14. BÖLÜM

119K 4.1K 505
                                    


Keyifli okumalar. Satır arası yorumlarınızı bekliyorum.

••

Birisi size herhangi bir konuda "anlatılması imkânsız" diyorsa, anlatmaya çalışacağından emin olun.
– Clyde B. Aster

••

İnsanoğlu elinde olan bir şeyin kaybettiği zaman ondaki değerini anlıyor. Bende öyle olmuştu. Gecenin yanında iken ona karşı ne hissettiğimi anlamamıştım. Anlayamamıştım. Belki de ondan ayrı kalmak bir şeyleri anlamama yardımcı olmuştu. Ona olan hislerimi. Ne kadar kabul etmesem de onu özlüyordum. İki hafta dile kolay... Görmemiştim onu. Bir fotoğrafı bile yoktu bende. Oysa ben onun doğum günü için ne hayaller kurmuştum. Hepsi boşaydı. Belki o da benden ayrı kalınca değerimi anlamıştır. Ama anlasa çoktan kapıma dayanırdı. Güneş amcamlarda kalıyordu. Tamamen yapayalnızdım. O bile bana tavır yapıyordu. Geceyi ondan niye ayırmışım? Sanki ben çok istiyordum. Bunu yapmaya mecburdum. Bir yanım deli gibi onu görmek istiyordu. Diğer yanım ise... O da görmek istiyordu. Yanına gitsem... Olmaz. Gizli gizli onu izlesem. Sanırım bu en mantıklısıydı. Odama çıkıp üzerime herzamanki tişört ve pantolonumu giydim. Evden çıkıp durağa kadar yürüdüm. Gizli gizli niye göreyim ki... Bir şeyim kalmış derim içeri girerim. Evet evet. Gizli gizli görmek istemiyorum ben yakından görmek istiyorum onu. Gelen dolmuşa atlayıp ücreti ödedim ve boş bir yere oturdum. Son günlerde iş bile bakmıyordum. Faturalar ödenmişti. Kim ödemişti? Gece mi? Sanmam. Baksana insan bir kere olsa görmeye gelmez mi? Benim dediğim şeye bak ya adama ben dedim gelme diye. Resmen kendimle çelişiyorum. Anıl hep yanımdaydı. Sağ olsun hiç desteğini esirgemedi. Sekizinci defa işten kovulunca artık o da ümidini kesdi. Ne diyorduk? Hayırlısı... Dolmuş Gecenin villasının biraz ilerisindeki durakta durunca büyük bir heyecan içerisinde indim. Caddeyi yüzümde aptal bir sırıtış ile indim. Onu görecektim... Ayaklarım villanın önünde durunca şöyle bir baktım. İki hafta önce terk ettiğim eve baktım. Demir kapıyı iterek açmaya çalıştım ama çok zordu. Tabi ya şifresi vardı. 4505096. Şifreyi girdim ve kapı açıldı. Bahçeden içeri adımımı attım. Kapının önünde durunca derin bir nefes alıp zile bastım. Kapı açılınca yüzümdeki gülümseme soldu.

"Kimsiniz?" dedi esmer bir kız. Tabii ya esmer...

"A-asıl sen kimsin?" dedim titreyen sesimle.

"Be-"

"Tülay kimmiş gelen?"

Gece'nin sesini daha doğrusu bu ismi telafuz eden sesini duyunca buruk bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Kızın üzerine baktım. Şort ve askılı. Gece'nin ise üzeri çıplak altı eşofmanlıydı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gözyaşlarımı engellemeye çalıştım. Birkaç firari yaş damladı gözümden.

"Işık," dedi Gece yüzündeki gülümseme ile. Gülüyordu. Gülüyordu!

"B-ben... siz... gideyim ben," diye saçmaladım ve arkamı dönüp bahçeden çıktım. Gözyaşlarım artık infilak etmişti. Bahçe kapısından çıktım.

"Işık dursana." Gece'nin sesiyle daha şiddetli ağlamaya başladım. Onu dinlemedim.

"Kızım bir beklesene," deyip kolumdan tuttu.

"Bırak kolumu," diye bağırdım titrek bir sesle.

"Bırakmıyorum. Neden geldin sen?" dedi merakla.

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin