56. BÖLÜM

99.4K 2.2K 595
                                    

VOTE SINIRININ GEÇMESİNE ÇOK AZ KALMIŞ. DAYANAMADIM PAYLAŞTIM. KEYİFLİ OKUMALAR

••

Susanlar, hemen her zaman, içten gelen incelikten, nezaketten yoksundurlar.
-Friedrich Nietzsche

••

Sesindeki sıkıntıyı yüzünde de görebiliyordum. Endişeli miydi? Korktuğu bir şey vardı.

"Onu... görecek misin?" diye sordum çekinerek.

"Tüm bunları yapan oymuş! Babamın evine ateş açan o!" diye bağırdı öfkeyle. Yumruğunu direksiyona geçirdi. Elini hemen elimin içine alıp okşadım.

"Şş... sakin ol."

"Yıllar sonra ne bok yemeye girdi hayatıma."

"Sakin ol, evimize gidelim," dediğimde arabayı çalıştırdı. Elinin üstüne bir öpücük kondurup bıraktım. Direksiyonu tutan eli bembeyazdı. Tüm kanı çekilmişti. Onu bu kadar sinirlendiren sadece öz babası mıydı? Bana anlatmadığı bir şey var mıydı? Bir an önce eve gitmek istiyordum. Bu isteğime karşılık arabayı daha hızlı kullandı. Buraya her gelişimizde bir rekor kırıyordu. Her seferinde daha kısa bir zamanda geliyordu. Arabadan iner inmez görevli gelip arabayı garaja çekti. O hızla eve yürürken ben de peşinden gidiyordum. Eve girer girmez kendini oturmadaki kanepeye bıraktı.

"Başım çatlıyor," deyip kafasını ovuşturdu.

"Sana ağrı kesici vereyim," deyip mutfağa girdim. Ecza dolabından bir ağrı kesici ve su alıp salona döndüm. Saçlarını çekiştirmeye başlamıştı yine. İlacı ona uzattım. Çabucak içti ve kafasını geriye attı. Bardağı orta masasına koyup başını koyduğu yastığı çektim. Koltuğa oturdum ve kafasını dizime yasladım. Alnını ovuşturdum.

"Dert etme şunu," diye mırıldandım.

"O adam bize de zarar verecek."

Sesinde saf bir endişe vardı.

"Ondan korkuyor musun?" diye sordum.

"Yapabileceklerinden..."

Kafasını tiksintiyle salladı.

"Bir şeyler mi biliyorsun?"

Paylaşmak istemiyor olabilirdi ama o benim kocamdı. Gözlerini sıkıca yumdu.

"Annem ondan bahsederdi..." duraksadı. Gözlerini açmadı. "Annemi çok fazla dövermiş."

O adam... düğüne gelen garip giyimli adam. Babası oydu işte. O gün bize o kadar yaklaştığı halde hiçbir şey yapmadı. Bize zarar vermedi.

"Seni de dövüyor muydu?" diye sordum dehşete düşerek.

"Hatırlamıyorum. Dayak yediğimi hatırladığım anlarda beni döven genelde annemin eve getirdiği adamlardı."

Ne kadar da iğrenç bir çocukluk geçirmişti böyle.

"Onu hatırlar gibi olduğum tek zaman vaftiz zamanımdı."

"Baban ve annen... ikisi de hristiyan yani?" Başını sallayarak yanıt verdi.

"Anlat bana. Hiçbir şey bilmiyorum. Nedir? Neye inanıyorsun?"

"Annem baş ucumda incil okurdu. Bazen kafayı yiyecek gibi oluyordum. O uyuşturucu bağımlısıydı. Ama incilden vazgeçmiyordu. Pazar günleri kiliseye götürürdü beni. Salı ve perşembe günleri oruç tutardı. Sadece su içerdi yemek yemezdi. Bana İsa'nın Tanrı olduğunu söylerdi. Tanrı var bunu biliyorum. İsa da onun oğlu."

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin