Bölüm 28/2: Sevgili

3.9K 185 27
                                    

Ateş donmuş gözlerle ikimize bakarken ölüm sessizliğinin etrafta süzüldüğünü farkettim. Sanki biri koca bir tabancayla kafasının ortasına sıkmıştı ve birazdan yere yığılacaktı.
" Nasıl? " dedi suratındaki soğuk ifadeyle.
" Sevgiliyiz. " dedim ve gülümseyerek birbirimize geçirdiğimiz ellerimizi kaldırdım.
Ben ne yapıyordum böyle? Efe'nin yanlış anlamamasını ümit ettim. Numara yaptığımı umarım biliyordur dedim içimden. Sadece gülümsüyordu.
" Dalga mı geçiyorsun? " dedi Ateş dehşete düşerek.
" Hayır. " dedim onun suratının beyazlamasını büyük bir zevkle izlerken.
" İyi de siz. " dedi ve söyleyecek bir şeyler aradı. " Daha kaç gündür birbirinizi tanıyorsunuz ki? " dedi ve sinirden dudaklarını birbirine bastırdı. Bir bana bir de ellerimize bakıyordu. " Birbirinizi sevmiyorsunuz. " dedi küçümseyerek. İnanmak istemiyordu.
" Çok fazla süredir tanımıyoruz ama böyle şeylerin prosedürü için belirli bir zamana ihtiyaç yok. Dün gece onun doğru kişi olduğunu anladım. " dediğimde Efe dediklerimi inanamayarak hızla kafasını bana çevirerek gözlerini büyüttü.
Ateş bir atakla Efe'nin yanında bitti ve ellerimizin ayrılmasını bile hissedemeden çocuğun yakasına ellerini yapıştırdı. Gözlerinden daha önce hiç görmediğim bir öfke fışkırıyordu.
" Onunla yattın mı? " Sesi etrafta insanlar olduğu için kısık bir tondaydı ama o kadar sertti ki. Kaşlarının altındaki okyanus gözleri artık bir lav şelalesinden farksızdı.
" Ateş! Kendine gel! " dedi Efe ve Ateş'in yakasındaki ellerinden kolayca kurtuldu.
İkisinin arasına girip ellerimle onları uzaklaştırırken bile Ateş bir an için gözlerini Efe'den ayırmıyordu.
" Seni geberteceğim. " dedi Ateş. Sonra bana baktı. " Sonra da seni. " dedi.
" Seni aptal. " dedim. " Amerikan filmlerinde miyiz? " dedikten sonra kaşlarımı çattım. " Öyle bir şey olmadı. " dedim bir kere de böyle şeylerden bahsederken utanmamak için. Ama olmuyordu.
" İnanmıyorum. " dedi ellerini göğsünde kavuşturup kendinden emin bir şekilde kafasını iki yana sallarken. " Siz sevgili falan değilsiniz. "
" Onu öpene kadar değildik. " dedi Efe. Benim hiç beklemediğim bir anda. Ve bir elini belime koyarak beni kendine hafifçe yasladı. " Sana bunları anlatmak zorunda değiliz Ateş, lütfen git artık. " dedi ve bunları anlatmaktan sıkılmış gibi hafifçe kaşlarını kaldırdı. Aman Allah'ım, bu oyunu ben başlatmış olmasam gerçek sanardım!
Bir anca gitsin de bu oyun bitsin derken Ateş konuşmaya başladı.
" Kanıtlayın. " dedi suratındaki hilebaz ifade bir milim oynamazken. Gerçekten inanmıyordu. Gerçek gelmeyen şey neydi onun için? Efe yakışıklıydı. Bakabileceğim bir tipti. Benim onunla olabileceğime onu inandırmayan şey neydi? Yoksa gerçekten ona aşık olduğumu falan mı sanıyordu.
" Gördüğüm kadarıyla kendi yalanına kendin kanmışsın. " dedim suratına bir takım şeyleri vurmak için.
" Ne saçmalıyorsun? " dedi suratını buruşturarak.
" Söylediğin sana aşık olduğum yalanına diyorum, kendin bile inanmışsın. Sana aşık olduğumu ve biriyle çıkamayacağımı düşünecek kadar. " dedim.
Kısacık bir an Efe'yle göz göze geldi. Sadece gülümsedi. " Bununla hiçbir alakası yok. Siz ikinize inanmıyorum. " dedi.
" Efe'yi seviyorum. " dedim. İlk defa bu kadar soğukkanlı bir yalan söyleyebilmiştim.
" Öp onu. "
" Ne? " dedim suratımı buruşturarak.
Soğukkanlı bir şekilde bakıyordu. Suratında hissettiği özgüvenle küçük bir gülümseme oluştu. " Madem sevgilin, öp işte onu. " dedi. " Onu sevdiğini gösterecek şekilde gerçekten öp. "
" Sen saçma fikirlerinden vazgeç diye r kafenin ortasında öpüşmeyeceğiz Ateş.
" Hayır, sevgili olmadığınız için öpüşmeyeceksiniz. " dedi ve gülümsedi. " İşte bu kadar. "
" Bade. " dedi ve ellerini belime koyarak beni kendine çevirdi Efe. " Eğer inanıp gidecekse benim için etraftaki insanlar sorun değil. " dedi.
Herkes çıldırmış mıydı?
" Senin için sorun olmayacağını hepimiz biliyoruz zaten Efe. " dedi Ateş. Efe'ye hala sert bakıyordu.
Efe Ateş'e susar mısın artık diyen bir bakış yollamıştı.
Sonra tekrar kafasını bana çevirdi.
Ateş, kendinden eminliği kaybediyor gibi görünüyordu. Yağız kafasını hafifçe yana doğru eğip bana yaklaşmaya başlayınca suratı daha çok o ilk telaşlı haline dönüyordu.
Efe'nin nefesi bana git gide yaklaşırken nasıl yapacağımı düşünüyordum. Yapamazdım ki! Bir eliyle saçlarımı arkaya attı ve elini yanağıma koydu. Aradan birkaç saniye geçti.
Hayır, yapamazdım!
Bir elimle yanağımdaki elini ittim ve ondan bir adım geriye doğru gittim.
" Kahretsin, bu kadarını yapamam. " dedim gözlerim yerdeyken. Kafamı kaldırıp ikisinden birine bakamayacak kadar rezil hissediyordum. Birini hem kendim sevgilim rolüne sokmuş hem de kendim onun dudaklarından kaçmıştım. Diğerine karşı da rolümü yapamayarak yalanlarım ortaya çıkmış, iğrenç biri olmuştum.
Ateş küçük bir mutluluk kahkahası attı. " Sen beni bilmesen de ben senin her şeyini biliyorum Bade. " dedi ve yanıma gelerek beni bileğimden tuttu. " Biz gidiyoruz Efe. " dedi Ateş son bir kez Efe'ye bakarak. Pek sevecen davrandığı söylenemezdi. " Ben bana ait olanı aldım. " dedi.
Gözlerimi yerden kaldırıp Efe'ye baktığımda hayal kırıklığına uğramış gözlerle bana bakıyordu. Onu reddetmeme şaşırmış olmalıydı. Ben. Ben rol için böyle şeyler yapamazdım. Efe neden bu kadar üzülmüştü ki?
Evet. Bana karşı kırgın olmalıydı. Ateş beni alıp giderken kalmam için tek kelime dahi etmemişti.
" Görüşürüz Efe. " dedi ve kafenin çıkışına doğru ilerlerken beni de peşinden sürüklüyordu. Bileğimden tuttuğu eli yüzünden düşmemek için bir elimi bileğimi tuttuğu eline koymuştum. Kafeden çıkarken arkamı dönüp Efe'ye baktığımda ortalıktan kaybolmuştu.
Kafenin sarmaşıklı kapısından çıktığımızda Ateş'in simsiyah arabasının kenarda park halinde durduğunu gördüm.
Bunu nasıl yapıyordu? Ondan nefret ederken bir anda onun peşinden istediği yere gidiyordum. Beni nasıl fethediyordu? Küçük bir sarılma ve seni merak ettim lafıyla mı? Arabanın kapısını açtı ve binmemi işaret etti. Sonra da kapımı kapatarak kendi de arabaya bindi. Arabayı çalıştırdı ve gaza bastı.
" Seni neyin ne olduğunu anlaman için bir gün yalnız bırakıyorum, olanlara bak. " dedi. " Kurtlar sofrasından topluyorum. " diye söylendi yola bakarak.
" Burada olduğumuzu nereden bildin? " dedim. " Efe'yle olduğumuzu tahmin etsen bile Efe sana bunu söylemez. "
" Çünkü Efe bütün kızları buraya getiriyor. " dedi. " Hem bilinmedik bir yer, hem de kızlar için ideal bir mekan. " dedi.
Bir anlık hayal kırıklığına uğramıştım. Bütün kızları buraya getiriyor.
Düşen yüzüme kısa bir bakış atıp sırıttı. " Sana değer verdiğini mi sandın? " dedi.
" Senin gibi biri olmadığını sanmıştım. " dedim ona ters bir bakış atarak.
" Ne yani? " dedi kaşlarını çatarak. " Benim sana değer vermediğimi mi düşünüyorsun? " dedi ve direksiyonu sağa kırarak anayola girdi.
" Düşünmüyorum. " dedim ve önümüzde uzanan sahil şeridine derin bir bakış attım. " Çünkü zaten öyle. "
Araya uzun bir sessizlik girdi. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. En sonunda bir şeyler söyledi.
" Seni deliler gibi merak ettim. " dedi beklemediğim bir anda. Ondan böyle bir cevap beklemiyordum. " Evin ne halde olduğundan haberin var mı? " dedi kafasını bana doğru çevirerek. Bir tür şaka mı yapıyor diye düşünüyordum ama çok ciddi konuşuyordu.
Gözlerini yoldan ayırıp kısa bakışlar atıyordu. " Senin nerede olduğunu merak ederken çıldırdığımı biliyor musun peki? " dedi ve bir anda bütün Ateş kayboldu. Karşımdaki çocuk başka biriydi. Pis pis sırıtmayan, ya da sert bir şekilde kaşlarını çatmayan bir Ateş vardı karşımda. Dediklerini daha önce ondan hiç duymadığım bir Ateş.

Yorum bekliyorum :)

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin