"Evet!. Başlıyoruz."

Neden tüm kuaförler böyleydi? Hepsinde yüksek bir enerji vardı.

"Şey... ben istediğim mo-" cümlemi tamamlamama izin vermeden konuştu.

"Sen bana güven ve kendini bana bırak."

Gerçekten güvenmeli miydim? Görünüşe göre başka şansım yoktu. Kendimi göremiyordum. Saçlarıma işlem başladı.

"Ben Toygar bu arada."

Gülümseyip "Işık," diye mırıldandım.

Şu an saçlarıma ne yapacağını düşünüyordum. Umarım beğeneceğim tarzda  bir şey yapardı. Az sonra yeteri kadar ısınmış mı diye baktığı maşaya saçlarımı doladı. Diğer yandan başka bir çalışan kahküllerime fön çekti. Kahküllerimi toplu istiyordum ama söylemeye de çekiniyordum. Umarım toplamayı akıl ederdi.

--

Yaklaşık yarım saat sonra saçlarıma spreyler sıkılıyordu. Beklemediğim kadar kısa sürmüştü. Ve şükür ki kahküllerimi toplamıştı. Sıra makyaja geldiğinde bu defa taviz vermedim.

"Sade bir makyaj olacak."

Makyajımı yapacak olan kız daha kibardı başını sallayıp onayladı. Önce yüzüme bir kat baz uyguladı daha sonra fondöten sürdü. Daha fazlası cildime iyi gelmiyordu. Gerçi bu bile fazlaydı.

"Kontür de yap kız Selma."

Adamın çenesi durmuyordu. Bu işe bile karışıyordu. Selma onay ister gibi bana baktı.

"Çok az."

Gülümseyip eline ince ağızlı bir fırça aldı. Makyajıma devam ederken aynaya bakmak için can atıyordum. Sıra göz makyajıma geldiğinde önce göz kalemini sürdü gözlerime daha sonra da maskarayı. Gözlerimin üzerine gümüş rengi far sürecekti sanırım.

"Fazla abartı olmasın lütfen," diye ikaz etmeden alamadım kendimi. Kız tamam anlamında salladı bir kez daha başını. Farı gözümün üzerine sürerken umarım abartı yapmıyordur diye umuyordum. Serçe parmağını fara benzeyen beyaz şeyin üzerinde gezdirdi ve göz çukuruma bastırdı parmağını. Aynı işlemi diğer gözüme de uyguladı. Son olarak dudaklarım kalmıştı.

"Gözlerinizi sade tuttuk. Rujunuzda bir patlama yapalım bence."

Evet bu olabilirdi.

"Öyle yapalım."

Kız elindeki mat koyu mor ruj ile dudaklarıma yaklaştı. Umarım Gece abartı olduğunu düşünmezdi.

"Bitti," deyip geri çekildi. Şöyle bir süzdü ve beğeni ile sırıttı kız.

"Muhteşem görünüyorsun kız." Toygar abartıyla gözlerini açmış bana bakıyordu.

"Ellerinize sağlık."

Artık ben de görebilecek miydim? Aynaya bakmak için ayağa kalktığımda heyecandan elim titriyordu. Bakmadan önce gümüş grisi topuklu ayakkabılarımı giydim. Dövme ve ayakkabı muhteşem bir uyum içindeydi. Ayakkabımın kemeri tam dövmenin ortasına denk geliyordu ve görüntü harikuladeydi. Aynanın karşısına geçip kendimi inceledim. Gördüğüm kişinin ben olduğuna emin değildim. O kadar değişik ve güzeldi ki... Rüyada olacak kadar güzeldi. Aynaya yaklaşıp daha da dikkatli baktım kendime.

"İyi eğlenceler Işık hanım."

Toygar ekibini ve ekipmanlarını toplayıp odadan çıkarken minnettar bir şekilde gülümsedim. Elbisemin tüm dekoltesi gözüküyordu. Hiçbirini kapatmamıştı. Bunun  için ona minnettardım. Kahküllerimi toplamıştı ve dökülmemesi için güzelce sprey sıkmıştı. Maşa yaptığı saçlarımı ise bir güzel toplamıştı. Tam da istediğim gibi. Ense topuzlarını pek sevmiyordum. Tepeden güzel bir dağınık topuz yapmıştı. Birkaç buklesi çıplak sırtımdan aşağı sarkıyordu. Makyöz kız da harikalar yaratmıştı. Gözlerimin rengini öylesine güzel öne çıkarmıştı ki kendi gözlerim olduğuna inanamaz hale gelmiştim. Son olarak takılarım eksikti. Mücevher kutuma uzanmıştım ki kapı açıldı. Ağır hareketler ile arkamı döndüm ve kocama baktım. Gözgöze geldiğimizde aramızdaki elektriği hissetmemek mümkün değildi. Öyle ki o cızırtı seslerini duyar gibiydim. Koyu kahve gözleri benim gözlerimi delip geçer gibi bakıyordu. Bana ağır adımlar ile yaklaşırken sanki üşüyor gibiydim. Tenim hem yanıyor hep donuyordu.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now