Bölüm 5: İlk Öpücük

9.1K 453 18
                                    

Böyle gülmesinin altından bir şeyler çıkacağa benziyordu. Düşündüğüm şeyler ne kadar kaçarsam kaçayım başıma geliyordu. Yağız hariç. Kafenin kapısının önüne geçtiğimde denizden esen rüzgar, saçlarımın dibine kadar tüylerimi ürpertmişti. Ve şu an arkamdaki masada oturan çocuğun beni izlediğini bilmek, pek de hoş değildi.

Düşüncelerimi arkamda bırakarak hızlı adımlarla yürümeye başladım. Birkaç dakika sonra, güvenli kaldırımlardaydım. Telefonumun ekranını açtım ve bir değişiklik var mı diye baktım. Yoktu. Hala benim çirkin fotoğraflarımın olduğu, rehberi sadece sınıf arkadaşlarıyla dolu olan ve a hafine yeni bir kişi eklenen bir telefondu.

Rehbere numarasını bahsettiğim gibi silmek için girdim. Ama garip bir şekilde silmemden iki saniye sonra geri geliyordu. İlk başlarda anlayamadım ve on beş yirmi kere numarasını hışımla sildim. Ama bir hile olmalıydı. Ne bileyim, bir virüs falan. Silinmiyordu. Sokakta sağa sola baktım. Öğle saatleri yaklaşırken sıcaktan dolayı sevgili zengin ve köpekleri elbiseli komşularım dışarıya çıkmaya dahi tenezzül etmiyordu. Sonra zıplayarak sinirden ayaklarımı yere vurdum. Kimsenin görmediğinden emin olmak için, tekrar sokağı kolaçan ettim ve saçlarımı düzelttim. Yavaş adımlarla önüme bile bakmıyorken mesajları açtım. Yağız'la olan konuşmamızı silmemişti. Ama ben ona '' Merhaba. '' dedikten sonra cevap dahi yazmamıştı. Ukala diye düşündüm içimden. Bana mesaj atmamıştı, atmak zorunda kalmış olmalıydı diye düşündüm. Belki de cümlemin sonuna nokta koyduğum için fazla samimiyetsiz gelmişti. Gözlerimi devirdim ve kalan iki konuşma baloncuğunu da silerek sohbeti temizledim.

Gece Ateş bir mesaj dahi atmamıştı. Belki de kafede sadece sinirleri bozulduğu için gülmüştü. Bir şey yapmayacaktı. Beynim bütün bu düşüncelerle dolduktan sonra birazcık da olsa rahatladım ve sırtımı yatağa yasladım. Şöminede yazın odun yakmak saçma olabilirdi, ama zaten cam o kadar sıkı sıkıya kapalıydı ki; bırak sıcağı, ışığı bile zor geçiriyordu. Hem şömine yakmaktaki amacım asla yatağımın yanındaki kaloriferin yaptığı gibi ısıtmak değildi, ben ateşi seviyordum. Ateşin kırmızı ışıklarını odamda bulmak istiyordum. Ama bu gece, onu da yapmadım. Gece lambasını dahi açmadan zifiri karanlıkta gözlerim açık boşluğa baktım. Uyuyamıyordum. Aslında bir şeyler de düşünmüyordum. Beynim bir şeyden diğerine atlıyordu. Bir ara yüzmeyi öğrenmem gerektiğini de düşünmüştüm. Kendime gelip karanlığın içine nefesimi bırakırken bir an boşlukta gibi hissetmiştim. Sanki altımda yatağım yoktu, odamda değildim. Sanki şimşekler çakan gökyüzündeki bir bulutun içine hapsolmuşken, sonsuza kadar yere düşeceğini bilen ve gökyüzünde salınırken hala toprağa düşmeyi bekleyen bir su damlasıydım. Toprağa düşüp sevdasına kavuşmak yerine, kor bir ateşin içine doğru düşüyor, küçük bir damla olduğu için ateşi söndüremeyip yok olacağını biliyordu.

Bir anda başım döndü ve mekân kavramına geri döndüm. Elimi yatağın başındaki komidine uzattım ve elimle telefonu bulmaya çalıştım. Elime geldiğinde ekranı açtım. Ama gözlerim o kadar karanlığa alışmıştı ki; telefonun ışığı yüzünden geçici körlük yaşıyormuş gibi hissetmiştim. Saate bakmak için elime aldığım telefonda biraz daha beklersem saate bakmayı unutup yerine geri koyacağımı fark ettim ve ince sayılara baktım. Saat gece birdi. Ve uykum yoktu. Sahile kaç gündür inmemiştim ve bu gece rüzgâr, sahili benim için daha da çekici kılıyordu.

Yatağımdan kalktım ve sağa sola çarparak ışığı açtım. Dolabımın kapağını araladım ve siyah uzun bir eşofmanla uzun kollu beyaz bol bir baskılı t-shirt çıkarttım. Altımdaki pantolon zaten şu ana kadar beni yeterince daraltmıştı. Yaz geceleri biraz soğuktu. Uzun kollu giymemin diğer bir sebebi de buydu.

Işığı tekrar kapatmadan önce cama kadar kendime bir yol çizdim beynimde. Karanlıkta ilerlerken telefonun ışığını açtım. Ağacın dallarını o kadar iyi ezberlemiştim ki. Zaten iki gecedir içtiğim ağrı kesicilerle bütün vücudum uyuşmuştu. Kalçam hala acıyor olmalıydı. Ama ben hissetmiyordum.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin