Bölüm 36: Kamp

3.8K 188 22
                                    

Merdivenlerden çıkarken uyku sersemi merdivenlerin bittiğini anlamayıp ayağımı atıp sendelemiştim. Gören kimse var mı diye etrafa şöyle bir baktıktan sonra sınıfa doğru yürümeye başladım. Sınıfın kapısını açıp içeri girince öyle bir esnedim ki çenem kopacak sandım.

Zaten önceki akşam kahveden dolayı uyuyamamıştım, dun gece de gün ışıyana kadar Arya ile telefondan konuşmuştuk. Ona bütün yaşadığım her şeyi anlatmıştım. Ve onun da Yağız ile çıktığını, Yağız'ın bir akşam durup dururken mesaj atıp çıkma teklifi ettiğini anlattı bana.

Arya iyi bir kızdı. Ama benim içimde sakladığım koca bir karanlık vardı. O karanlığı dağıtabilecek olan biri bir kız değildi. Birine ihtiyacım vardı sanki. Birinin varlığına ihtiyacım vardı. Ve bu karanlık sanırım Ateş'ten sonra oluşmuştu. İçinde neler gizlendiğini merak ediyordum karanlığın. Ve daha kötüsü sanırım bu karanlık damarlarıma yayılıyordu.

Yağız'ın yanında oturan Arya'ya tekrar gülümseyerek ezik arka sırama doğru ilerlemeye başladım.

Efe sınıfta yoktu. Ateş de yalnız oturuyordu.

'' Merhaba canım sıram, günaydın güzel askılık. '' diye mırıldandım kendi kendime ve sırama yerleştim.

Son ders çabuk gelmişti o gün nedense. Ateş'in ara sıra arkasını dönüp bana bakması dışında yaşadığım hiçbir şey yoktu.

Sadece Ateş o çocuğa ne söylemişti de benle konuşmadan çekip gitmişti diye düşünüyordum.

Göz ucuyla çocuğa baktığımda ise arkadaşlarıyla konuşuyordu. Daha adını öğrenemeden bitti diye düşündüm. Ama Ateş'in parmağı olduğundan emindim. Zaten dedikleri beni çok etkilemişti, ondan sonra da çocuğa ümit vermeden bitirecektim.

Öğretmen yarın yani cumartesi günü olan bir günlük yatılı kamptan bahsetmişti. Tabi ki gitmeyecektim. Öğlene kadar yatıp geri kalan günde de evde takılacaktım.

Okuldan sonra bu düşüncemi bozan evdekiler olmuştu. Tam bir asosyal olduğumu ve bu programa katılmak zorunda olduğumu söyleyip üstüne bir de zorla para verip yarın için bir şeyler almamı söylemişlerdi. Bir AVM'ye gidip ne bulduysam alıp gelmiştim. Böyle yapmışlardı da çok mu sosyal olmuştum sanki?

Saçmalıktı.

*

Sabah olduğunda ise yeşil, kamuflaj desenli bir skin pantolonun üstüne gri bir askılı ve üstüne de beyaz bir kot ceket giyip altıma da beyaz spor ayakkabılarımı geçirdim. İnerken de sırt çantamı tek omzuma alıp bir şey unutuyor muyum diye tekrar gözden geçirdim.

Babam beni gezi otobüsünün önüne bırakmıştı ve otobüse bindiğimde diğer kızları görüp cinsimden tekrar utandım.

Gelenlere göz gezdirirken Ateş'i aralarında bulamadım. Bu kamp ona da saçma gelmiş olmalıydı.

Arkalarda boş bir yer kestirip emin adımlarla ilerlerken Efe ile göz göze geldim ve nazikçe gülümsedim. O ise şaşkın surat ifadesiyle donmuş bana bakıyordu. Burada olmamam mı gerekiyor diye düşündüm.

Koltuğa oturduktan sonra başıma gelip '' İyi de sen gelmiyordun. Adını yazdırmadın. '' dedi aynı surat ifadesiyle.

'' Sana da günaydın. '' dedim kaşlarımı kaldırıp.

Bir elindeki telefona bir bana baktıktan sonra telefonu kulağına götürüp yanımdan uzaklaştı. Gelmeme bu kadar üzüleceği ne yaptım diye düşündüm.

Ara sıra Efe'nin sesi geliyordu kulağıma. '' Abi kalk gel lan! '' gibi bir şeyler söylüyordu.

Aradan bir 10 dakika geçmişti ve kapılar kapanıp otobüs çalışmıştı. Arya ön tarafta Yağız'la gülüp konuşuyordu ve ben rahatsız olmamaları için merhaba bile dememiştim. Ben orada koca bir gün tek başıma ne yapabilirim ki diye düşünerek acı çekerken otobüsün kapıları açıldı ve içeri birinin girdiğini gördüm. Şoföre bir şeyler dedikten sonra tek eli sırt çantasında gözleriyle boş yer arıyordu. Bu Ateş'ti. Ve kan ter içinde kalmış, kıpkırmızıydı.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin