunun üşengeçliğini anlatmaya kalksam... Anlatamam valla. Anlatılmaz yaşanır.

Aşağı mutfağa gittim. Zeytin, peynir, reçel, jambon, bal gibi ıvır zıvır kahvaltılıkları dolaptan çıkarttım. Onları masaya dizdim. Sonra menemen yapmak için domatesleri, yumurtaları ve diğer malzemeleri çıkarttım. Bir yandan menemeni yaparken diğer yandan ekmekleri kızartıyordum. Sonra dolaptan sütü çıkarttım. Bir cezvede sütü ısıttıktan sonra bardaklarımıza koyup, yine dolaptan çıkarttığım kakaodan bir kaşık koydum. Çaktırmadan kendime fazla kakao koymayı ihmal etmedim. Masanın dizaynıyla şekliyle biraz oynadıktan sonra yukarı, odama çıktım. Saate baktım. Daha çok vardı. İlayda'yı uyandırmak için de erkendi. Kendi odamdaki banyoya girip kısa bir duş aldım. Çıkar çıkmaz okul kıyafetlerimi giydim. Saçıma dokunmadım. Kahvaltıdan sonra halledecektim. Çünkü belli olmaz biz didişirken o saç yine bozulur falan. İlayda'nın odasına daldım direkt. Bir şeyler homurdandı kapıyı açtığımda.

"İlayda kalk." diye seslendikten sonra, elimle dokunup hafif dürttüm.

"Uyanığım Tuğçe. Geliyorum tamam."

"Tamam. Kahvaltı hazırladım çabuk işini hallet gel." dedim ve odadan çıktım.

Bi kaç dakika sonra aşağı geldi. Ve beraber bir güzel kahvaltı yaptık.

"Eline sağlık tatlım ya enfes olmuş bu menemen."

"Afiyet olsun bitanem. Hadi çabuk yiyip kalkalım."

Kahvaltımızı yaptıktan sonra, sofrayı el birliğiyle kaldırdık. Her şeyi yerli yerine koyduğumuzdan emin olunca odalarımıza çıktık. İlayda hazırlanırken ben saçımı dağınık at kuyruğu yaptım. Çantamı da hızlıca hazırladıktan sonra aşağı inip ayakkabılarımı giydim. Tabiki de vans sevdasından vazgeçmedim ne bekliyordunuz ki. Ben vanslarımı giyerken İlayda da geldi ve okula doğru yürüme kararı alıp, yürümeye başladık.

Okula vardığımızda dersin başlamasına 10 dk vardı. Kantinde oturup sıcak bir sütlü kahve içtik. İlayda'yla güzel uzunca bir sohbet ettik. Çağan ortalarda gözükmüyordu. Bi taraflardan çıkar nasıl olsa. Her zamanki gibi hiç beklemediğimiz bi yerde ve anda ortaya çıkıyor , aynı şekilde hiç beklemediğimiz anda yok oluyordu. Ben boşu boşuna şapşal demiyorum buna. Ne yaptığı belli değil. İşin garip kısmı bazen ne yaptığını kendi de bilmiyor.

--

-Çağan'ın Ağzından-

Hoca çağırdığı için bu merdivenlerde in çık yapmak zorunda kaldım. Hoca mı dedim pardon Göt Lalesi! Diyeceği şey gereksiz saçma sapan nasihatler olsaydı tepemi attırabilecek bir neden olurdu. Ama söylediği şey okulun basketbol takımının kaptanı olmamı istediğiydi. Basketbolu severim. Tabiki kabul ettim. Bu haberi bizim kızlara uçurup biraz hava atmam lazımdı. Popülerliğimi arttıran bi şeydi bu. Merdivenleri bunları düşünerek çıkıyordum. Evet çıkıyordum dedim, Çünkü tam iniyorum kuş beyinli hoca bi detayı atladığı için arkamdan nöbetçi öğrenci gönderip tekrar çağırtıyor. Hayır adam bunadı ama farkında değil. Aslında planlasak da adamı havuza falan mı atsak. Geberir gider kurtuluruz. İyi fikirmiş bunu bi kenara yazalım.

DEĞİŞİMWhere stories live. Discover now