42- Bekleyişin sonu

1.8K 201 53
                                    

"İşte orası" diyerek eski evinin yanındaki küçük alanı işaret eden Yoongi tuttuğu Jimin'in elini çekiştirerek o tarafa doğru daha hızlı bir şekilde ilerlemeye başladığı sırada üzerindeki ona birkaç beden büyük olan bol tişörtünün uçları kendilerine doğru esen rüzgar yüzünden hafifçe dalgalanıyordu.

İkilinin saçları da aynı şekilde daha şimdiden bozulmuşken Yoongi adımlarını biraz yavaşlatarak babasının mezarının önünde durmuştu. Uzun süredir buraya gelmediği için kendini bir miktar kötü hissediyordu bu yüzden çekinmişti.

"Hep beni bırakıp ders vermek için gittiğin çocuğu buldum" derken gülerek söze başladığında onun bu kadar neşeli olduğunu görmek Jimin'i de gülümsetmişti. "Neler olduğuna asla inanamazsın diyeceğim ama sen beni her zaman izliyorsundur zaten bu yüzden her şeyi bildiğini düşünüyorum baba."

Eğilip yere oturursa rahatsız olacağını ve kalkarken zorlanacağını bilse dahi yavaşça eğilmiş ve bacaklarının üzerine otururken bir elini toprağın üzerine koymuştu.

"Keşke sende burada olsaydın, her zaman bir şeyleri başardığımda saçlarımı okşamanı özlüyorum. Hem Jimin'e ders varsaydın artık oni da kıskanmazdım." Son sözlerinden sonra biraz sessiz kalmasının üzerine kısaca gülerken "Tamam, yalan söyledim çünkü yine kıskanırdım" diyerek parmaklarını nemli olan toprağın üzerinde gezdirmişti.

Üzerinden çok uzun zaman geçmiş olsa bile bazı insanların olduğuna inanamazsınız ya işte Yoongi de şu anda burada yatan babası hakkında aynı şeyi düşünüyordu.

Jimin de Yoongi'nin yanına eğilerek elini onun omuzuna koyarken diğer elinde tuttuğu atkıyı omegaya uzatınca Yoongi yanlarında onu getirdiklerini şimdi hatırlamış gibi gülümseyerek atkıyı eline alarak havaya kaldırmış ve mezarın başında bulunan tahtanın üzerine asmıştı.

"Bu da burada dursun, umarım ormandaki hayvanlar bir zarar vermezler."

Bir süre boyunca mezarın başında oturmalarının üzerine Yoongi gülümseyerek gözlerini silerken Jimin'in elini tutarak ayağa kalkmış ve "Bundan sonra daha çok geleceğiz buraya değil mi?" diye sorduğu sırada Jimin onun pantolonunda bulunan toprakları temizliyordu.

"Artık buralarda olduğumuz için sık sık gelebiliriz."

"Evin içerisine de girelim" dediği sırada Jimin elini uzattığı için onun elini tutmuş ve evin dış kapısının önüne geldiklerinde kapının iki yanında bulunan büyük taşlardan birini biraz yerinden oynatarak altındaki anahtarı çıkarmıştı.

Biraz uğraştıktan sonra kapıyı açarak içeriye girdiğinde evin içerisi uzun süredir kullanılmıyor olduğu için havada uçuşan yoğun toz bulutunu görülebiliyordu bu yüzden Jimin durmadan ilerleyerek odanın içerisinde gördüğü tüm pencereleri açtığı sırada gülerek omuzunun üzerinden etrafa bakınan Yoongi'ye bakmış ve "Biliyor musun ben bir keresinde buraya gelmiştim" diyerek onun yanına ilerlemişti.

Yoongi küçükken oynadığı tahta atına bakmayı keserek kaşlarını çatmış bir şekilde Jimin'e döndüğü sırada "Ama ben seni hiç görmedim" demişti. Düşünüyordu fakat sahiden de küçükken hiç evlerine yabancı birilerinin geldiğini hatırlamıyordu, her anısında kendisi ve canından çok sevdiği babası bulunuyordu.

"Sen evde değildin zaten, baban yeni bir şeylerin olup olmadığına bakmak için çarşıya gittiğini söylemişti. Babanın nasıl seni tek başına çarşıya gönderdiğine şaşırmıştım çünkü küçüktün yani."

"Çarşıda çoğu kişi beni tanıyordu zaten, oraya gidince hepsinin peşinde dolandığım için tanımak zorunda kalmışlardı yani." Babası sayesinde de onun birkaç arkadaşı tarafından seviliyordu hatta bazı zamanlar ücretsiz bir elma veya küçük bir oyuncak almasına bile izin veriliyordu. Yoongi'ye göre o zamanlar o tarz şeyler çok lüks gibi geliyordu.

"Peki sen neden buraya gelmiştin Jimin?"

"Babanın bir şeyler alması gerekiyordu ama bende onunla saraydan çıkmak istediğim için getirmişti beni de." Bu cevap Yoongi'yi biraz şaşırmıştı çünkü her ne kadar Jimin herkes tarafından prens olarak bilinmiyor olsa bile saraydan öyle sadece bir kişi ile beraber çıkması doğru değil gibiydi.

"Baban nasıl izin verdi sadece ikinizin çıkmasına?"

"Haberi yoktu, hem haberi olmuşsa bile bir şey söylememiştir çünkü babana güveniyordu."

"Gerçi babam yanında olduktan sonra başına hiçbir şey gelmesine asla izin vermezdi bu yüzden ona güvenmesi gayet normalmiş" dediği sırada karnında hissettiği ağrı yüzünden kaşlarını çatarak elindeki küçük oyuncağı aldığı yere bırakırken ilerleyerek koltuğa yönelirken tozlu olmasını umursamadan oraya oturmuştu.

"Ne oldu? İyisin değil mi?"

Yanına gelmiş olan Jimin'e bakarken dalgın bir şekilde başını sallamış ve elini karnına yaslarken saçlarını geriye attığı sırada "Bilmiyorum" demişti.

Derince birkaç nefes alırken hissettiği acının azalmak yerine daha çok arttığını hissettiği için "Saraya dönelim" dediğinde koltuğun kenarını ve Jimin'in elini tutarak ayağa kalkmış olsa bile canı çok yanıyor olduğu için tam anlamı ile dik duramıyordu.

"Yürüyebilecek misin?" Jimin telaşlı sesinin ardından dışarıda kendilerini bekleyen biniciye seslendiğinde kısa sürede at arabasıyla beraber binici kapının önüne geldiğinde bu telaşın sebebini anlamış olacak ki etrafı kontrol eden diğer arkadaşına seslenerek onlardan önce saraya ulaşarak haber vermesini istedikten sonra at arabasına binmeleri için yardımcı olmuştu.

Telaşın sebebi belliydi ve şu anda Yoongi'yi korkutuyor olan tek şey ameliyat olacağını bilmenin getirdiği heyecandı. Bebekleri uslu uslu dururken her şey onun için daha güzeldi çünkü.

Çok uzun olmayan yol bitip saraya ulaştıklarında ise Yoongi'nin söylemiş olduğu son şey "Jimin çok korkuyorum" olmuştu çünkü bu konuda kendini hiç rahat hissetmiyordu.

Gerçekten korkuyordu.



Bir saat içerisinde yeni bir kurgu paylaşacağım eğer okumak isteyenler varsa ismi "Grandpa's House" ona da geldiğinde bakabilirsiniz

Burası da sonraki bölüm final olsun çünkü ben sahiden bu kurguya bölüm yazarken çok zorlanıyorum artık

GIVE IT TO ME | yoonminWhere stories live. Discover now