Ufaklık bölüm:31

50.1K 2K 978
                                    


Uraz otel odasına girene kadar elimi bırakmamıştı. İçim adrenalin doluydu. Yaptığımız şey çok çılgıncaydı. Ama ben hiç bu kadar eğlenmemiştim.

"Hadi Ufaklık hazırlan İstanbul'dan kaçıyoruz" Harabe'yi özleyeceğim aklıma dahi gelmezdi. Ben resmen Harabe'ye dönüyorum diye seviniyordum.

Telefonumun zil sesinin yankılanmasıyla birlikte telefonumu elime aldım. Arayan babamdı. Uraz'a döndüğümde başını açma anlamında salladı ama ben yapmam gerekeni biliyordum. "Efendim?"Diyerek telefonu kulağıma götürdüm. "Ayra hemen eve gel"diyerek bana bağırmaya başladı. "Harabe'ye dönüyorum" dedim net bir sesle. Babam derin bir nefes alıp "Tamam sakinim." diyerek kendini sakinleştirmeye başladı. Sonra devam ederek"Ayça'nın gerçek yüzünü gördüm ve emin ol seni o çöplüğe göndermeye niyetim yok. Evi sen ve yanindaki züppe yaktı buna da eminim ama seni affederim şimdi eve dön kızım" kahkaha atma isteğimi kendime saklayıp "Öncelikle evi ben ve züppe değil,ben ve sevgilim biz yaktık. Diğer bir konuya gelirsek sen beni affetsen bile ben seni affetmem simdi hoşçakal "diyerek yüzüne kapattım.

"Sana açma demiştim"deyip koltuğa oturdu. Sonra devam ederek"Ağlayacak gibi bakıyorsun"dedi. Haklıydı. Bu aralar saçma bir şekilde duygusaldım. Ah Uraz bana ağlamayı neden öğrettin ki!

"İyiyim ben" dedim ve tam karşısına oturdum. "Simdi Poyraz Deren'nin oğlunun Harabe'de ne işi var? Anlat bakalım" dedim. Uraz oturuşunu dikleştirip "Baban bizi bulmadan gitsek iyi olur" dedi ve ayağa kalktı. Gözlerimi devirerek "Benden kurtulamazsın. Peşini bırakmam" dedim. Uraz gülümseyip benim koltuğumun önüne geldi. İki kolunu koltuğun yanlarına koyup eğildi. Tam dibimdeydi. "Senin gibi sapığa ihtiyacım olabilir. Sakın peşimi bırakma." dedi.

Burnu burnuma sürtüyordu. Uraz burnumdan beni öperek üstüme doğru eğildi. Sonra yanağımdan öptü. Tam dudaklarımdan öperken geri çekildim. Ve yan tarafa eğilerek kaçtım. Kısa olmanın faydası.

"Harabeye gidelim bakarız" dedim ve Uraz'ı hayal kırıklığıyla bırakıp banyoya girdim. Malum yine kıpkırmızı olmuştum:)

***
Eve girdiğim gibi kendimi banyoya atmıştım. Üstümü giyinip yatağıma girdim. Yol beni yormuştu. Uraz o kadar hızlı sürmüştü ki midem çok pis bulanmıştı.

Gözlerimi kapatıp düğün gününü düşünmeye başladım. Bora'nın bakışları, Gizem'le Uraz'ın dansı. Sinirlerim bozulmuştu. Ona asla izin vermemeliydim. O kızı öldürmek istiyorum. Yanağıma değen elle birlikte gözlerimi açtım.

"Günaydın " korkuyla geri çekildim. Ali'nin burada ne işi vardı?

"Neden buradasın?" diyerek yatakta oturur pozizyona geçtim."Özledim"diyerek yatağın yan tarafına oturdu. Gözlerimi devirerek başımı dizime koyup gözlerimi kapattım. "Beni sevme" dedim. Ona da acıyordum. Karşılıksız sevmek belkide dünyadaki en zor şeydi. Sonuçta ona istediğin zaman dokunamayacaktın.

"Buna ben karar veremem" dedi. Kafamı geri yaslayıp ona döndüm yüzümü inceliyordu. Ali'nin bakışları çok derindi. Beni gerçekten seviyor muydu?

"Sana özür borcum var" dedi. "Sarhoş musun?" diyerek onun lafını kestim. Eliyle biraz işareti yaparak "Birazcık" dedi. "Bu biraz halin mi yani?" dedim. Gülümseyerek "Keşke seni de şu kadar sevseydim hiç olmazsa acı çekmezdim" dedi.(Burada arabesk müzik açmışlardı:))

Gözlerimi belirterek ona baktım. "Git artık" dedim. Sözleri canımı yakıyordu. Ali sevilmeyi hak etmeyen biriydi. Bana da ona acımak düşmezdi. "Sana zorla dokunduğum için özür dilerim. Ben ne yaparsam yapayı seni içimde bitiremiyorum. Sürekli yanında olmak istiyorum. Sen olmayınca yıkmak parçalamak istiyorum. Beni biraz anla." Dedi. Gözlerindeki çaresizliği görüyordum. Aşk çaresizlikten başka bir şey değildi. Kontrol edilemezdi. Uraz'dan ayrı kalmaya çalıştığım her seferinde kendimi onum kollarında bulmuştum. Ali'nin de her fırsatta benim yanıma gelmesi gibi.

UFAKLIK (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now