Bölüm 9: İntikam

7.6K 293 19
                                    

Bazı anlar hiç istemediğiniz şeyleri yapmak zorunda kalır, kendinizi bile bile ateşe atarsınız. Ne kadar nefret etseniz de ve karşınızdakinin ne vereceğini bilmeseniz de kabul edersiniz.

Şu an bana giymem için getirdiği babasının kıyafetlerine dahi razıydım. Hiç itiraz etmeden kabul etmiştim. Sarı baklava desenli kazağı bile. Ama içimde ona karşı hissettiğim farklı bir duygu vardı. Daha önce hiç kimseden bu kadar nefret etmemiştim. Onun her hareketi bana batıyordu. Gülümseyip kaşlarını kaldırması bile beni sinir ederken beni şu eteksiz kız arkadaşları gibi kendisiyle duvar arasına sıkıştırmasına nasıl dayanabilirdim? Bir de bana normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyordu. Onun her hareketinde kızaran yanaklarımdan belli olmuyor muydu erkeklerden uzak olduğum? Oluyordu tabi ki de; ama umurunda mıydı? Değildi.

Ona kapıyı açması için bağırmamdan sonra konuşurken açık kalan ağzını uzunca bir süre kapatamaması ve donup bana bakmasıyla şaşırdığını anlamıştım. Daha birkaç gün önce bile onu bir daha görmemek için dua ederken, bana böyle yapamazdı.

Ateş yavaşça nefesini içine çekti ve hayal kırıklığı yaşayan okyanus gözlerini yüzüme dikerek bana doğru bir adım attı.

'' Açmıyorum. '' Her zaman bana zıt bir şekilde cevap vermesine hala alışamamıştım. Ne dersem aksini yapıyordu. Ve benim bağırarak kapıyı açmasını söylememe rağmen o, sakin ve etkili ses tonuyla bütün özgüvenimi yakmıştı. Ellerini yanaklarına koydu ve gözlerini büyüttü. '' Bak, ben kızarmıyorum ve yanaklarım da sıcak değil. '' dedi alaylı ses tonuyla. Hep bunu yapıyordu işte, hep beni rezil ediyordu ve bundan ayrı bir zevk alıyordu. Şimdi de yanaklarımın kızarması yüzünden, yanaklarımın daha da kızarmasına neden olmuştu. Çığlık atıp üstüne çıkarak gözleri oymak ve bir daha konuşamaması için dilini ısırıp kopartmak istiyordum. Gözlerime böyle alayla bakarken düşüncelerimi okuyamaması çok büyük bir velinimetti.

Ellerini hışımla tuttum ve yanaklarından çektim. Şu an onun umursamaz olan suratının aksine, en sinirli ve iğrenç ifadelerimden birini takınıyordum. Bu halime daha da sırıttı.

'' Zevzek. '' dedim tıslayarak. '' Kendini beğenmiş zevzek. '' O ise, ya valla sen ne konuşuyorsun bakışlarını üzerime kilitledi.

'' Eğer şu kıyafetli bu bahçede giymezsen, asla kapıyı açmam. '' Bakışları birden soğumuştu ve kollarını göğsünde birleştirdi. Ufakça bir kahkaha attım.

'' Sen fazla oluyorsun ama ha! '' Mahalle kadınlarından bir farkım yoktu o an. Sinirle suratına doğru püskürüp ona doğru bir adım atmıştım. Şu an üstümdeki soğuk kıyafetlerin etkisinden yoksundum. Ağustos geceleri serindi belki, ama bana şu an işlemiyordu.

Güldü. '' Sana karşımda soyun demiyorum ufaklık. '' dedi. Sanki bir kobay faresiymişim gibi beni baştan aşağıya süzüyor, inceliyordu. Islaklığından dolayı üstüme yapışan ince kısa kolluya gözlerini diktiğinde fazlasıyla rahatsız oldum ve ne kadar dayanmaya çalışsam da beceremedim. İki elimle hızlıca üstüme yapışan kısa kolluyu yapışmasını önleyecek şekilde öne doğru çektim. Bakışlarının yeniden gözlerime çıkması pek hoş değildi ama vücudumda gezinmesinden kat kat daha iyiydi. '' Ve inan bana bunu senden istemem. '' Yine bana şişman olduğumu belirten iğneleyici bir laf sokmuştu ve kilo konusu olduğu için daha fazla dayanamadım. Gözlerimi kıstım.

'' Her seferinde şişman olduğumu gözüme sokmaktan bıkmayacaksın değil mi? '' dedim. Dişlerimin arasından konuşuyordum.

'' Yine mi gözüne soktum? Hadi ya, yanlış yer. Tekrar. '' dedi sessiz bir şekilde. Beynimde ona işkenceler ederken ne dediğini pek anlayamamıştım.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin