Bölüm 8: Şort

7.4K 286 10
                                    

Nadir olarak da başıma gelse, bazen kendimi nasıl ve ne zaman olduğunu anlamadan bir durumun içinde bulabiliyordum. Ve ateş karşıma çıktığından sonra kendimi bulduğum şey bir durum değildi; hep oydu. Ona sinir oldukça daha da çok yakınlaşıyordum. Ben şu an hiçbir erkekle uğraşmak istemiyordum. Bu kararı Ateş'le tanışmadan önce vermiştim. Arya, sevgilisiyle bizim eve gelmişti. Daha birkaç gündür çıkıyorlardı ama ona aşık olduğunu söyleyip duruyordu. Çocuk diğer sevgililerine göre acayip yakışıklıydı. Arya da çirkin kız değildi tabi. Benim odamda sohbet ederken yani daha doğrusu onlar konuşurken Arya lavaboya gitmişti. Kız odadan çıkıp kapıyı kapattığı anda, zaten bütün gün rahatsız olmamı sağlayan çocuğun bakışları o an daha da üzerimdeydi. Rahatsız oldum ve odayı terk etmek için ayağa kalktım. Kapının kulpunu tutmuşken kendimi bir saniye içerisinde çocukla duvar arasında buluvermiştim. Gözlerini dudaklarıma dikince burnunu ısırıp bacaklarının altından kaçarak kendimi Arya'nın yanına atmıştım. Evet, bu olaydan sonra almıştım erkeklerle uğraşmama kararını. Tehlikelilerdi. Ve bozmaya da pek niyetim yoktu. Ama şu an Ateş'in o çocuktan bile daha çok dibimde olması yasamı yavaşça soyutluyordu. Ona bu kadar yakınken ne sorduğunu dahi unutmuştum. Bağırdığı için kapattığım gözlerimi cesaretimi toplayıp açtım. Sesinin her bir dalgası kulağımın en iç noktasına ulaşıp parçalarına ayrılmıştı.

'' Ateş, bırak beni. '' Bu kadar yakın olduğu için ışık saçan mavi gözlerine bakmaya en ufak bir cesaretim yoktu.

'' Soruma cevap ver. '' dedi. Hala gözünü bile kırpmadan bana bakması, bu durumdayken ona karşı çıkma isteğimi tuzla buz ediyordu. Cevap veremediğimi görünce içine derin bir nefes çekti. '' Ne bekliyorsun? '' dedi soru işaretleriyle dolu bakışlarını dudaklarıma kaydırdığında. Cesaretimi topladım ve ne demek istediğini anlamadığım için gözlerimi gözlerine kaydırdım ve sessizce yutkundum. Suratında hafif bir alay vardı. '' Ne bekliyorsun ufaklık? Hadi, kaçsana benden. '' dedi. Yapamayacağımı biliyordu. Uğraştığım halde ona bu kadar yakınken gücümü toplayamamıştım. Bacaklarımda olan ellerini çekti ve bacaklarım yere doğru kendini bıraktı. Ellerini belime koydu ve göğsünü bana bastırdı. Buradan kurtulunca ona yapacaklarımı biliyordum. Ellerini iki yanıma koyarak, sırtımı yasladığım demir parmaklıklara sardı. '' Hadi, ne duruyorsun? O kadının yanında beni küçümseyerek başımın çaresine bakarım ben dediğin gibi baksana çarene. '' dedi kaşlarını kaldırarak. '' Hadi! Kurtulsana şu sümsükten. '' dedi sesini biraz yükseltip.

Derin bir nefes aldım ve çaresiz görünmek için nefesimi verip, gözlerimi ondan kaçırdım. İkimiz de ıslaktık. Ama ben buz tutuyorken, onun vücudu bana değen göğüs kafesinden anladığım kadarıyla sıcaktı. Yanıyordu. Ateş gibi. Ve gücümü toplamamı zorlaştırıyordu. Bir anda bütün gücümle onu geriye doğru ittim. Bu sefer işe yaramıştı. Sarsıldı ve demirlere geçirdiği ellerini çözerek arkaya doğru afalladı. Böyle bir hamle yapmayacağımı düşündüğünü fark edebiliyordum. Geriye gitmesiyle bana ani bir zafer kazandığımı düşünmüştüm ama daha çabuk bir hareketle ben duvardan inemeden daha da dibime girmeyi başarmıştı. Ellerimi omzuna koydum ve bana aşağılarcasına olan bakışlarını görmezden gelmeye çalıştım. Fısıltıya kaçan sesimle birkaç kelime sarf ettim.

'' Tamam, '' gözlerine dahi bakmıyordum. Korku dolu bakışlarımın altında sinirden kendini yiyen bir Bade vardı. İçim barut gibiydi. Her an patlayacaktım. '' Sümsük falan değilsin. '' dedim. Artık beni bırakmasını bekliyordum. Zaten belim demir parmaklıklar arasında daha da dehşet bir biçimde acıyordu. Bana bastırdığı göğüs kafesini biraz çekti ve kasılan vücudumu gevşettim. Üstümden tamamen çekilip iğrenç gülümsemesiyle kaldırıma doğru gittiğinde duvardan atladım ve en sinirli bakışlarımı ona diktim. Bana bu kadar yaklaşamazdı.

'' Hastanın tekisin sen! '' Bana ayakkabısını yalayan bir köpek yavrusunu izliyormuşçasına bakışları arasında göğsüne yumrukları indiriyordum. Canını acıtmıyor olabilirdim ama ara sıra sarsılıyordu. Nefes nefese kalmış halimle geri çekildim. Hala bana ifadesizce bakıyordu. Az önce yaptığı şey benim için normal değildi. Ve olmayacaktı. '' Eğer bir daha bana yaklaşırsan, seni buna pişman ederim! '' Nasıl pişman edeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ama eğer bir daha böyle bir şey yaparsa; rahatlıkla bulabilirdim.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin