Bölüm 19: Kararsızlık

6K 244 21
                                    

Media Bade :D

Bade Özülkü. Aptallık abidesi.

En büyük kanıtlarından biri de; söylediği şeylerin her zaman zıddını yapabilecek kadar dengesiz olması.

Yüzde yüz gerçektim. Birkaç saat önce sadece gittiğin zaman teşekkür edeceğim dediğim çocuğun boynuna kollarımı sarmış, çocukça teşekkür ediyordum.

Gariptim. Ama ona sarılmak da garipti. O bana sarılmasa da, ben sarılmıştım ona. Masumca da olsa, kokusunu en derinden almıştım. Belki de masum değildim. Belki de...

Peki, istediğimden bile tam olarak emin değilken, kendimden nefret mi ettirmiştim ona?

Niye biraz alçakgönüllülük yaparak o da sarılmıyordu bana?

Aradan kısa bir süre geçince ona yaptığın bu samimi davranış ve üstündekilere rağmen tenine hissettiğim için dayanamayarak hayal kırıklığı da dolu olan bir şekilde kollarımı boynundan çektim. Gözlerine bakmamak için kafamı yerde gezdirirken, kızardığımı fark edemeyecek kadar derin şeyler düşünüyordum.

Gözlerinin üzerimde olduğunu hissettiğimde yaptığım şeyin garipliğini biraz daha anladım.

Gözlerimi kırpıştırdıktan sonra bagajın üstüne bıraktığım kıyafetleri telaşla alıp giyinmek için binaya ilerlemeye başladım.

Arabada giyinemezdim ki.

Kapının kenarına ellerimi dayamış, gizlice arabaya doğru bakarken, üstümde bir burukluk vardı. Onun beni görmemesi için böyle gizlice arabaya bakarken, ön koltukta onunla beraber yolculuk yaparken ne halt yiyecektim?

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra ona baktım. Ellerini direksiyona kilitlemişti ve gözlerini kırpmadan dimdik önündeki yola bakıyordu.

Gökyüzü büyük bir çığlık kopardı ve yağmur damlaları metrelerce aşağıya düşmeye başlayarak yerde küçük noktalar bırakmaya başladı.

İçimden kendi kendime destek olduktan sonra çabucak arabaya doğru ilerledim. Yüzüme, enseme ve açıkta kalan kollarıma düşen soğuk yağmur damlaları tüylerimin diken diken olmasına neden oluyordu.

'' Lütfen hiçbir şey sorma. '' dedim arabanın kapısını daha açmamışken duyamayacağı bir tonda. Zaten geldiğimi bile fark etmemişti.

Arabanın kapısını açmamla dikiz aynasından gözlerimiz buluştu. Arka kapıyı açıp içeri doğru eğiliyorken kafasını gayet ciddi bir şekilde hayır anlamında sağladı.

Gözlerimi kırpıştırdım ve zar zor anlayarak arka kapıyı kapatıp ön kapıyı açtım. Örgümden önüme düşen saçlarımı arkaya doğru ittikten sonra yavaşça koltuğa yerleşip kapıyı kapattım. Ona bakmamaya çalışıyordum. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordum. Ama olmuyordu.

Arabayı çalıştırdı ve el frenini kaldırarak ilerlemeye başladı. Sessizlik sanki bütün dünyayı ele geçirmiş gibiyken, çakan şimşekler biraz ses ve ışık katıyordu ortama. Şimşeklerden korkardım. Ama seslerinden değil, yıldırım olarak büyük bir elektrikle üstüme düşmelerinden. Şu an düşünmem gereken en son şey buydu.

Gözlerim dalıp gitmişken ne kadar zaman geçtiğinden haberim yoktu. Kadife sesiyle gözlerimi odakladım.

'' Gitmiyorum badem. ''

Direk atlamak yerine biraz düşününce anlamıştım. Ama elimde olmadan aynı tepkiyi verdim. '' Ne? ''

Kafamı hala ona çevirmemekte ısrar ediyordum.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin