•BÖLÜM 22•

6.4K 364 110
                                    

Sinirle eve girip odama girdim ve arkamdan kapıyı sertçe kapattım. Sinirden elim ayağım titriyordu. Yatağa doğru ilerleyip oturdum, kafamı eğip sinirimin geçmesini bekledim. Kapı açıldı ve içeriye birisi girdi ama kafamı kaldırmadım. İki çift ayakkabı görüş açıma girince kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım.

"Ne istiyorsun?"

"Neden böyle yapıyorsun? Sadece senin yorulmanı istemiyorum. Sence de abartmıyor musun? Alt tarafı evi temizleyip, yemek yapıp gidecekler. Bizim eve gelme saatimize onlar çoktan gitmiş olurlar zaten,neden böyle yapıp ikimizi de üzüyorsun?"

"Bizim evimiz dedin?"

"Evet bizim evimiz."

"Bizim evimizde bir şeyler yapmak, katkıda bulunmak istedim. Evimle kendim ilgilenmek istedim, bu kadar."

"O evde senin olman zaten o eve yapmış olduğun en büyük katkı sevgilim. Başka bir şey yapmana gerek yok."

"Senin kıyafetlerine kimsenin dokunmasını istemiyorum." dudaklarımı büzüp yere baktım. Yanıma oturup beni kendisine çevirip sarıldı. Sarılışına karşılık verip başımı omuzuna yasladım.

"Lütfen Jimin."

"Peki,ama biz gelmeden önce her şeyi bitirip gitsinler." gülümseyip kafasını salladı. "Olmuş bil bebeğim." dudağıma öpücük bırakıp ayağa kalktı ve elini uzattı. Gülümseyip elini tutup kalktım.

"Hadi eşyalarını toplayıp bavula koyalım." kafamı sallayıp dolabıma yöneldim. Eşyalarımızı bavullar yerleştirme işini bitirince Taehyung'un yanına gittim.

"Napıyorsun bakalım?" baktığı çerçeveden başını kaldırıp bana baktı. Gözleri yaşlıydı. "Ah aile fotoğrafımızı buldum da, duygulandım." yanına gidip yatağa oturdum ve sarıldım. "Onlar daha iyi bir yerdeler ve oradan bizi izliyorlar ağladığını görürlerse üzülürler. Onları üzmeyelim hm?" hafif tebessüm edip göz yaşlarını sildi. "Haklısın onlar daha iyi bir yerde üzülmeye gerek yok." Gülümsedim ve omuzunu patpatladım. "Hazırsak gidelim hm?" kafasını sallayıp güldü ve ayağa kalktı. Ben de kalkıp Jungkook'un yanına adımladım. Ayakta arkası bana dönük bir şekilde çerçevedeki fotoğrafıma bakıyordu. Gülüp sırtına atladım. Bir an sendelese de gülüp bacaklarımı tuttu.

"Tehlikeli şeylere amma meraklısın güzelim."kıkırdadım." Tehlike benim göbek adım sevgilim." o da güldü." Öhöm, öhöm." yalandan öksüren Taehyung ile o tarafa döndük." Gitsek mi? " Gülümseyip Jungkook'un sırtından inip yanağını öptüm." SungHe'yi aradın mı? "

" Evet. Okul çıkışı almaya gideceğim." kafamı çevirip Jungkook'a baktım." Jungkook'la ben alırız. Senin yorulmana gerek yok." Jungkook'ta Gülümseyip kafa salladı." Jungkook'a daha fazla yük olmaya gerek yok Chim. Kardeşimi kendim alırım." dudak büzdüm. "O benim de kardeşim. Hem yük olmuyorsunuz. Ben kendim sizi istiyorum. Ailemsiniz benim. İki dakikaya araba ile alıp gelirim. Böyle düşünme lütfen." Jungkook'un konuşması ile gülümseyip sarıldım o da bana sarıldı. Ayrılıp Taehyung'a baktım ve güldüm. O da bizi gülerek izliyordu.

" Sakın ayrılmayın kafanızı keserim." Gülümseyip Taehyung'un koluna girdim." Hadi gidelim artık. " Bavulları arabanın bağajına koyup yola çıktı. Eve gelince Jungkook ile olan odamıza çıktım ve eşyalarımızı yerleştirdim.

Salona geçtiğimde Taehyung ve Jungkook PlayStation'da oyun oynuyorlardı. Gülümseyip mutfağa geçtim ve bir şeyler hazırlamaya başladım. "Hey, çocuklar. Çok oyun oynadınız gidin ve SungHe'yi alın."

"Ah,Bebeğim bekle yenmek üzereyim."

"Ne yenmesi be? Yenilmek üzere." ikisinin de bana bakmadan kurduğu cümlelere göz devirdim ve oyunun fişini çektim. "Artık oyun olmadığına göre, gidip alabilirsiniz hm?" Tek kaşımı kaldırıp ikiliye baktım şaşkın gözlerle bana bakıyorlardı. "Ama sevgilim yapılır mı bu?" şirince gülümsedim. "Yapılıyormuş demek ki aşkım. Hadi kalkın gidin kız korkacak." kafalarını sallayıp evden çıktılar. Ben de yemeğe devam ettim.

SungHe geldiğinden beri eve sevgi sözcükleri yağdırıyordu. Yemek masasına bile. "SungHe yeter artık. Yemeğini ye ve odana geçip ders çalış." dudak büküp bana baktı. "Ama oppa daha ilk günümüz bu evde. Bugünlük evde her yerde takılsam." göz devirdim. "Ama sadece bugünlük." Gülümseyip heyecanla kafa salladı.

Bebek oyun odası, genç oyun odası, dans odası ,karaoke odası, sinema odası, müzik odası her şey bulunuyordu. Büyük ihtimal hepsinde takılacaktı.

Yemeklerimizi yedikten sonra masayı toplayıp bulaşıkları yerleştirdim ve Jungkook olan odama gittim. Yatakta uzanmış telefonu ile oynuyordu. Yorgunlukla dizlerine yattım. Gülümseyip saçımla oynadı ama telefonu bırakmadı. "Ne yapıyorsun?" bana bakıp tebessüm etti. "Şirket gelirlerini kontrol ediyorum bebeğim. Yoruldun mu?" hafif kafamı salladım. "Uyuyalım o zaman." telefonu bırakıp beni kendine çekti, lambayı elini şaklatarak söndürdü ve sımsıkı sarıldı. Ben de boynuna gömüldüm iyice ve kokusu ile uykuya daldım.

Her şey güzel olacak.

Buraya zaman ayıramıyorum özür dilerim.

BAY JEON ~JİKOOK~Where stories live. Discover now