"Allah'ım lütfen Yalçın yaşıyor olsun."

Böyle bir dua edeceğim aklımın ucundan geçmezdi. Bu duaya amin diyecek kadar bitikti halim.

"Eğer yaşıyorsa bile onu bulup gerçekten öldüreceğim."

Kafam öyle hızlı bir hareketle Geceye doğru çevrildi ki damarlarımın çatırdadığını hissettim.

"Ne diyorsun sen Gece? Neler yaşadığımızı görmüyor musun? Hâlâ nasıl onu öldüreceğim diyebiliyorsun?"

Sinirle koltuğundan kalktı. Bana doğru hızla gelirken boynunda atan damarı fark ettim. Bu demek oluyor ki Gece çıldırmanın eşiğinde.

"O itin soyunu yaşatacağımı mı sandın?" diye bağırdı. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Geceyi çok uzun zaman sonra böyle görüyordum. Sinirden nevri dönmüştü.

"Ya ne yapacaksın Gece? Onu öldürünce hayatımız çok daha güzel mi olacak?"

Neden bir türlü anlamıyor ki? Yalçın bize beladan başka bir şey getirmiyordu.

"O kansızı yaşatacağımı düşünmüyorsun herhalde."

Bence oturup sakinleşse iyi olacaktı. Çünkü farkında olmadan bana fazlasıyla bağırıyordu. Beni incittiğinin farkında bile değildi. O yüzden bir şeyden söylemeden odasından çıktım. Yalnız kalıp düşünmeliydi. Yoksa beni daha fazla incitecekti. Sinirliyken ne dediğini ne yaptığını bilmiyordu. Eminim ki sonra pişman olacaktı.

"Işık hanım Ayaz ağlıyor. Acıktı sanırım."

Leyla'nın sesiyle irkildim. Düşüncelere öylesine dalmışım ki dış dünyadan gelen sesler beni bir anda sarsmıştı.

    Bebek odasına girdim. Ayaz beşiğindeydi ve çok fazla ağlıyordu. Onu hemen kucağıma aldım.

"Şşş oğlum. Sakin ol."

Kanepeye oturup göğsümü açtım ama kabul etmedi. Hayır hayır. Yine başlama lütfen.

"Hadi oğlum."

Yok. Israrla ağlıyordu. Yine uyuzluğu tutmuştu. Bu çocuk gittikçe babasına benziyordu. Huysuzluğu tuttuğu zaman bitmek bilmiyordu.

     Ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. İnatçılığı yüzünden emmiyordu bile. Karnı açtı. Ağlamasının sebebi de buydu zaten. Nihayet ağlamasına bir son verip göğsümü dudakları arasına aldı. Bu kadar derdin içinde bir de Ayaz'ın karnının aç olması tedirgin ediyordu beni. Neyseki inanından vazgeçip karnını doyurduktan sonra bir de güzel uykuya daldı kucağımda. Onu dikkatlice yatağına bırakıp odadan çıktım. Kafam o kadar dağınıktı ki ne yapacağımı bilmiyordum. Gece ile konuşmasak bir süre iyi olacaktı. Çünkü şu an ikimizde farklı düşünceler içindeydik. O hâlâ intikam planları kurup Yalçın'ı öldürmeyi hayal ederken ben bir an önce aklanıp bu beladan kurtulmak istiyordum. Ama o bir türlü bunu anlamıyordu. Bazı şeyleri hâlâ idrak edemiyordu.

"Annemler geliyor akşam yemeğine."

Aniden kollarını belime dolayıp kulağıma fısıldayınca ürktüm. Kolları arasından çıkmak istedim ama izin vermedi.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now