Hafifçe kızararak gülümsedim. Hazır Gece uyuyorken pastaneye gitsem iyi olacaktı.

"Fatma teyze benim gitmem gereken bir yer var. Eğer Gece uyanırsa ona yürüyüşte olduğumu söyler misin?"

Başını evet anlamında sallayınca çabuk adımlarla odaya çıktım ve üzerime kot pantolonum ile kazağımı geçirdim. Kredi kartımı ve telefonumu da alıp aşağı indim. Montlarımızın asılı olduğu askılıktan deri ceketimi ve Gece'nin herhangi bir arabasının anahtarını alıp evden çıktım. Bazen Gece gözlerini kapatıp eline hangi anahtar gelirse onu alırdı. Zaten her gün seçmeye kalksa kafayı yerdi. Garajdan Gece'nin kıymetli bebeklerinden birini daha çıkarırken bu defa zorlanmamıştım. Bu araba diğer gibi devasa değildi. Bu yakınlarda bir pastane olduğunu hiç sanmıyordum. Doğrusu yakınlarda pek bir mağaza yoktu zaten. Şehir merkezinin epeyce dışında bir evimiz vardı. Evimizi çok sevsem de konumu itibari ile her yere uzaktı.

  Arabayı evimize yarım saat uzaklıkta bir pastanenin önünde durdurup kilitledim ve indim. Pastanenin girişi şirin süslerle süslenmiş ve çiçekler ile doluydu. Dışarıdan insanı buraya çeken bir hava sergiliyordu. Kapıyı kendime doğru çekip içeri girdim.

"Hoşgeldiniz."

Saçları toplu şirin kadın gülümseyerek gözlerimin içine bakıyordu.

"Merhaba."

Etraf o kadar şekerdi ki tam bir pastaneye uygun nitelikteydi.

"Nasıl yardımcı olabilirim size?"

"Şey, ben... bir doğum günü pastası yaptıracaktım."

"Anladım. İstediğiniz nitelikleri bana söylerseniz not alabilirim."

"Ah, pekala. Pastanın üzerinde resim olacak. 15 kişilik bir pasta işte. Gerisi size kalmış."

"Resmi şu numaraya atar mısınız?" Tezgahın hemen üzerinden bir kart gösterdi. Kartı alıp numarayı kaydettim. Pastanın üzerinde Gece ile çekildiğimiz ilk fotoğraf olacaktı. Bu fotoğrafı Güneş'in zoruyla lunaparkta çektirmiştik. Arkamızdaki ışıkların inadına Gece herzamanki karanlığı ile çatık kaşlarla baksa da benim gülümseyen yüzüm açığı kapatıyordu. Her ne kadar kaşları çatık olsa da gözlerinde sadece benim fark edebildiğim o ifade vardı yine. Bu resme bayılıyordum.

   Kadın aldığı notları gözden geçirirken atmış olduğum resme baktı. Daha sonra kafasını kaldırıp beni süzdü. Tekrar resme baktı.

"Bu... Gece Karayel değil mi?" dediğinde neredeyse yok artık diye bağıracaktım. Kocamı nereden tanıyor bu kadın?

"Evet... eşim," deyip gülümsedim.

"Sahi mi? Gerçekten çok yakışmışsınız."

Beklediğimin aksine kadın kocama yürümemişti.

"Teşekkür ederim. Ee.. pasta yarına kadar hazır olur değil mi?"

"Elbette yarın öğleden sonra gelip alabilirsiniz."

"Süper. Ücreti karttan çekebilirsiniz," deyip cebimden kartımı çıkardım. Pos cihazını uzatıp şifreyi girmemi istedi.

9489

Gece elbette doğum tarihlerimizin son rakamlarını kullanarak oluşturuyordu tüm şifrelerini. Bu hiç güvenli olmasa da...

Kadın fişi uzatıp gülümsedi.

"İyi günler," deyip pastaneden ayrıldım. Saat onbire gelirken Gece uyanmış mıdır acaba diye düşündüm. Arabaya atlayıp gelirken kullandığım gibi yavaş kullanmak yerine vitesi biraz artırıp 20 dakikaya eve gelebildim. Arabayı garaja park edip eve mutfağın büyük sürgülü cam kapısından girdim. Görünürde Gece yoktu. Çabucak odaya çıktım. Banyodan su sesleri geliyordu. Duştaydı galiba. Ona yakalanmadan üzerimdekileri çıkarıp evde giydiğim eşofman takımlarımı geçirdim üzerime. Çıkardığım giysilerimi askılarına asıp odadan çıkacaktım ki banyo kapısının açılması ile adımım havada kaldı. Arkamı döndüğümde Gece'nin havluya sarınma gereği duymadığını fark ettim. Ona ters bir bakış atıp konuştum.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now