30- Fırtına öncesi sessizlik

1.5K 204 49
                                    

"Aslında odanızı görmeyi gerçekten çok isterdim." Yoongi yanında oturan alfanın kulağına yaklaşarak fısıldadığında alfa gülümsemiş ve "Üzerine bir sürü alfanın kokusu sinmiş ama hiçbirine ait değilsin" diyerek ayağa kalktığında Yoongi de ayaklanmış ve bir köşeden onları izleyen Jimin'e çaktırmadan göz ucu ile baktıktan sonra yanındaki alfaya gülümseyerek dönerken "Neden tek bir kişiye bağlı kalmak isteyeyim ki" dedikten sonra dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Artık her önüne gelen kişi ile flört etmek pek hoşuma gitmiyordu.

"O zaman buradan buyur" diyerek yolu gösteren alfanın kolunu tutarak yürümeye başladığında ikisinin ilerlediğini gören Jimin içerisinde bulundukları odanın diğer tarafında kalan Kihyun'a küçük bir baş işareti ile tetikte olmasını söylediğinde Kihyun da diğerlerine işaret verirken gömleğinin içerisinde kalan hançerini gizlice parmaklarının arasına almıştı.

Jimin elindeki bardağın altında kalan az bir miktar içkiyi de dudaklarına alarak ağzına gönderdiği sırada yanındaki kadını kendinden uzaklaştırmış ve kimse bir şeyi anlamasın diye birkaç kişiye gülümseyerek az önce Yoongi ile diğer adamın çıktığı kapının yakınına yaklaşmış ve odanın tam karşısında kalan saate bakmıştı.

Sadece on dakika içerisinde Yoongi geri dönmezse oraya gidecek ve gerekeni kendisi yapacaktı çünkü.

"Sizi daha önce hiç buralarda görmemiştim" diyerek yanına yaklaşan kadına gülümseyerek başını sallamaktan başka hiçbir şey söylememiş ve bakışları ile Sehun'u yanına çağırmıştı. Bu kadar önemli bir görevdeyken sohbet etmeye çalışan bir kadın ile ilgilenemeyecekti gerçekten.

"Merhaba Bayan Kang, benim ile bir şeyler içmeye ne dersiniz" diyerek komutanı ile konuşmaya çalışan kadının koluna girdiğinde orta yaşlarında olan kadın başını sallayarak ona katılmıştı. Herhangi bir kötü amacı yoktu sadece öylesine bir şekilde sohbet edecek birilerini arayan sevimli bir kadındı. Konuşma sırasında yakın zamanda ölen eşinden ve beraber yaşadığı çocuklarından falan bahsediyordu bu yüzden Sehun seve seve onu dinleyebilirdi.

Jimin saate tekrar baktıktan sonra kendi kendine mırıldanarak "Son dört dakika" demiş ve az bir zaman kalmış olduğu için yavaşça yanına yaklaşan diğer askerle göz atmıştı.

Diğer yandan ise Yoongi yanında bulunan alfanın odasına göz atıyor ve yavaş bir şekilde dolanarak ilgilenmiyor olsa bile her bir köşede gözlerini gezdiriyordu.

"Odamı görmek istediğinden bahsederken gerçekten de odamı inceleyeceğini düşünmemiştim" diyen alfa hâlâ beklentiyle etrafta dolanan omegaya baktığında Yoongi önünde durduğu masaya kalçalarını yaslarken gülümseyerek ona dönmüş ve "Sözlerimin arkasında olan bir insanımdır" dedikten sonra tekrar sırtını alfaya dönerek önündeki duvara monteli olan dolabın içerisindeki hançeri ellerine alarak incelerken "Bu çok güzelmiş" demişti.

"Özel olarak yapıldı ama istersen senin olabilir." Alfa umursamaz bir ses tonu ile konuştuğunda Yoongi elindeki hançeri incelemeye devam ederek ona tekrar döndüğü sırada "Sahiden mi?" diye sormuştu. "Zaten orada öylece duruyordu sadece, alabilirsin yani."

Yoongi başını sallayarak gülümserken "Teşekkür ederim. Üzerindeki yazı ve değerli taşları sana daha yakında göstermeme de izin ver lütfen" demiş olsa dahi asıl amacı hançeri almak veya ona bir şeyler göstermek falan değildi tabii ki. "Üzerinde neler olduğunu biliyorum zaten, onun yerine bir şeyler içmek ister misin" diyerek yatağının üzerinden kalkarak odasının bir köşesinde bulunan masaya ilerlediğinde Yoongi de hemen arkasından sessizce ilerlemiş ve elindeki hançeri alfanın gözlerinin hizasına doğru getirirken "Üzerindeki tarih neyi simgeliyor?" diye sormuştu.

"Doğum tarihim."

Yoongi gülümseyerek başını salladıktan sonra "Öyle mi? O zaman diğer tarafına bugünün tarihini de kazıyabilir miyim?" diye konuştuğunda alfa arkasında kalan omegaya doğru dönerek "Bugünün özel bir yanı yok" demişti.

Yoongi'nin gülüşü büyürken "Hayır bugün özel bir gün" dedikten sonra tekrar içkileri doldurmak için sırtını dönen alfaya yaklaşarak elindeki hançeri hızla kaldırmış ve herhangi bir tereddüt beslemeden önündeki alfanın boğazını kestikten sonra "Çünkü senin ölüm günün" dedikten sonra yere yığılan alfanın yanından ayrılırken elindeki hançeri de onun üzerine fırlatmıştı.

Odadan çıkacağı sırada açılan kapının ardından Jimin'i gördüğünde ona koşarak yanına ulaştığı gibi kan sıçramış olan ellerini umursamadan onun yüzünü tutarak kendine çekerken dudaklarını onunkilere bastırdıktan sonra "Hadi gidelim" diyerek yürümeye başladığında Jimin onu elini tutarak durdurmuş ve elindeki anahtarı gösterirken gülümsedikten sonra Yoongi'nin az önce çıktığı kapıyı kilitlemişti.

"Hemen kapıyı açmalarını istemeyiz öyle değil mi?" diyen Jimin'e gülümseyen Yoongi onun elindeki anahtarı alarak koridorun en sonuna fırlatırken "Çok da zorlamayalım şimdi" dedikten sonra Jimin'in elini tutarak hâlâ birçok kişinin bulunduğu ana salona ilerlemişlerdi.

"Bence gitmeden önce hâlâ bir şeyler yiyebilmek için zamanımız var." Yoongi tuttuğu elin sahibine dönerek konuştuğunda sanki az önce bir insanı hiç gözünü kırpmadan öldüren kişi o değilmiş gibi rahat olması Jimin'i güldürüyordu. "İstediğin kadar zamanımız var."

Beraber salonun ortasında kalan masaya ulaştıklarında Jimin tabaklardan birinde bulunan küçük keklerden birine uzanarak Yoongi'ye verirken "En güzeli bunlar" dediğinde omega kendisine verilen keki yerken bir diğerini de Jimin'e vermişti.

"Bu arada Baekhyun neden hâlâ geri dönmedi? Üç hafta boyunca o adamla kalsın diye göndermemiştim ben onu, sadece birkaç gün içindi." Eunbin ile aynı sokakta yaşadıkları evden taşınmalarının üzerinden üç hafta geçmiş ve bu süre boyunca her gün Baekhyun'un gelmesini beklese dahi bu isteği olmamıştı.

"Askerlerden birini yanlarına gönderdiğimizi biliyorsun."

"Ama hâlâ bir haber gelmedi. Başına bir şey gelmemiştir değil mi?" diyerek endişeyle Jimin'e doğru dönmüştü çünkü düşüncesi bile korkutuyordu. "Chanyeol düşündüğün kadar duyarsız değil, Baekhyun'un başına bir şey gelmesine izin vermez." Yoongi anladığını belli edebilmek için başını sallarken başka bir şey söylememişti.

Bir süre sonra ise bulundukları yerden ayrılarak hep birlikte kaldıkları eve geri dönmüşlerdi fakat bu sefer işler onların düşündüğü kadar sakin ilerlemeyecekti.



Kısa oldu ama sıcaktan yazamıyorum bile, aynı yerde uzun süre oturulmuyor gerçekten

GIVE IT TO ME | yoonminWhere stories live. Discover now