"Işık!"

"Ne Işık! Ne var!"

"Her kavgada çekip gidemezsin," diye bağırdı.

"Bazı huylarından vazgeç bence. Zira benden vazgeçmek zorunda kalacaksın!"

Fazla olmadı bu sanki?

Sinirliydim ve ağzımdan ne çıktığını bilmiyordum.

"Ne dedin sen!"

İşte şimdi bana dolu yürümeye başlamıştı.

"Eve gidiyorum ben," deyip kapının kolunu indirdim. Kapıyı ufacık bir açı ile açmıştım ki eliyle sertçe kapattı kapıyı.

"Senden vazgeçeceğimi mi söyledin sen az önce!"

Bu defa kükrüyordu işte.

"Ne söylediysem söyledim. Bırak eve gideceğim."

"Her defasında beni terk etmekle tehdit etmekten vazgeç artık!"

"Sen de bana bağırmaktan vazgeç!"

"Geç otur şuraya benim sinirimi bozma!"

"Şirket senin. Hiç oturmiyim ben."

"Saçmalama da geç şuraya."

"Bir daha bu şirketten içeri adımımı atmayacağım," deyip engel olmasına izin vermeden odadan çıktım. Arkamdan kapıyı sertçe çektim ve asansöre ilerlerken öfkeyle soludum. Her defasında kavga etmekten sıkılmıştım ama söylediği beni kırmıştı. Arkadaşımdı o benim. Ne yapmamı bekliyordu ki? Kendisi de yapmaz mıydı aynısını? Asansöre binip aşağı katın düğmesine bastım. Kapılar tam kapanacaktı ki bir ayak buna engel oldu. Gece! Asansöre binmesinin ardından kapılar kapandı. Ondan tarafa bakmadım. Bir düğmeye sertçe bastı. Bastığı düğmeye baktığımda asansörü durdurma düğmesi olduğunu fark ettim. Asansör sertçe sarsılıp durdu.

"Her defasında çekip gidemezsin Işık hanım."

Düğmeye uzanıp basmaya çalışsam da izin vermedi.

"İnmek istiyorum."

"Işık! Duydun mu beni? Sana çekip gidemezsin diyorum!"

"Eve gidiyorum Gece bir yere gittiğim yok!"

Tekrar düğmeye uzanmaya çalıştım. Yine fırsat vermedi.

"Vazgeçmek dedin!
Vaz-geç-mek! Bu kelimeyi o kadar sık ve kolay kullanıyorsun ki bu beni korkutuyor."

"Hareketlerine çeki düzen ver o zaman," dediğimde gözlerinin ateş saçtığını fark ettim.

"Ne yaptım amına koyayım! Ne yaptım ben!"

"O benim arkadaşım Gece neden onu işe aldığım için bana ters yaptın!"

"Işık! Senin düşündüğün gibi ilerlemiyor işler!"

"Ya! Anlamıyorum. Ne yapsaydım sen söyle? Arkadaşım gelmiş ve onu geri mi çevirseydim."

"Duygularımızla değil mantığımızla hareket etmeliyiz Işık!"

"Neden evlendin o zaman benimle! Yoksa bu bir mantık evliliği mi?"

Dehşete kapılmış gibi baktı gözlerime.

"Aynı şey değil!"

Sesi asansörün dar duvarlarına defalarca kez çarpıp kulağımda yankılandı. Kahretsin! Gerçekten berbat hissediyorum kendimi.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now