Bölüm 27: Merak

4.6K 195 24
                                    

İnsanları sevmediğimizi söylerdik kolayca.

Onları seviyorduk aslında. Sevilmeyen şey, sadece küçük bir huyları oluyordu bazen. Oysa ki onlar bütün özellikleriyle kocaman bir insanlardı.

Cimri belki, ama sabırlı. Kaba belki, ama yardımsever, cömert.

Peki ya Ateş? Ona uygun tek bir iyi kelime var mıydı acaba? Arkasını dönüp gittiğinde ardından hatırlayabileceğim saçma ama güzel bir huy?

Ah, yoktu.

Belki de ben fark etmiyordum.

Düşüncelerim ondan biraz daha nefret etmeme neden olurken daha fazla dayanamadım ve telefonu elime alarak cevap yazdım.

'' Cehennemin dibinde. '' yazdım ve en ufak bir tereddütte dahi kalmadan yolladım.

Beni bulmasına asla yardımcı olmayacaktım.

Anında gelen cevapla gözlerim biraz şaşkınlıkla açıldı. Bu kadar çabuk cevap yazdığına göre telefon elinde, yazacağım cevabı bekliyor olmalıydı.

'' Eve geri dönebildin mi? '' yazmıştı.

'' Sanane. '' yazarak umursamazca davrandım.

'' Seni bulduğumda bunu yaptığına pişman olabilirsin. Hadi, lütfen cici bir kız gibi davran ve nerede olduğunu söyle. '' diye bir cevap geldi birkaç saniye sonra.

İç geçirerek bir kere de ben onu sinir edeyim düşüncesiyle telefonu cevap yazmadan komidinin üzerine bıraktım.

Gerçekten biraz da olsa iyi hissettirmişti bana. Onun meraktan çıldırdığını düşünüp, daha da iyi hissediyordum.

Sanırım hayatım boyunca aldığım ilk soğuk intikam buydu.

Sonra bir gerçeği fark ederek elimle saçlarımı bıkkınca kaşıdım. Bu zamana kadar beni merak etmeyen bir insan ne kadar merak edebilirdi ki zaten şu an?

Saçmaydı işte. Telefonun ışığı ardı ardına gelen mesajlarla yanıyordu ama ne yazdığına bakmıyordum bile.

Alt kattan gelen sesle unuttuğum şeyin farkına varmıştım geç olsada.

'' Bade, süren doldu! Odaya geliyorum, giyinmeni söylemiştim! ''

Efe'nin haylaz sesi, yaramaz biri olduğunun ve istediğini yapmakta zorlanmayacağının kanıtıydı.

Unuttuğum şey buydu işte. Ben yukarıya asıl çıkış amacımı unutmuştum. Yatağın üstündeki kıyafetleri giymem gerekiyordu.

Bense bırak kıyafetleri, çoraplarımı bile çıkartmamıştım ki.

'' Hayır! '' diye bağırdım kapıdan kafamı çıkartarak. Merdivenden gelen ayak sesleri koşar adım olmuştu. Güldüğünü duydum.

'' Sana çabuk olmazsan geleceğimi açıkça söylemiştim. '' dedi ve merdivenleri adımlayan vücudu kafasından başlayarak beliriyordu.

Düzgün dişleriyle attığı çapkın gülüş ve tabi ki sevimli gözleri.

Bir insanın kanının ona ısınması çok kolaydı. Ama benim kanım ona garip bir şekilde hızlıca ısınmıştı. Gerçekten öyle bir kız olmadığımı kendim de biliyordum.

Belki de kader yardım ediyordu. Belki de ona yakın olmak kaderim olmasa da kaderimden küçük bir parçaydı.

Yakın ve güvende hissettiren ilk insan karşıma çıkmıştı en sonunda. En azından yanında gülümsediğim. Ve hepsi 1 gün içinde olmuştu. Okulda onu gördüğümde de sanki başka bir yerde görmüş gibi hissediyordum. Ama hatırlayamıyordum.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin