Bölüm 30: Karşı Koymak

4.1K 176 27
                                    

Ben hep böyleydim. Küçüklükten beri. Kim ne söylerse inanır, yalan olma payına önem vermezdim. Aptal olmadığımı biliyordum, sadece biraz saftım. Evet, işte gerçek olan buydu. Hiçbir zaman insanları tam olarak öğrenememiştim. Onlar gibi olamamış, yalanlar söyleyememiştim.

Önüme açılan bir kuyuya atlayan bir saftan başka bir şey değildim çoğu zaman.

Şimdiyse tekrar yanıyordum. Tekrar ve tekrar. Defalarca eline düştüğüm kişiye koyvermiştim işte yine kendimi.

Karnıma doladığı elleri ateşte kızmış demir gibi derin izler bırakıyordu tenimde. Önümde derin bir savaş alanı vardı. Bir harabe. Ve tam arkamda sıcaklığını hissettiğim çocuk bu savaş alanını yakıp yıkandan başka biri değildi işte. O gerçekten ateşti. Sinirlendiğinde gözü hiçbir şeyi görmeyip etrafı küle çeviren Ateş. Ve şu an bütün sakinliği ile arkamdan bana sarılmış, çenesini boynuma dayamış huzur dolu duruyordu. Beni yine kandırıyordu. Burnuma giren ağır erkeksi kokusu ve önümde benim için yaktığı savaş alanıyla beni yine kollarına almıştı. Nasıl yaptığı hakkında en ufak bir fikrim var mıydı? Hayır. Ama artık bundan bıkmıştım.

Beni sevmiyordu. Sadece diğer kızlara yaptığı gibi bir süre peşimden dolaşacak, güzel sözlerle kandıracak ve sonra istediğini elde edecekti. Kendi de söylememiş miydi zaten arabada?

Benim kızlarla en fazla 2 gün takıldığımı bilirsin.

Benimle iki aydır takılıyordu ve artık sıkılmaya başlamıştı. O yüzden yelkenleri indirmişti. Ne istediğini biliyordum. Ne istediğini biliyordu.

Ama esas sorun bu değildi. Ben ona karşı gelemiyordum. Hem ondan nefret ediyor, hem de onun kollarında kendimden geçiyordum. Nefesi tenimi yakıyordu, gülüşü göğüs kafesimin içindeki kurtların akciğerlerimi kemirmesine neden oluyordu ve elleri kızgın bir demirden farksızdı.

Ama bunları asla bilemeyecekti. Asla benim gibi hissetmeyecekti. Adını bilmediğim bu duygu hep ona karşı yenilmeme neden olacaktı ama o bundan habersiz olacaktı. Tıpkı benim de bu ana kadar habersiz olmam gibi.

Sahi, her şey ne zaman başlamıştı? En başından beri ondan nefret ederken de böyle mi hissediyordum? Yoksa bunların nedeni yine saflığım ve neler istediğimi bilememem miydi?

Ah, biraz daha düşünürsem kollarına yığılıp kalacaktım.

'' Ateş! '' dedim zorla. Konuşmam çok zordu. Karşıdaki çatlaklarla dolu aynaya baktığımda onun o halini gördüm. Gözlerini kapatmış, öylece beni kokluyordu. '' Ateş! '' dedim bu sefer daha yüksek bir sesle. Ne yaptığının farkında bile değildi büyük ihtimalle. Beni böyle kollarında yakıp sonradan hiçbir şey olmamış gibi davranmasındansa baştan hiçbir şey olmamasına razıydım.

'' Sana çeneni kapatmanı söylemiştim. '' dedi nefret dolu bir sesle.

'' Kendine gel. '' dedim sessiz bir sesle.

'' Hiç bu kadar kendimde olmamıştım. '' dedi.

Dedikleri beni o kadar şaşırtıyordu ki. Ama inanmıyordum. İnanmamalıydım.

'' Bu filmin sonu senin yatağında bitmeyecek Ateş. '' dedim çatlayan sesimle. '' Artık ellerini çekebilirsin. '' dedim. Gözlerim dolmuştu saçma bir şekilde.

'' Kokun hepsine bedel şu an. Lütfen sus da biraz böyle durayım. '' dedi. Ne saçmalıyordu? Ellerinin altında erimiş bir şekildeydim. Bu gerçek Ateş değildi. Ya da en baştan Ateş bu muydu? '' Senden bu zamana kadar hiçbir şey rica etmedim. Ama şimdi ediyorum. Lütfen böylece duralım. ''

'' Sana ne oldu Ateş? '' dedim dalga geçercesine.

'' Bu zamana kadar hiç kokunu böyle duymamıştım. '' dedi. '' Ara sıra burnuma giriyor ama yine de tam olarak anlayamıyordum. Herhangi bir parfüm gibi değil. Herhangi bir çiçek gibi de değil. Herhangi bir kızda duyduğum herhangi bir koku değil. Sen herhangi bir kız değilsin. Bu zamana kadar hep öylece kokunu hissetmek istedim. Ellerini tutmak ya da ateşli bir öpüşme değil. Sadece yanımda olduğunu bilmek. Her nefeste seni hissetmek. Sabaha kadar içime çekebileceğim bir koku. ''

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin