•BÖLÜM 13•

13.6K 740 187
                                    

Jungkook ile sevgili olmuştuk ama içimde biraz da olsa korku vardı. Bu korku ise içimde sadece ayrılacağımız hissinin olması. Bu beni korkutuyor.

Mutfağa inip kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya başladım. Jungkook'ta banyo yapıyordu.

Üst raftaki tabaklara ulaşamıyordum. Tam sandalye almak için dönecekken Jungkook'un göğsüne çarptım. Yanaklarım yavaş yavaş kızarıyordu.

Jungkook tabağı alıp bana uzattı. "Al minik sevgilim." diyip güldü. "Minik değilim ben bir kere." diyip tabağı alıp arkamı döndüm. "Benim miniğimsin." diyip arkadan belime sarılıp boynumu öptü. Gülüyordum ama ona göstermiyordum. Elimde bıçak ile ona doğru döndüm ve yalancı bir sinirle konuştum. "Sakın bana bir daha 'minik' diyeyim deme, yoksa seni doğrarım." diyip bıçağı ona doğru salladım. Geriye doğru çekilince gülümsedim.

"Bana kıyamazsın ki." doğru. "Olabilir. Ben de başka şeyler yaparım." diyip dil çıkarttım. "Mesela?" Birazcık düşündüm. "Bay Min ile daha yakın olurum. Ya da şirketten yabancı birileriyle..."diyip güldüm. Jungkook'un boynundaki damarlar ortaya çıkmıştı.

" Sakın öyle bir şey yapayım deme Park Jimin. Beni sinirlendirmek istemezsin."

"Sen böyle diyince daha çok istedim." diyip kıkırdadım. Elimdeki bıçağı alıp kenara bıraktı ve bana yaklaştı.

"Öyle mi?" diyip belimi tuttu. "Evet." diyip gülümsedim. "Gülüşün Park Jimin... O çok güzel." diyince durgunlaştım. Yavaş yavaş bana doğru yaklaşıp dudağımın kenarını öptü. Ben de gözlerimi kapattım. "Sen çok güzelsin,her şeyinle..." diyip dudağımın diğer tarafını öptü.

"Sen de çok güzelsin,her şeyinle..." diyip kollarımı boynuna dolayıp kendime çektim ve dudağına öpücük bıraktım ve geri çekildim. İkimizde gülerek birbirimize baktık.

"Hadi yemek yiyelim." diyip sofrayı hazırlamak için harekete geçtim. Jungkook'ta başındaki havluyla saçlarını kurulamaya başladı.

Sofrayı hazırlayınca sandalyeye oturdum. Jungkook üstü giyinik, saçı yapılı bir şekilde geldi. Çok yakışıklı olmuştu. İster istemez kıskanmaya başlamıştım. Dudaklarımı büzüp kafamı eğdim.

"Ne oldu sevgilim?" diyen Jungkook'a dönüp baktım. "Hiçbir şey. Hadi hemen yiyelim de çıkalım." kafasını sallayıp yemeğe başladı.

Yemek bitince hemen yukarı çıkıp dişlerimi fırçaladım ve giyinmeye başladım. Saçımı da yapıp telefonumu alıp aşağıya indim. Jungkook televizyon izliyordu. Yanına oturunca bana döndü. Gülümseyip ona baktım." Neden bu kadar güzel olmak zorundasın ki, seni kendimden bile kıskanıyorum." dudaklarımı büzdüm. "Asıl ben kıskanıyorum. Şuna bak." diyip onu gösterdim. Gülümseyip beni kendisine çekip sarıldı ve başımı öptü.

"Gözüm senden başka kimseyi görmüyor sevgilim."

"Benim de."

Evden çıkıp arabaya bindik. Gergindim ama bunu Jungkook'a belli etmemeye çalışıyordum. Ama o bunu anlamış olacak ki elimin üstünde sıcak ellerini hissettim. Dönüp önce ellerimize sonra ona baktım. Arabayı kullandığı için bana bakamıyordu.

"Neyin var?"

"Hiçbir şey." diyip geçiştirdim.

"Jimin. Benden bir şey saklama. Seni dinliyorum." derin bir nefes aldım ve başımı eğip konuşmaya başladım. "Sadece biraz gerginim."

"Neden?"

"Biliyorsun sen patronumsun,ben ise senin sekreterin. Şirkette uzak kalıcaz,birisi bizi görse, anlasa dedikodu çıkacak. Benim için kim bilir neler derler. Haliyle biraz gerginim."

Biraz bekledim ama Jungkook'tan hiç ses gelmiyordu. Elimin üzerindeki elini çekip arabayı sağa çekip durdurdu.

"İstemiyor musun?" belirginleşen damarları hiç hoşuma gitmemişti."N-Neyi?"

"Benimle sevgili olmayı."

"Saçmalama." sesim istemsiz yükselmişti. "Bana bağırma. Madem sevgili olmayı istiyorsun ne diye bunları düşünüyorsun ki?"

"Jungkook anlamıyorsun. Seni her şeyden çok seviyorum. Ama korkuyorum. 'Orospu' damgası yemek istemiyorum."

"Onu sana kimse diyemez."

"Her zaman yanımda olamazsın."

"Şuan saçmalıyorsun."

"Saçmalayan sensin."

"Jimin sinirlerimi bozuyorsun."

"İnerim o zaman." diyip kapının kolunu tuttum. Ama Jungkook beni geri itip kapıları kilitledi.

"Saçmalamayı kesecek misin artık?"

"Saçmalamıyorum ben. Kapıyı aç gidicem."

"Hayır. Bir yere gidemezsin."

"Jungkook aç kapıyı."

"Sana hayır dedim dimi uzatma!" bağırınca olduğum yerde sindim. Çok korkunç gözüküyordu. Cam tarafına doğru dönüp dışarıyı izlemeye başladım.

"Özür dilerim."

"Ne için?"

"Bağırdığım için."

"Önemi yok."

"Jimin yapma böyle." belimde hissettiğim eller ile bir an irkildim ama hiçbir tepki vermedim. Çenesini omuzuma koyup sevimli sevimli bakmaya başlayınca bir an gülümsedim ama sonra ciddileştim.

"Eheh! Güldün."

"Hiçte bile."

"Evet güldün."

"Ya hayır."

"Evet."

"Hayır."

"Evet."

"Of neyse ne. Küsüm sana ben."

"Dayanamazsın sen bana."

"Sen de iyi alıştın ha. 'Dayanamazsın sen bana' lara. Çok alışma görürsün dayanır mıyım dayanamaz mıyım?"

"Tamam sevgilim. Hadi öpeyim bir tane de barışalım."

"Hayır. Bir hafta boyunca öpmek yok. Çek cezanı."

"Ne? Oha Jimin! Saçmalama sevgilim."

"Ne yani benimle sırf öpüşmek için mi sevgili oldun?"

"Jimin saçmalıyorsun sevgilim."

"Öyle değilse o zaman dayanabilirsin bir hafta." diyip göz kırpıp sinsi gülüşlerimi attım.

"Senden korkmaya başladım."

"Bence de korkmalısın." diyip uzaktan öpücük attım. Bana yaklaşmaya başlayınca alnında ittirdim.

"Hayır dedim."

"Off ya!" diyip arabayı çalıştırdı ve şirkete doğru yol aldık.

BAY JEON ~JİKOOK~Where stories live. Discover now