•BÖLÜM 18•

9.6K 516 269
                                    

Sabah Jungkook'tan erken uyanıp rutin işlerimi halledip kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Ama dolabı açmamla kapatmam bir oldu. Dolap leş gibi kokuyordu, içindeki yiyecekler bozulmuş olmalı.

Buraya gönderilen temizlikçiler dolabın içini temizlememiş sanırım.

Hemen gidip mecburen Jungkook 'u uyandırdım. Bu eve şekil şemal vermem gerekiyordu. Baya pis ve tozluydu.

Jungkook' un yanına gidip eğilerek yanağını öptüm. Kıpırdanıp gözünü araladı. "Sevgilim alışveriş yapmamız lazım." bu sefer de dudağını öptüm. "Neden ki? Dolapta yok mu bir şeyler?" dudaklarımı büzüp cevap verdim. "Aşkım her şey çürümüş dolap çok pis kokuyor. Alışverişe gidelim daha sonra da tüm evi temizleyelim. Hadi kalk hazırlan." ellerinden tutup kaldırmaya çalıştım ama kalkmıyordu.

"Ya Jungkook hadi!"

"Off Jimin off!"

"Ne kızıyorsun ya?" diyip dudaklarımı büzdüm. Koltukta oturur pozisyona gelip saçlarını karıştırdı. Ayağa kalkıp önümde durdu. "Kızmıyorum sevgilim, kızmıyorum." diyip yanağımdan öpüp yukarıya doğru çıktı. "Banyoya gidiyorum. Çıkmama hazır ol." kafamı sallayıp gülümsedim.

Üzerime yakası biraz açık olan t-shirt, altıma da yırtık, dar bir pantolon giyindim ve saçlarımı düzelttim. O sırada Jungkook üstü giyinik bir şekilde banyodan çıktı.

Yanıma gelip saç kurutma makinesi ile saçlarını kurutup, tarak ile şekil verdi. Telefonunu, cüzdanını ve anahtarları alıp cebine koydu. Sonra dönüp bana baktı. "Çıkalım." diyince başımla onayladım ve ben de telefonumla, cüzdanımı alıp cebime koydum.

Jungkook garip davranıyordu. Bu hali beni üzüyordu. Ondan önce odadan çıkıp aşağıya indim. Ceketimi alıp giyindikten sonra ayakkabılarımı da ayağıma geçirip Jungkook 'u bekledim. O da aynı şeyleri yapıp önümde durup bana baktı. Bir süre konuşur diye bekledim ama konuşmayınca kapının kolunu tuttum.

Aynı anda Jungkook' da benim kolumu tuttu. Dönüp ona baktım. "İyi misin?" dediği şey ile kaşlarımı çattım. "Ben gayet iyiyim ama sen pek iyi değilsin sanırım. Neler oluyor Jungkook?"

"Bir şey olmuyor. Sadece...."

"Sadece?" kaşlarımı kaldırıp cevap bekledim. "Boşver önemli değil. Hadi gidip gelelim." kafamı sallayıp kapının kolunu indirdim. Markete girdiğimizde baya eksiğimiz olduğu için büyük market arabalarından birini alıp sürmeye başladım. Jungkook gelip market arabasını elimden alıp kendisi sürmeye başlayınca gülümseyip lazım olan her şeyi arabaya koydum.

Bir sürü temizlik malzemesi, meyve, sebze, kahvaltılık, et, tavuk, süt, içecek, abur cubur. Her şeyi aldık. Poşetleyip arabaya koyduk. Markete geldiğimizden beri konuşmamıştık. Arabaya binince konuşma gereksinimi hissettim.

"Sorun ne?" bir süreliğine bana bakıp daha sonra yola odaklandı. "Sorun yok."

"Beni kandıramazsın Jungkook."

"Bir şey yok Jimin. Seni eve bırakıp bir yere gideceğim. Dönünce konuşuruz."

"Nereye gideceksin? Beni neden götürmüyorsun?"

"Babaannemi ziyaret edeceğim. Dün gidemedim. Senin gelmene gerek yok."

"Babaannen ile tanışmamı istediğini söylemiştin. Şimdi neden beni götürmüyorsun?"

"Gerek yok dedim işte Jimin. Uzatma." sinirlerim iyice bozulmuştu. "Bu şekilde davranacaksan beni kendi evime götür Jungkook."

"Jimin. Bak iyi değilim tamam mı? Kendimi kötü hissediyorum. Çünkü dün babaannemin ölüm yıl dönümüydü ve ben unuttum yanına gitmedim. Şuan da kötü hissediyorum ve şuanlık tek gitmek istiyorum. Daha sonra seni götüreceğim. Olur mu?" kafamı cama çevirip yolu izledim. Cevap vermedim.

Eve geldiğimizde poşetleri eve taşımamda yardım etti. Daha sonra giderken yaklaşıp öpecekken geriye çekildim ve öpmesine engel oldum."Yardımcı olmanı beklerken, böyle davranman kırıcı."diyip evden çıktı.

Belki abartıyordum ama hak etti. Daha fazla oyalanmadan hemen üzerime kötü bir şeyler giyinip temizliğe giriştim. Duvarlara kadar her yeri sildim ve tertemiz yaptım. Camlar, dolaplar, yataklar, yatak örtüleri, koltuklar, sandalyeler, mutfak eşyaları ve aklınıza gelen her şeyi en ince ayrıntısına kadar temizledim. Aldığımız eşyaları yerleştirip dinlenmek için oturma odasına gidip yere oturdum. Koltuklar ıslaktı.

Çamaşır makinesinin bittiğini belli eden ses gelince oturamadığım yerden kalkıp çamaşırları çıkarıp astım. Saate baktığımda saat akşam dokuzdu. Hemen mutfağa gidip yemek yapmaya başladım.

Bugün kahvaltı da yapmamıştım. Jungkook 'ta haber vermemişti. Aramalı mıydım? Yemekleri hazırlayıp, telefonumu alıp Jungkook' u aradım.

"Jungkook?"

"Efendim?" ağlıyordu sanırım.

"Ağlıyor musun?"

"Belki."

"Eve gelecek misin?"

"Geliyorum."

"Tamam. Ağlama diyemem. Ağla ve içini dök ama benim yanımda ağla." hıçkırık sesi gelince gözlerim dolmuştu.

"Seni çok seviyorum Jimin. Çok seviyorum seni." hafif tebessüm edip gözlerimden akan yaşları sildim.

"Ben de seni çok seviyorum Kookie. Seni bekliyorum."

"Görüşürüz bebeğim." telefonu kulağımdan ayırıp kapattım. Jungkook 'u mutlu etmek istiyordum. Gidip en sevdiği tatlıyı yapmaya başladım. Meyve tabağı da hazırlayıp bir kenara koydum. Çok yorgundum. Bahçeyi temizledim, havuzu temizledim. Evin dış cephesini de biraz sildim. Ve gerçekten çok yoruldum.

Zilin çalması ile koşup hemen kapıyı açtım. Gözleri kızarık ve şiş, dudakları mosmor karşımda duran sevgilim ile ağlamak istemiştim. Çok kötü gözüküyordu. İçeri girer girmez sımsıkı sarıldım boynuna. Kafasını boynuma gömüp, kollarını belime sardı. Gözyaşlarını boynumda hissediyordum. Bir süre sonra kolları sıkılaştı ve hıçkırmaya başladı. Saçlarını okşayıp sakinleştirmeye çalıştım.

"Hadi ayakta durma." diyip elinden tutup şöminenin önüne geçtik. Bacaklarıma yatınca saçlarını okşayıp rahatlatmaya çalıştım.

"Hadi hayal kuralım. Bazen hayal kurunca rahatlarsın." bana bakıp tebessüm etti. "İlk ben başlıyorum o halde." diyip devam ettim. "Birkaç sene sonra evleniriz. Elimde olsa hemen evlenirdim ama sen pek yanaşmıyorsun. Neyse işte sonra senin şirketinde sekreterin olarak çalışmaya devam ederim. 'Bay Jeon' demek hoşuma gidiyor." diyip güldüm. Ve devam ettim. "Daha sonra çocuklarımız olsun. En az iki tane olsun. Kardeş sevgisi olmazsa olmazdır. Ben tek büyüdüm ve tek başıma ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştım. Kimse yanımda olmadı. Taehyung beni bulana kadar. Çocuklarım da benim yaşadığımı yaşamasın diye en az iki tane olsun. "diyip tekrar güldüm." Bu evde yaşayıp babaannenle olan anılarını en tazelerini ve güzellerini ekleyelim bu eve, çocuklarımızın ve bizim kahkahalarımız inletsin burayı. Mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir aile olalım."diyip yanağına öpücük kondurdum.

Jungkook'un bakışları bir farklıydı. Ben de ona bakıyordum. Bir süre sonra aniden ayağa kalkınca korktum." Seni seviyorum. "diyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Yavaş yavaş dudaklarını oynatmaya başlayınca ben de gözlerimi kapatıp karşılık verdim. Gittikçe sertleşmeye ve hızlanmaya başlamıştı. Koltuğa oturup beni de kucağına oturttu.

Devamı sonra 😂😂 azıcık heyecanlanın😂😂yazarınız kötüdür dmllslssl

BAY JEON ~JİKOOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin