"Annecim, baban önce yemeğini yesin, üstünü değiştirsin sonra hep birlikte oynayalım ha ne dersin?"

Bu önerimden memnun olmasa da başını salladı.

"Tamam. Hadi şabuk oy baba."

Gece Ayazı omzuna alıp yanıma geldi. Yanağıma tatlı bir öpücük kondurduğunda Ayaz kıkırdamaya başladı.

"Babam şeni öptü anne deyiy mi?"

Başımı sallayıp gülümsedim ben de onu gibi.

"Babam anneme aşşşııık.... babam anneme aşşıkkk...."

Bağıra bağıra ellerini çırptı. Gece Ayaz'ın dengesini bu şekilde koruyamacağını anlayıp onu omzundan indirdi.

O hâlâ ellerini çırpıp aynı şeyi tekrarlıyordu.

"Üstümü değiştirip geliyorum," dedi Gece çamurlu gömleğine acıyarak bakıp.

"Yemek salonunda bekliyoruz," dedim ona. Ve Ayaza döndüm.

"Seninle banyoya gidiyoruz küçük bey."

Sarı kıvırcık saçları gözlerinin önüne düşüyordu. Oflayarak onları havalandırdı ve önümden yürümeye başladı. Saçlarının nasıl kıvırcık olduğunu bir türlü anlamıyorum ki onu geçtim kapkara saçları vardı doğduğunda. Çok enteresan gerçekten. Gece de ben de düz saçlara sahiptik. Rengini benden almıştı ama şeklini hiç bilmiyorum. Mavi gözleri de gittikçe koyulaşıyordu. Sanırım en son yeşil olarak kalacaktı.

O önümde minik adımlarla yürürken zamanın ne kadar çabuk geçtiğini düşündüm. Doğan büyüyordu gerçekten. Hiç düşünmezdim bu kadar çabuk geçeceğini. Daha dün gibi aklımdaydı onun doğumu. Bütün anılar önüme diziliyordu bir film şeridi gibi.

Ayaz onun için özel tasarlattığımız basamağa çıkıp elini musluğun ankesörüne doğru salladı. Bunu yapmaya bayılıyordu ve şu an da kocaman bir sırıtış vardı dudaklarında.

Yine ankesörlü olan sabunluğun altına elini koydu ve bekledi. Köpük avuç içini doldurana kadar bekledi ve daha sonra küçük ellerini birbirine sürtüp köpükledi. Ellerini yıkamayı öğreteli çok oluyordu. Şimdi dişini tek başına fırçalamayı öğretiyorduk. Tuğba Ayaz'ın gelişiminde fazlaca olumlu role sahipti. Gerçekten onun olması benim için güzel bir fırsattı. Bazen benim düşünemediğim şeyleri düşünüyordu. Bu süreçte onun varlığı çok işimize yarıyordu.

Ellerini duruladıktan sonra havluya uzandı. Akıllı oğlum benim. Tüm işlemleri kendi halledip benim yardımımla basamaktan indi sadece.

Koşarak banyodan çıktı. Enerjisine asla yetişemiyordum. Bu kadar hiperaktif bir çocuk göremezsiniz hayatınızda. Asla yorulmuyor.

Merdivenlerden inen babasına koştu.

"Hemenn yemeyimişi yiyelim."

Gece de en az onun kadar enerjikti. İşten geldikten sonra en az 2 saat birlikte oyun oynuyorlardı. Ona ayırdığı zamanlarını asla kısmıyordu. Şirketteki aktif görevine tekrar başlayalı bir yıl oluyordu. Bu süreçte çok fazla şey değişmişti hayatımızda. Mesela Duman baba artık tamamen tüm işlerden elini eteğini çekmişti. Üç kişilik ailesiyle yurt dışında yaşamaya başlamıştı. İnci ve Melek anne. İlk başlarda tatil için gittiklerini söylemişlerdi. Daha sonra İnci'nin ailesi onu alma konusunda ısrar edince Duman baba onlara para teklifi etmişti. Ailesi de parayı kabul edip bir daha onları rahatsız etmeyeceğini söylemişti. Bu çok acınası bir durumdu. Ailesi para için kızlarından vazgeçiyordu. Bu bana Gecenin biyolojik babasını hatırlattı. O da oğlundan para alıp bir daha asla karşısına çıkmayacağını söylemişti. Ve öyle de olmuştu. Yıllardır gerçek babası karşısına çıkmıyordu.

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin